İlham ve keşif yolunun çıkış yeri neresidir? Akıl mi ? Zeka mi ? Ya da ...?
-
Aklın soyut bir değer olduğunu düşünüyorum . Kalbi duyguların ,ilhamın, keşfin yine bu akıl süzgecinden geçerek oluştuğunu düşünüyorum .
Sizce ? -
İlham denilen şey gözlem ve deney ile elde edilen bilgidir.
Yattığın yerden ilham gelmez.
Matematik fzik gibi değildir ama onda düşünce deneyi vardır.
Calculus çakıl taşı demek mesela.
Ama matematikde kullanılan taşın boyutları yoktur.
Yapay zeka örneği var.
Çevresi ile iletişim kurmasa o hiçbirşey öğrenemiyor.
Birde onun dürtüleri yok. Sorunu yok yani.
Açlıktan ölme korkusu olmadığı için gidip yiyecek üreteyim demez.
Ağrı ve zevk alma duyumlarıda yoktur. -
@TENTEN, içinde söyledi: İlham ve keşif yolunun çıkış yeri neresidir? Akıl mi ? Zeka mi ? Ya da ...?
İlham denilen şey gözlem ve deney ile elde edilen bilgidir.
Gözlem ve deneyle insanlar da var olan fıtri değer akletme akıl yeteneginin ilham ve keşfe dönüşmesi -
@TENTEN, içinde söyledi: İlham ve keşif yolunun çıkış yeri neresidir? Akıl mi ? Zeka mi ? Ya da ...?
İlham denilen şey gözlem ve deney ile elde edilen bilgidir.
Gözlem ve deneyle insanlar da var olan fıtri yeteneğin akletme aklın ,ilham ve keşfe dönüşmesi
-
Zeka doğaüstü bir yetenek yani?
Öyle ise yapay zeka nasıl oluyor da öğrendikçe, geliştikçe zekasını yükseltmiş oluyor?
Zeka ve bilgi hemen hemen aynı şey olabilir mi?
Zeka testlerindeki soruları da bilgi ile çözüyoruz. -
Doga ustu ne demek onu acalim once?
-
@phi, içinde söyledi: İlham ve keşif yolunun çıkış yeri neresidir? Akıl mi ? Zeka mi ? Ya da ...?
Doga ustu ne demek onu acalim once?
"Bilimsel olarak kanıtlanamayan" demek.
İletide demek istediğim zekanın bizim görmediğimiz, ölçemediğimiz bir kaynaktan gelmediği idi.
Yapay zekanın sürekli gelişmesi örneğini o yüzden verdim. -
Düz dünyacıyla dünyanın küre olması olasılığı, teistle-dindarla tanrının yokluğu ve pozitivist-materyalist vb.yle bunlar tartışılamaz.
Bize gelince her türden püritenlik düşüncelerin kılığını değiştirmeyi ya da gizlemeyi ve ya da toplumsal alanda susmayı öğretti diyelim.
Yine de soruya bir yanıt vermeyi deneseydim bilmiyorum zorlama mı olurdu ama yine de kabaca kozmoloji diyeceğiz/diyebilirdik. -
Tıpkı zamanın olmaması gibi mekanda yoktur, görecedir (bölünme yok) . Kişiler de yoktur, görecedir (bölünme yok).
Bilinç/idrak adına ne derseniz deyin bunda bir bölünmeye gerek yok. Yani akıl, ilham, sezgi, içgüdü, dürtü gibi parçalamalara gerek yok. Biliş biliştir, oluş oluştur, görüş görüştür, idrak idraktir. Bunu biliriz.Bir şeyin kaynağını aradığımızda bu tüm varoluştur ya da evrendir deriz. Yani çıkış yeri diyerek merkezi bir kaynak işaretleyemezsiniz. Çıkış yeri her yer. Tüm evren, tüm varoluş. Herhangi bir şeyin (diğer şeyin) (her şeyin de) de bu. Her yeri her yerinde olan varoluş ya da evren tüm şeylerin çıkış yeri.
Spesifik bir çıkış yeri yok. Merkezler aramaya ve bölmeye son verin. -
İlham ve keşif yolunun çıkış yeri neresidir?
Şimdi bunu sorduğumuzda şunu diyoruz. Bir gönderici var, bir alıcı var. Biri bir yerde düşünüyor ya da iletiyor/kanalize ediyor ve bir diğer alıcı var ve o diğer yer de alıyor. Eğer işe böyle bakacaksak ileticinin konumu yada olduğu yer ki değişkendir çıkış yeri deriz. İyi bakarsanız düşüncenin iletiminden/transferinden sözediyoruz oluruz. İki öznenin düşünce aktarımı ya paylaşımından sözediyor oluruz. Yani mekan zamanda işaretlediğimiz kişi ya da konumu çıkış yeri olur.
-
Eskiden tütün satan sonra bunu da bırakıp bir tas pirinçle tamamen avare gezen bir Hint köylüsü (Maharaj adıyla bilinir) (ülkesini ziyarete gelen) batılı bir mühendise (sorularına yanıt olarak) (sanırım 50 yıl kadar önce) şunları söylüyordu. Mühendis onun sesini kaydediyordu.
Her şeyin nedensiz-olduğunu söylüyorum. Bir şeyin nasıl meydana geldiğini izlemeyi deneyebilirsiniz, fakat o şeyin niçin öyle olduğunu bulamazsınız. Bir şey, olduğu gibidir; çünkü evren olduğu gibidir.
Herşey kendiliğinden vaki olur. Siz bir soru soruyorsunuz ve yanıtını kendiniz sağlıyorsunuz. Siz soruyu sorarken yanıtını da biliyorsunuz. Hepsi bilinç içindeki bir oyun. Bütün bölünme ve ayrılıklar hayal ürünüdür.
Herşeyin onun için de meydana geldiği bilinç vardır. Bu apaçık gerçek, herkesin deneyim alanı içindedir.
-
Bir kangal köpeği ilham ve keşife maruz kalsa bunun kaynağı büyük olasılıkla insan düşüncesi ya da dünyası olurdu. Başka olasılıklar da var. Yani eğer insan üstü/ötesi dünyalar özneler varsa orası, oralar ya da benzeri gibi. Sonuçta bunun çıkış yeri nedir? dediğimizde belirtemeyiz. Bilinç. Sadece bilinç ama istenirse diğer kozmik arayüzler/katmanlar ya da varolanlar demeliyiz.
Diyeceğim şu olabilirdi ki; mevcut olan koşullarda, içinde yaşanılan dünya da, metafizik (ölçülemeyen gözlenemeyen alan) etiketlemesine maruz kalmış ya da bırakılmış bu alanlar diğer ya da karşı denen ve bu etiketlemeyi benimsemiş/ileten tarafla uzlaşı ya da sonuç üretecek bir tartışma zeminine alınamazdı. Bu nedenle iki tarafın uzlaşmasız laf döndüreceği gereksiz zaman kaybı çıktılar üretecek.
Şunu düşünün. Neden bu tartışmayı getiriyorsun? Birilerine bir şeyler mi göstermek istiyorsun. Birilerine bir şeyler mi göstermek istiyorsun. Her ne ise bence bunu açıkça ve dürüstçe ve direkt ilet ve sonuç sağlamayacak. Metafizik denilen alan; esasen tanrının kapatılması için çoğu tarafından tümden kapatılmış, dışlanmış ve tartışmaya kapalı -açılmayan/açılmayacak- bir alandır. Bu bir seçim, varoluş biçimi ya da algı biçimi gibidir. Tanrı ortadan kaldırılsaydı açılabilir miydi? Bilmiyorum ama tanrıya kapı aralayan gedik (genişletilebilir delik) olduğu varsayımıyla metafizik adı alacak tartışmalar çoğu tarafında tümden dışlanmıştır. Mühürlü gibidir. Bunu son 10-15 yılın internet iletişim pratiğine dayalı olarak söylüyoruz. Sonuçta sana şunu diyebilirim ki; ilham ve keşif için nöronlarını işaret edecekler. Diğer dokularla birleştirirsek bu tam yanlışta sayılmazdı. Tüm cevap olmasa bile.
Tanrı oradayken ya da "din buyken" hiç bir şeyde uzlaşamazsınız. Tanrının olmadığı bir dünyada ise bu kadar maddeci olmayan ya da tüm bunlara metafizik denmeyen bir zemin bulunabilir miydi? Bilmiyorum ama kişisel özgür düşünceler ya da kişisel kanaatler adı alabilirdi. Şu an arkasında tanrı (ya da ortadoğu dinleri ve onun monoteizmi) saklanan her şey buradan uzaklaşan tarafında karşıtlanacaktır.Sonuç olarak yine de ilham ve keşifler için, bilinç dışında kaynaklar ararsak alt üst benler, alt üst egolar, bilinçaltı ve dışı kavram ya da kaynaklar üretirdik. Temelde bunlarda hatalı olmazdı. Nöronlar gibi. Nasıl ele alınacağına bağlı.
-
Satranç oyun programında ilham hamleleri rastgele oynattırmaktır.
En iyi hamleleri oynayan programda ilham olmaz.Aşık(halk ozanı) küçük yaşta o kadar çok dörtlük ezberler ki kelimelerin bazılarını değiştirerek yeni şiirler üretir.
-
@Efruhte, içinde söyledi: İlham ve keşif yolunun çıkış yeri neresidir? Akıl mi ? Zeka mi ? Ya da ...?
Aklın soyut bir değer olduğunu düşünüyorum . Kalbi duyguların ,ilhamın, keşfin yine bu akıl süzgecinden geçerek oluştuğunu düşünüyorum .
Sizce ?Bir dönem tanrıya inanç nedeniyle; en haklı, en doğru ya da en uygun seçimi yapmış olan, arkasında ilahi en kudretli varlık olan bilginin tarafı vs hissederiz. Kamuyouna gireriz ve tersi yönelimlerle karşılarız. Başlangıçta öğreti bize onların sapmış inkarcılar (yanılanlar) olacağını belirtir. Böyle inanmak mantıklıdır çünkü aksi durumda biz yanlış oluruz. Her sonuçta iki taraftan biri yanlıştır. Yani karşında aklı başında mantıklı insanlar olduğunu kabul edersen yanılanın sen olabileceğini ihtimalini her zaman gözönünde bulundurman gerekir.
Gerçekte bir tanrı olsa inkarcılar cehennemi göze alan kaçıklar olmalıydı. Yani ya onlar aklı başında değildir ya da bir bit yeniği vardır. Bu irdeleme sürer. Kişi kendi araçları ve süzgeçleriyle laf anlatmayı dener, ulaşma yönü arar. Bu gönderi bence bunun bir örneği.Sana söyleyebilirim ki; tanrıyı gayet akl-ı selim bıraktık. İnsanlar kendini aptal yerine koymayı istemiyorsa dürüst olmalıdır. Tabi ki tanrıdan sözedilirken dolandırılmış -nitelikli dolandırıcılık- kurbanları görüyoruz. Bunu bu taraftan açıkça belirtebilirdik. Tüm bunları materyalizm ve pozitivizmin de uzağında biri olarak söylüyorum. İlham, sezgi, keşif gibi kavramlara kapalı değilim, diğerleri olabilir, bunu da dürüst olarak belirtebilirdik. Ben örneğin arkasında tanrı değil de diğer tüm herşeyi, bilinci, kozmik/kozmolojik diğer topografyayı ,üst beni vb.yi görüyor olurdum. Sonuçta kendimden ayrılmazdı. Tüm iç ya da dış sesler ve hisler diğerlerine ya da bana/bize/varolana aittir. Aslında tüm ya da dış görüntüler de..
Kabaca şunu önerebilirim. Geçmiş öğrenime dayalı bir alt hafıza belirleriz. İlkel benlik ve dürtüler, içgüdüler, dna vb. Tersinde geleceği açık bırakın. Köprü. Burası, ben denilen. Şimdi zamanın son zamanı değil. Kozmik olarak ya bağlantılı ya da büyük resimde aslında tam da aynı şeyiz.
Ruh gibi kavramları ya da ilham gibi kavramları diğerlerine anladığımız gibi tanıtamayabilirdik. Sonuçta aslında çokta irdelersek burada neler döndüğünü anlamak isteyeceğimiz bir yere gelirdik ya da kendi gerçeğimize döner ve ayrımı (düşünce inanç farklarını) kabul ederdik. İnsanlar olarak -en azından dil bazında- ortak inanç ya da düşüncelere sahip değiliz. Diğerlerini ilham gibi ruh gibi kavramlara kapalı olmakla yanıldığını felan düşünüyor olabilirdin. Bu öyle bile olsa emin ol ki tanrı konusunda yanılmıyor olurlardı ki yanılgılar ya da değil çoğu dilsel bazdadır.
Sorun şuysa seni temin ederim ki; cehenneme gitmeyeceğiz. Aynı kaderi paylaşıyoruz. Ölümden sonrayı uzlaşık anlamlandıramıyor ya da burada tartışma ortamında uzlaşamıyor olmak farketmez. Evrensel/varoluşsal kaderlerimiz ortaktır. Diğer tarafta bizi cezalandıracak bir tanrı olmadığı için buradaki farklarımızın bir önemi yok. Ölüm doğmadan önce olunan yer ve duruma geçici bir dönüş hali ve bir bölümlemeye gerek yok. Burada neyin ne olduğunu doğru ve uygun bilme ya da açıklama da önemli değildir. Bilgi önemlidir evet ama öğreniriz, dersler alırız, ilerleriz.
İnsancak ontoloji ya da kozmoloji de uzlaşamadık. Burada kimimiz onu düşünür kimimiz bunu. Birimiz yanılıyor diğerimizi tersi olabilir. Tanrıyı bunun dışında tutmayı yeğlerim. (Tanrı konusunda yanılmıyoruz) Temelde toplumsal varlıklar olarak ortak yasalara ve sınırlara saygımız, temel insani vicdani değer ve öğretiye yakınlığımız gibi belirli ahlak çıtaları yeterli ve bizi belirler.
-
Ya da... tanrı mı diyeceksin, ama dilin varmıyor söylemeye.
Bizlere bizlerden bağımsız hiçbir şey yüklenmiyor/yüklenmedi ancak farkındalığımızın farkına vardığımız için kendi türümüzün (insan nam-ı diğer düşünen hayvan) özelliklerini gereğinden fazla büyütüyoruz. -
@Sputnik yapay zeka sonuç itibariyle insanlar tarafından üretilmiş zekadir.
Zaten var olmuş bir şeyin yansıması.
Yapay zeka bilinilen bir seyken , bu yapay zekaya ilham veren zekanin oluşumu esas önem teşkil edendir. -
@ictenlik, içinde söyledi: İlham ve keşif yolunun çıkış yeri neresidir? Akıl mi ? Zeka mi ? Ya da ...?
Tıpkı zamanın olmaması gibi mekanda yoktur, görecedir (bölünme yok) . Kişiler de yoktur, görecedir (bölünme yok).
Bilinç/idrak adına ne derseniz deyin bunda bir bölünmeye gerek yok. Yani akıl, ilham, sezgi, içgüdü, dürtü gibi parçalamalara gerek yok. Biliş biliştir, oluş oluştur, görüş görüştür, idrak idraktir. Bunu biliriz.Neye ve kime göre zaman ve mekan yoktur.
Oysa gece ve gündüzün olması bile bir zaman kavramını haber verir.
Beyin bile bölüm bölümken ,siz bölmeye gerek olmadığını söylüyorsunuz. -
@ictenlik bu konuları soruyorum çünkü burası felsefe sitesi. Felsefenin içinde olması gereken sorular olduğunu düşündüğüm için soruyorum.
Ben Elhamdülillah Müslümanım. Sorduğum sorulardan illa bir dini yaklasim aramanız da bu yüzden. Sizlerin ateist olduğunu biliyorum . Hepiniz aklı başında ,zeki, bir yerlere gelmiş insanlarsiniz. Hiç kimseye bir inanç dayatması içinde değilim. Felsefeyi seviyorum ve bu sitede olmamın nedeni de felsefe yapmak. -
@kereste niçin dilim varmasin ki . Emin olun gayet rahat bir şekilde derim
-
@TENTEN ama o programları yükleyen bir ilham neticesinde yuklemiştir.