Dini kitaplara hangi sorunlarınızı çözmek için başvuruyorsunuz?
-
@phi, içinde söyledi: Dini kitaplara hangi sorunlarınızı çözmek için başvuruyorsunuz?
@kereste yok daha neler, bazen beni yokladigini dusunmuyor degilim. Kitaplar duzenin bozuldugu, ahlaksizligin arttigi, sapkinligin cogaldigi yerlere gonderilmistir. Arapca olmasi onlarin edepsizliginden oturudur, cennet dili nedir yahu
Cok yanlis bir bakis acisi.Evet, Arapça dili de kutsallaştırılmıştır. Bana inanmıyorsan, git hacıya hocaya veya dini bütün bir müslümana sor.
-
@kereste soyle birsey gordum diyanetin fetvalarinda gezinirken;
“Tanrı” kelimesi, Arapça “ilah” kelimesinin karşılığıdır. “İlah” daha çok, Allah’tan başka ibadete layık görülen varlıklar için kullanılır. “Allah” kelimesi onun bizzat kendisini ifade eden özel ismidir. Bu bakımdan, kelâm âlimlerine göre “Allah” kelimesi, Cenab-ı Hakk’ın yüce zatına ve bütün kemal sıfatlarına delalet eden özel ismidir. Hiçbir dilde bu kelimenin ifade ettiği özel manayı kapsayacak bir kelime bulunmamaktadır. Öte yandan “Allah” kelimesi bütün Müslümanlar için tevhid inancını temsil eden ortak bir bağ niteliğindedir. Bu sebeple Müslümanların, ibadet ettikleri tek yaratıcılarını “Allah” diye anmaları daha doğru olur. Dolayısıyla “Allah” bu adla veya “esmâ-i hüsnâ” adı verilen 99 isminden biriyle anılmalıdır. Bununla birlikte, dinimizin bildirdiği mutlak kemal sahibi, noksanlardan münezzeh olan yüce Allah’ı “Tanrı” diye anmak da İslam inancına aykırı olmaz.
Sözleri bizzat Hz. Peygamberin (s.a.s.) sünneti ile sabit olan ezan, dünyanın neresinde olursa olsun, Müslüman varlığının ve kimliğinin bir göstergesidir. Ezanın, Hz. Peygambere (s.a.s.) vahyedilip uygulandığı özgün şekliyle okunması gerektiği konusunda 15 asırlık bir gelenek ve ittifak söz konusudur. Ezanın asıl amacı, vaktin girdiğini bildirip namaza davet olduğundan değişik dilleri konuşan Müslümanların hepsine bu davetin ulaştırılması, ancak yine hepsinin ortak bilincine hitap etmekle olur ki, bu da ezanın bilinen asli lafızlarıyla yani Arapça olarak okunmasıyla gerçekleşir (İbn Âbidîn, Reddü’l-muhtâr, II, 185). Dolayısıyla ezanın aslî şekli dışında bir dille okunması caiz değildir.
Allah'a arapca olmayan bir sifat ile seslenebilirken, ezanin arapca disinda okunmasi caiz degil, bu neyden kaynakli?
-
@phi, içinde söyledi: Dini kitaplara hangi sorunlarınızı çözmek için başvuruyorsunuz?
@kereste soyle birsey gordum diyanetin fetvalarinda gezinirken;
“Tanrı” kelimesi, Arapça “ilah” kelimesinin karşılığıdır. “İlah” daha çok, Allah’tan başka ibadete layık görülen varlıklar için kullanılır. “Allah” kelimesi onun bizzat kendisini ifade eden özel ismidir. Bu bakımdan, kelâm âlimlerine göre “Allah” kelimesi, Cenab-ı Hakk’ın yüce zatına ve bütün kemal sıfatlarına delalet eden özel ismidir. Hiçbir dilde bu kelimenin ifade ettiği özel manayı kapsayacak bir kelime bulunmamaktadır. Öte yandan “Allah” kelimesi bütün Müslümanlar için tevhid inancını temsil eden ortak bir bağ niteliğindedir. Bu sebeple Müslümanların, ibadet ettikleri tek yaratıcılarını “Allah” diye anmaları daha doğru olur. Dolayısıyla “Allah” bu adla veya “esmâ-i hüsnâ” adı verilen 99 isminden biriyle anılmalıdır. Bununla birlikte, dinimizin bildirdiği mutlak kemal sahibi, noksanlardan münezzeh olan yüce Allah’ı “Tanrı” diye anmak da İslam inancına aykırı olmaz.
Sözleri bizzat Hz. Peygamberin (s.a.s.) sünneti ile sabit olan ezan, dünyanın neresinde olursa olsun, Müslüman varlığının ve kimliğinin bir göstergesidir. Ezanın, Hz. Peygambere (s.a.s.) vahyedilip uygulandığı özgün şekliyle okunması gerektiği konusunda 15 asırlık bir gelenek ve ittifak söz konusudur. Ezanın asıl amacı, vaktin girdiğini bildirip namaza davet olduğundan değişik dilleri konuşan Müslümanların hepsine bu davetin ulaştırılması, ancak yine hepsinin ortak bilincine hitap etmekle olur ki, bu da ezanın bilinen asli lafızlarıyla yani Arapça olarak okunmasıyla gerçekleşir (İbn Âbidîn, Reddü’l-muhtâr, II, 185). Dolayısıyla ezanın aslî şekli dışında bir dille okunması caiz değildir.
Allah'a arapca olmayan bir sifat ile seslenebilirken, ezanin arapca disinda okunmasi caiz degil, bu neyden kaynakli?
Amaç beyin yıkamak ve insanları sorgusuz sualsiz tek potada toplamak. Sırf bu nedenle çocuklara küçük yaşlardan itibaren din derslerinde bilmedikleri/anlamadıkları dilde yazılmış kitabı ve namaz ve ezan ritüelini öğretmeye kalkıyorlar.
Ha bire Arapça okursanız, hiçbir şey anlamasanız dahi zamanla kulağınıza hoş geliyor.
-
@kereste fonetik bakimdan en guzel dil bence fransizca sonra ukraynaca akabinde italyanca.
Arapca, almanca, cince, japonca cok kaba gelmistir bana hep. Farscada keza oyle.
-
@phi, içinde söyledi: Dini kitaplara hangi sorunlarınızı çözmek için başvuruyorsunuz?
@kereste fonetik bakimdan en guzel dil bence fransizca sonra ukraynaca akabinde italyanca.
Doğrudur ancak Arap ülkelerine(Tunus, Cezayir, Fas ) falan gidersen eğer, orada bir hayli eğlenebilirsin.
Kuzey Afrika ülkeleri bir süre Fransız sömürgesinde kalmasının neticesinde, orada Fransız dili bir hayli yaygındır. Bu ülkede yaşayanların Fransa´ya gitmelerinin başlıca gayesi budur aslında. Bir Arabın Fransızca konuşmasını duyarsan, seni bir gülme krizi tutabilir. Ben ilk duyduğumda gülme krizine girmiştim.
Arapca, almanca, cince, japonca cok kaba gelmistir bana hep. Farscada keza oyle.
Arapça ezan kulağıma hoş geliyor. Sebebini tahmin edersin herhalde.
-
@kereste tunuslu cok arkadasim var fransizca konusan
-
@kereste, içinde söyledi: Dini kitaplara hangi sorunlarınızı çözmek için başvuruyorsunuz?
Arapça ezan kulağıma hoş geliyor.
Hayret bana ise hiç hoş gelmiyor. Pencere açıksa kapatıyorum, yolum üzerinde okunuyorsa yolumu değiştiriyorum. Kulaklığım varsa takıyorum.
Bu bir terör çeşidi, bir dayatma.
-
@DemoKratos, içinde söyledi: Dini kitaplara hangi sorunlarınızı çözmek için başvuruyorsunuz?
@kereste, içinde söyledi: Dini kitaplara hangi sorunlarınızı çözmek için başvuruyorsunuz?
Arapça ezan kulağıma hoş geliyor.
Hayret bana ise hiç hoş gelmiyor. Pencere açıksa kapatıyorum, yolum üzerinde okunuyorsa yolumu değiştiriyorum. Kulaklığım varsa takıyorum.
Bu bir terör çeşidi, bir dayatma.
Ben dayatma olup olmadığından bahsetmiyoyorum ki ona bakarsan dayatmadır elbette. Ancak bir insan küçüklüğünden beri hergün dinlerse, beğensen de beğenmesen de duya duya kulağın alışır. Benim kulağıma hoş gelmesinin başlıca sebebi budur.
-
@kereste dayatma olduğunun bilincindeysen tepki duyman gerekir.
Bu bir terör biçimi, para çuvalla nasılsa, diyanet bütçesi önce beş bakanlığı katlıyordu, en son sekiz bakanlığı katladı. MİT bütçesini açık ara solluyor.
En güçlü anfiyi al, en yüksek sesine getir. Caminin yanında evi olanların camı zangırdıyor yahu! Gördüm yani! Bu da terör değilse artık!
Bu bir dayatma ve terör. Yıldırma terörü. Keyif bizim dayatırız ne yapabilirsiniz hiç zorlaması.
-
Tepki vermediğimi nereden biliyorsun? Belki de senden daha fazla tepki veriyorumdur.
Ezan sesi kulağıma hoş geliyor işte. Ne var bunda?
Ne yapayım, kulağımı mı keseyim?! -
@kereste tepki duyuyorsan kulağına hoş gelmez, bu kesin bir şey. Bunun tartışılabilir bir yanı yok.
-
@DemoKratos
Yok ya!
Kulağıma hoş geliyor diyorsam, öyledir. Bu, aynı zamanda tepki göstermeyeceğim anlamına gelmez.Ki zamanında koydum da. Bizim köyün imamı ile bu ezan meselesinde kavga da etmişimdir. Kendisinden sabah zamanı ya kısık sesle ya da ezan okumamasını rica etmiştim.
Normal sesle olursa ve hele kişinin sesi de güzelce şayet, beğenirim, çünkü ilk 10 sene boyunca(çocukluğumda) ezanla yatıp kalktım denebilir.
-
Benim mantığıma uymaz. Tepki duyduğum bir şeyden hoşlanıyor olamam. Benim mantığım böyle çalışıyor. Tepki duyduğum bir şeyden hoşlanıyorum demek benim mantığıma göre çelişik.
-
Ohooo...senin mantığına uymasını bekleyeceksek, işimiz iş. Madem mevzuyu mantığa getirdin, al sana bir mantık fıkrası...
Mantıkçı
Canı sıkılan Temel, bir birahanede zaman öldürürken, orada bir matematikçi ile tanıșır.
Matematikçi: "Ben mantıkçıyım."
Temel: "Mantıkçı? O da ne?!"Matematikçi: "Tamam, açıklayayım. Senin bir akvaryumun var mı?"
Temel: "Var."Matematikçi: "İçinde balıklar da vardır, değil mi?"
Temel: "Evet..."Matematikçi: "Balıklar varsa, o zaman hayvanları da seversin."
Temel: "Evet."Matematikçi: "Hayvanları seviyorsan, çocukları da seversin."
Temel: "Evet."Matematikçi: "Çocukları seviyorsan, bir eșin de vardır."
Temel: "Evet."Matematikçi: "Bir eșin varsa, o zaman kadınları seversin."
Temel: "Elbette severim."Matematikçi: "Kadınları seviyorsan, erkekleri sevmezsin."
Temel: "Mantıklı!"Matematikçi: "Erkekleri sevmiyorsan, o zaman ibne değilsin."
Temel: "Evet, gerçekten de öyle."Bir müddet daha devam eden sohbetten sonra, matematikçi birahaneden ayrılır. Arkasından Temel´in arkadașı İdris birahaneye damlar.
Temel: "Gel gel, biraz önce bir mantıkçı ile tanıștım."
İdris: "Kimle tanıștın?"Temel: "Bir mantıkçı ile. Gel sana izah edeyim."
Temel: "Bir akvaryumun var mı?"
İdris: "Hayır, yok."
Temel: "Vay ibne ... !" -
Ben konuyu tartışılabilir bulmuyorum. Apaçık olan bir konu tartışılmaz.
-
@DemoKratos, içinde söyledi: Dini kitaplara hangi sorunlarınızı çözmek için başvuruyorsunuz?
Ben konuyu tartışılabilir bulmuyorum. Apaçık olan bir konu tartışılmaz.
Tartışmayın, sizi zorlayan yok.
-
Aklı başında, kafası çalışan, insanlık değerlerine sahip bir toplum bu ezan sorununu çözer. Üç ihtiyar bir ayağı çukurda oldukları için tapınacaklarsa bundan koca bir topluma ne, niye hoparlörün son sesiyle avazımız çıktığı kadar biz tapınacağız bir tapınacağız diye çığlık atalım der. Buna kafası basmıyorsa nasıl olur da din kurumu sekiz bakanlık bütçesi kadar para yer, böyle iş mi olur bari der!
Hayır son sesinizle çığlıklar niye atıyorsunuz tapınacaksanız yahu? Tapının, size tapınmayın diyen mi var ama bundan bize ne de hoparlörün son sesiyle çığlıklar atıyorsunuz?
Daha gece yarısı davul çalmaya gelmiyorum bile! Hayır bir şu sorunları çözemeyen toplum mu olur, halk mı olur yahu?
-
Hoparlörle ezan okumanın bidat olduğu görüşü de vardır üstelik. Kim savunmuştur bunu, Hüseyin Hilmi Işık. Belli bir benimsemiş kitlesi de vardı zamanında, şimdi bilmiyorum.
Fakat görüşleri asla yankı bulmadı. Aklın yolu birdir, tapınacağız diye tapınmayanlar rahatsız edilemez. Tapınacaksan tapınırsın.
Toplumsal akıl diye bir şey olsaydı, Işık'ın görüşleri yankı bulurdu. Para bol, sekiz bakanlık bütçesi kadar bütçe yetmiyor, bir de utanmadan iban veriyoruz, bastır parayı en güçlü anfiyi al, sesini de sonuna kadar aç diye bir terör olmazdı.
Toplumsal akıl yok. Bu kesin. Toplum yeni fikirlere kapalı. Bunun da nedeni din.
-
Müftü köye gitmiş bakmış köy yerinde muhteşem bir cami. Bunu nasıl yaptırdınız diye sormuş muhtara.
-"Bizim köyün ekseri yurt dışında, cami yaptıracağız deyince yığdılar parayı" demiş muhtar.
-"E doluyor mu bari cami" diye sormuş müftü. "Vakit namazlarında kaç kişi oluyor?"
-"İki saf oluyor" demiş muhtar.
-"Hadi ya! Çok iyi, koskoca camide iki saf oluyorsa çok iyi" demiş müftü.
-"Yanlış anladın hocam, iki safın biri Memmedemmi, bir de Hasanağa..."
-
Yani diyeceğim en güçlü anfiye nasıl olsa para denizde kum gibi deyip parayı bastırıp alıp da sesi de sonuna kadar açmakla cami dolmaz.
Her işin bir adabı usturubu var. Kimse başkasının tapınma vaktinin geldiğini zorla öğrenmeye mecbur tutulamaz. Tapınacaksan senin allahın, var tapın doya doya da bundan bana ne? Niye bağırıyorsun tapınacam ben tapınacam ben diye?