Umut

[phi]

Avucumun içinde tutuyorum neye sahip değilsem, kaçmasın diye mumlar eritip zamanı durduran gözlerine bakıyorum.

Eskiden gidenler dönsün diye saçlarından bir parça verirlermiş sevgililer birbirine. Son parçamı son gün de olsa getir derlermiş.

Hep bir umut varmış o yüzden, her karanlığın, her bitmişliğin, unutulmuşluğun, akla gelmemişliğin, yitirilmişliğin, ayrılığın, terkedilmişliğin arkasında yere sapa sağlam basan, dimdik, apaydanlık bir umut.

Ben bilirim mesela, hangi şehre gidersen git, kimi seversen sev açtığın her kapının, baktığın her bulutun, kokladığın her çiçeğin arkasında bir parça ben varım.

Bu umut ayakta tutar insanı, bir parçan olma ihtimaline tutunur hayatta kalırım.
İ-G