efelsefe

Aslında çok güzel ve yerinde bir soru.

Dinlerin tanrıyı kapitalist bir karaktere oturtturdukları gayet açık.
Dinlere göre tanrı afet yapar, kapitalistler de hiç kimsenin gözünün yaşına bakmadan afet yapar.
Sel, fırtına, deprem bombalarını bunun için yaparlar.
Tanrı toplu katliam yapar, kapitalistler de toplu katliam yapar.
Nötron, atom ve kimyasal bombalar bunun için yapıldı.
Tanrı affeder, kapitalistler de affeder.
Örneğin imar affı gibi.
Tanrı cehennemde yakar, kapitalistler de yakar.
Binlerce yıldır, kendinden olmayanları hep yakmışlardır.
Örneğin Sivas Madımak gibi.
Bu liste böyle uzar gider.
Açıkçası ha tanrı ha kapitalist, hiç bir fark yok.
İnanırlar tanrı adına ibadet ederken aslında kapitalistlere ibadet ederler.
Başka deyişle, inanırların reel tanrısı kapitalislerdir.
Dinlerin kapitalislerle aralarından su sızmamasının nedeni budur.

@nejdet-evren allende'nin yaptıklarının aynısı bizim ülkemizde kağıt üzerinde var zaten. Kağıt üzerinde çok iyiyiz.

Koreli bir fabrikatör 90'lı yıllarda Türkiye'ye yatırım yapmak için geliyor. Galiba Samsung firması. Sonra vazgeçiyor . Bizim çok bilmiş bürokratlardan biri neden vazgeçtiğini soruyor. Adam diyor ki; sizin ülkenizde yazılı kurallar kağıt üzerinde çok iyi ama daha çok sözlü kurallar geçiyor.

İnsan bozuk insan devrim şart. Aksi halde doğanın devrimine katlanacağız.

Eninde sonunda bu uyanık geçinen türk halkı doğanın gücü karşısında değişecek. Ama aptalca ama akıllıca.

Devrim doğanın bir kanunundur.

Hala daha deprem bölgesinde tehdit edilen halk birlik olup şu soytarıları linç etmiyor.

Bir Rus diplomat demiş ki "Atatürk çok yanlış bir toplumu kurtardı".

Haklı mı haklı!!

@Sputnik Sana diyalektik ve bilimsel felsefe konusunda kitap önermiştim öğrenmen için ama kafan almıyor hala verdiğim bilgiyi, jeton düşmüyor senin.

@kâfir-imam ,
teori ve pratiğin karıştırılmasından ziyade kavramların doğru kullanılmaması, aşırıya kaçan tarzda benzetilmesi sorun yaratıyor. faşizm ve ırkçılık bu iki kavram gerçekte anlamlarının ötesinde dile getirilen kavramlar; neredeyse benimsenmeyen her düşünce ve edime etiket olarak takılıyorlar...oysa hem ırkçılık hem de onun zirvesi faşizm her edime eklemlenemeyecek kadar açıktır.

Neokapitalizm pisikolojiye oynar. Reklam demek sömürü demektir. Yalan demektir.

Benden size tavsiye , neyin reklamı varsa uzak durun. Çoğunluğun olduğu yerde vurgunun zirvesi yaşanır.

Reklamı yapılan şey satılıktır, satılan şey ise değersizdir. Hiç kimse eşsiz birşeyin reklamını yapmaz. Hatta onu saklar kimseye vermemek için uğraşır.

Borsa, kredi kartı, yeni araba, arsa falan neyin teklamı varsa satın almayın.

Neo kapitalizm artık insanları temel ihtiyaçları ile tehdit ediyor. Bu bir zihniyettir. Bu bir ülke değil , bu bir şirket değil bir zihniyet.

müteahhitlerin %400 karla ev sattığı tek ülkeyiz. Ev temel ihtiyaçtır , ama bunu kendin yapmaya kalkarsan yasaklanırsın. Hatta olan evini yıkıp yeniden yapmak için zorlarlar.

Gıda deseniz yine aynı. Tüm gıda ihtiyacınız beş altı market zincirinin tekelinde.

Ama bunu size zorla yaptırmıyorlar önce heves ettirip özendiriyorlar, sonra reklamlarla bunu kabul edenleri çok mutlu gösteriyorlar. Sonra sosyal medya ile buna karşı çıkanları aşağılıyorlar dışlıyorlar.

Sonra buna karşı çıkanlara kumpas kurup itibarsızlaştırıyorlar. Uğur Dündar'ın fırıncı pastacı sütçülerin peşine takılıp "efendim niye kaçıyorsunuz" demesi gibi.

Veya canan karatayın yumurtayı bir düşman ilan edip sonra da özür dilemesi gibi.