Öz eleştirimi sizlerle paylaşayım.
-
73 yılında başladığım halk sevgisi mücadelesinden koptuğum gün tek adamlığa oy verildiği gün oldu.
O güne kadar halkı masum saymış ve hakları için mücadele edilmesi şartıyla yaşıyordum.
Bunun için çok bedeller ödedim, defalarca ölümlerden döndüm.
Ancak hepsi boşmuş, halk hiç de masum değilmiş, bireysel çıkarı için herşeye evet diyebiliyormuş.
Bunu çok geç anlayabildim.
Benim gibi halk için acı çekenler, sürünenler ve öldürülenler hepsi boş ve gereksizmiş.
Halkın dağarcığında fırsatçılık ve kendinden zayıf olanı ezmekten başka birşey yokmuş.
Keşke bunu yetmişli yıllarda anlayabilseydim.
O tarihlerde "Memleketi sen mi kurtaracaksın, boşver, kendi yaşamına, geleceğine bak" diyenleri hiç anlayamamıştım, meğersem son derece haklılarmış.
Düşünce olarak elbette aynı düşüncedeyim, yine devrimciyim ve yine sosyalistim ama bu sadece düşünce olarak kalmalıydı, yaşama geçirmemeliydim.
Ben de halkın yaptığı gibi fırsatçı olmalıydım, benden zayıfı ezmeliydim.
Lakin bu demek ki, karakter meselesi, karakterinde yoksa yapamazsın.
Kendi karakterimden hem gurur duyuyorum ama halk tarafından ihanete uğramış hissettiğim için de üzülüyorum.
Denizlere, Mahirlere, Atatürk'e ve bu mücadele uğruna öldürülenlere saygı duymayan bir halka artık ben de saygı duymuyorum. -
On yıllarca sosyalist kalmayı nasıl başarabildiniz?
İnsanlar genellikle belirli dönemlerde bu sosyalizm gibi saçmalıkları savunurlar. Daha çok felaket dönemlerinde.
@bilgisezgi, içinde söyledi: Öz eleştirimi sizlerle paylaşayım.Düşünce olarak elbette aynı düşüncedeyim, yine devrimciyim ve yine sosyalistim ama bu sadece düşünce olarak kalmalıydı, yaşama geçirmemeliydim.
Hiçbir ideolojiye ve dine bağımlı olmayan insanlar çok daha mutlu yaşıyorlar. Bu yüzdendir ki söz konusu ideolojiler ve dinler akıl hastalığı olarak tanımlanıyor.
-
@bilgisezgi
Bu memleketin insanlarının çoĝunluĝu kendini dindar ve muzafakar saĝcı olarak tanımlamıştır. Bu durum 50 sene evvel de böyle idi, şimdi de böyle. Buna gerikalmışlıĝı ve cahilliĝi de eklersek, ortada pek fazla şaşılacak veya yadırganacak bir durum göremiyorum açıkçası.Sen daha iyi bilirsin; 60 yıllardan itibaren bilhassa Avrupa´ya doĝru göç başladı. Peki neden? İnsanlar açtı, işsizdi ve geleceĝini güvende görmüyordu. Benim ailem de bu nedenle Avrupa´ya göç etti. Bugün sınırlar açılsa, eminim milyonlarca insan kapaĝı Avrupa´ya atmak ister, çünkü onca sene geçmesine raĝmen, pek fazla bir şey deĝişmedi bu memlekette.
İşte tam bu noktada dindarlık ve cahillik devreye giriyor. Camiye gitmemesine raĝmen, dinin vecibelerini yerine getirmemesine raĝmen kendini müslüman görenlerin sayısı çok fazla. Bu nedenle ortanın saĝında olan partiler hep avantajlı olmuşlardır. Hâlâ öyledir.
Refah seviyesi yükselse, işsizlik azalsa veya ekonomi düzelse dahi, seçmenler saĝcı partilere oy vermeye devam edecekler ve onları çoĝunluĝa taşıyacaklar.
Onca olumsuzluĝa raĝmen (ekonomik kriz, yolsuzluklar, yozlaşmışlık, deprem vs.) mevcut hükümetin oyları hâlâ %40´larda seyrediyor. Bunun yegane sebebi insanların şahsi çıkarcılıĝından ziyade dindarlıktır aslında. Kendini dindar olarak tanımlayanlara gözü kara inanmaya meyilli bu insanlar.
Hasılı Komünizm veya Sosyalizm gibi ideolojilerin bu memlekette yeşerme ve çoĝunluĝu yakalama şansı yoktur.
-
@Sputnik, içinde söyledi: Öz eleştirimi sizlerle paylaşayım.
sosyalizm gibi saçmalıkları
Sosyalizm günümüz halkı için çok ilerde olan bir sistemdir. Bugünün halkının evrimsel gelişimi sosyalizmi anlayacak kapasiteye erişmemiş, bundan 500 yıl sonra belki...
-
@kereste, içinde söyledi: Öz eleştirimi sizlerle paylaşayım.
@bilgisezgi
Bu memleketin insanlarının çoĝunluĝu kendini dindar ve muzafakar saĝcı olarak tanımlamıştır. Bu durum 50 sene evvel de böyle idi, şimdi de böyle. Buna gerikalmışlıĝı ve cahilliĝi de eklersek, ortada pek fazla şaşılacak veya yadırganacak bir durum göremiyorum açıkçası.Sen daha iyi bilirsin; 60 yıllardan itibaren bilhassa Avrupa´ya doĝru göç başladı. Peki neden? İnsanlar açtı, işsizdi ve geleceĝini güvende görmüyordu. Benim ailem de bu nedenle Avrupa´ya göç etti. Bugün sınırlar açılsa, eminim milyonlarca insan kapaĝı Avrupa´ya atmak ister, çünkü onca sene geçmesine raĝmen, pek fazla bir şey deĝişmedi bu memlekette.
İşte tam bu noktada dindarlık ve cahillik devreye giriyor. Camiye gitmemesine raĝmen, dinin vecibelerini yerine getirmemesine raĝmen kendini müslüman görenlerin sayısı çok fazla. Bu nedenle ortanın saĝında olan partiler hep avantajlı olmuşlardır. Hâlâ öyledir.
Refah seviyesi yükselse, işsizlik azalsa veya ekonomi düzelse dahi, seçmenler saĝcı partilere oy vermeye devam edecekler ve onları çoĝunluĝa taşıyacaklar.
Onca olumsuzluĝa raĝmen (ekonomik kriz, yolsuzluklar, yozlaşmışlık, deprem vs.) mevcut hükümetin oyları hâlâ %40´larda seyrediyor. Bunun yegane sebebi insanların şahsi çıkarcılıĝından ziyade dindarlıktır aslında. Kendini dindar olarak tanımlayanlara gözü kara inanmaya meyilli bu insanlar.
Hasılı Komünizm veya Sosyalizm gibi ideolojilerin bu memlekette yeşerme ve çoĝunluĝu yakalama şansı yoktur.
Çok güzel anlatmışsın ama asli neden din değil.
Din en başta gelir ama onu da sallayan halk karakteridir.
Örneğin Sovyetlerde veya günümüz Rusyasında din hakim değil, bizden ileride olsalar da halk karakteri ileride değil.
Avrupa da pek farklı değil.
Pek dindar olmasalar da halen kilise ve krallık baştacı ediliyor. Üstelik ırkçılıktan kurtulmuş değiller.
Elektronik ve teknoloji devi Japon halkında halen tarikatçılık zirvede. Öldürülen Japon başbakanı tarikatçılığa bağlı nedenlerle öldürülmüştü.
Bu geri kalmışlık ortalama yüzde beşi çıkarırsak dünyadaki bütün insanlar için geçerli.
Ancak en geri zihniyetli olan Türkiye halkı.
Çünkü tarihte ve dünyada halk oyuyla tek adamlık-diktatörlük isteyen tek halktır, bunun başka bir örneği yok. 21. yüzyılda üstelik demokrasi yaşanmış bir ülkede bu kadar geri kalmışlığa bilim bile cevap bulamıyor. Ne ilginçtir ki, dünyanın en güzel ülkesinde hem de resmi olarak yobazlık hakim.
Bu yüzden senin yazdıkların son derece geçerli, ben de ekleme yapmış oldum.