İbn Fadlan Seyahatnamesi
-
https://tr.wikipedia.org/wiki/İbn_Fadlan
İbn Fadlan acaba ne kadar kuzeye gitti?
Gecenin bir saat olduğu yerden bahsediyor.
Akşam namazından sonra kızıllığın kaybolmadığından da bahsetmiş.İbn Fadlan der ki:
Onların ülkesinde gündüzler çok uzundur. Senenin bir kısmında gündüzler uzar,geceler kısalır. Sonra geceler uzar, gündüzler kısalır. Vardığımızın ikinci gecesi olunca
kubbeli çadırımın dışında oturdum. Semaya baktım. Çok az sayıda yıldız gördüm.
Zannederim şurada burada 15 yıldız vardı. Akşam namazından önceki kırmızı şafak hiç
kaybolmuyor. Gece pek karanlık değil. Bir ok atımlık mesafeden insan insanı tanıyordu.
İbn Fadlan der ki:
Aya baktım samanın ortasına gelmiyor. Bir müddet kenarında doğduktan sonra sabah
oluyor, sonra ay kayboluyor. Hükümdar bana ülkesinin üç aylık ötesinde (kuzeyinde)
Visu adlı bir kavmin yaşadığını, onların ülkesinde gecenin bir saatten kısa olduğunu
söyledi.
[43] -
Haritayı iliştiriyorum:
- Savaşçı´yı izledin mi, ben izledim. Film´de bir Arabın kuzeye yolculuğu işleniyor. Yarı korku yarı macera şeklinde.
-
seyahatnamesi tarihçiler nezdinde meşhurdur mutlaka okunur ben okumadım ama arkadaşımdan biliyorum.
-
@kereste, içinde söyledi: İbn Fadlan Seyahatnamesi
Haritayı iliştiriyorum:
- Savaşçı´yı izledin mi, ben izledim. Film´de bir Arabın kuzeye yolculuğu işleniyor. Yarı korku yarı macera şeklinde.
İzlemiştim. O filmde kutuplara gitmişti sanki.
-
@Prens-Ernak, içinde söyledi: İbn Fadlan Seyahatnamesi
seyahatnamesi tarihçiler nezdinde meşhurdur mutlaka okunur ben okumadım ama arkadaşımdan biliyorum.
Neden Türklerin tarihini başkalarından öğreniyoruz?
Çinliler ile Araplar hakkımızda yazmasalar hiç bilgimiz olmayacak.Peçeneklerin yanında bir gün kaldıktan sonra hareket edip Yayık (Ural) nehrine
vardık. Bu şimdiye kadar gördüğümüz en büyük en deli akan nehirdi. Nehirden geçerken
bir keleğin devrildiğini, üzerindeki insanların nehirde boğulduğunu gördüm. Çok kişi,
deve, hayvan bu nehirde boğuldu. Bin bir güçlükle geçtik. Günlerce yürüdük. Caha,
Bacağ, Samur, Kenal, Şuh, Kencelü[32] nehirlerini sırayla geçtikten sonra Başgırdlar
denen Türk kavminin ülkesinde durduk. Onlardan çok korktuk. Zira onlar, Türklerin en
kötü, en belalı, en katil olanlarıdır. Bir adam bir adama rastlarsa başını keser yanında
götürür, vücudunu bırakır. Onlar sakallarını tıraş eder, bitleri yerler. Onlardan herhangi
biri gömleğinin dikiş yerlerinde bit arar, bulunca dişleriyle ezer. Yanımızda onlardan
biri vardı. Müslüman olmuş, bize hizmet ediyordu. Bir ara ona baktım, elbisesinde bir
bit buldu, tırnağıyla ezdi. Sonra yaladı. Baktığımı görünce “hoş” dedi.
Onlardan her biri erkeklik uzvu büyüklüğünde, aynı şekilde bir ağaç yontup üzerine
asar. Sefere çıkmak isterse veya bir düşmanla karşılaşırsa ona secde eder, “Ey Rabbim!
Bana şöyle şöyle yap” der. Tercümana sordum, “Bu meseleyi içlerinden birine sor.
Niçin onu Rab kabul ediyor?” dedim. Adam cevaben “Ben onun bir benzerinden çıktım.
Ondan başka beni yaratan tanımıyorum” dedi.[33]
Aralarından bazıları on iki rabbı olduğunu söyler: kışın rabbı, yazın rabbı, yağmurun
rabbı, rüzgârın rabbı, ağaçların rabbı, insanların rabbı, suyun rabbı, gecenin rabbı,
gündüzün rabbı, ölümün rabbı, yerin rabbı.[34] Gökteki rab (Gök Tanrı) bunların en
büyüğüdür. O da diğerleriyle anlaşır. Her biri diğerinin yaptığına razı olur. “Allah
kâfirlerin zannettiğinden çok yücedir.” [35] İçlerinden bir grubun yılanlara, bir grubun
balıklara, bir grubun turna kuşuna taptıklarını gördük. Bana anlattıklarına göre, bir gün
düşmanlarından bir kavimle savaşıyorlarmış, düşmanlar onları yermiş, bu sırada
turnalar bağırınca düşman korkup kaçmış, galipken mağlup hale düşmüş. Bunun üzerine
turnaya tapmaya başlamışlar, “Bunlar bizim rabbimiz. İşte yaptıkları. Düşmanlarımızı
yendiler” demişler. Bundan dolayı turnalara tapıyorlarmış. -
@TENTEN, içinde söyledi: İbn Fadlan Seyahatnamesi
Neden Türklerin tarihini başkalarından öğreniyoruz?
Çinliler ile Araplar hakkımızda yazmasalar hiç bilgimiz olmayacak.hocam geçmişte göçebe iken biz pek yazıyı sevmezdik, yazı yerleşik kültürün ürünüdür, ne zamanki yerleşik olduk yazıya önem verdik.