felsefe

    • Kayıt Ol
    • Giriş
    • Arama
    • Kategoriler
    • Güncel
    • Popüler
    • Kullanıcılar
    • Gruplar
    • Kurallar

    Bir arayış/ Utancın ve Övüncün Kaynağına dair...

    Serbest Kürsü
    3
    9
    136
    Daha fazla ileti
    • En eskiden en yeniye
    • En yeniden en eskiye
    • En çok oylanan
    Cevap
    • Yeni başlık oluşturarak cevapla
    Cevaplamak için giriş yapın
    Bu başlık silindi. Sadece başlık düzenleme yetkisi olan kullanıcılar görebilir.
    • nejdet evren
      nejdet evren Son düzenleyen:

      çocukluktaki duru/saf kanma/inanma büyüdüklerinde örgütlü birer maskeye dönüşüyorsa, bunu yaratan büyüklerin çocuksu tavırları beğenmelerinin nedeni maskelerinden utanmalarından mıdır yoksa övünç duymalarından mıdır?

      kadınlarını erkeğe muhtaç bir şekilde yaşamaya zorlayan toplumlar, kökten acizdir...

      P E 3 Cevap Son cevap Cevap Alıntı 0
      • P
        phi @nejdet evren Son düzenleyen:

        @nejdet-evren utanc tam oturan bir duygu degil bence bu duruma ama ona benzer bir ic sesin sebebiyet verdigini soyleyebilirim.

        Söz uçar, yazı kalır. ✌(◕‿-)✌

        nejdet evren 1 Cevap Son cevap Cevap Alıntı 0
        • E
          Efruz @nejdet evren Son düzenleyen:

          @nejdet-evren içlerinde barındırdıkları saflığın ,dışa vurumu olarak görebiliyorlardır belki de.

          1 Cevap Son cevap Cevap Alıntı 0
          • E
            Efruz @nejdet evren Son düzenleyen:

            @nejdet-evren ayrıca içlerindeki o çocuğu ,o saflığı öldürmeyenler bir şekilde içlerindeki o çocuğu uyandırıp , çocuksu tavırlar sergileyebilir ya da sergileyen kişilere karşı eğilimi artabilir.

            nejdet evren 1 Cevap Son cevap Cevap Alıntı 0
            • nejdet evren
              nejdet evren @phi Son düzenleyen:

              @phi , özlediğimiz şeyi gerçekte/içtenlikle özlüyor olsaydık o zaman ona ulaşmak için uğraşırdık, çocukları maskelenmeye değil açık, maskesiz yaşamaya özendirirdik; hem özleyip hem kaçındığımız şey değiştirmeye yönelmek istemediğimiz ve içinde doğup büyüdüğümüz sosyal-forumun ta kendisidir ve bizdeki antagonist yapı iç-çelişkisi olarak kendini gösterir; övünürüz utancımızdan….

              kadınlarını erkeğe muhtaç bir şekilde yaşamaya zorlayan toplumlar, kökten acizdir...

              1 Cevap Son cevap Cevap Alıntı 1
              • nejdet evren
                nejdet evren @Efruz Son düzenleyen:

                @Efruz , içindeki çocuğu her daim canlı tutanlar örgütlü maskeden dolayı kendi adlarına utanç duyacaklarını bilirler; bu nedenle maskesizdirler ve övünebilirler....

                kadınlarını erkeğe muhtaç bir şekilde yaşamaya zorlayan toplumlar, kökten acizdir...

                E 1 Cevap Son cevap Cevap Alıntı 0
                • nejdet evren
                  nejdet evren Son düzenleyen:

                  avcı-toplayıcı topluluklar ile başlayan mask/elenme günümüze kadar değişik formlarda varlığını sürdürmüştür ve yok edilmesi de neredeyse insanın kendisini yeniden yaratması kadar zor ve uzun bir süreci gerektirmektedir; tümden ila-nihaye yok olmayacağına dair bir endişe taşımıyorum ancak, realite ile karşılıklı bir mesafe ve denge oluşturmak gerekir diye düşünmekteyim…

                  kadınlarını erkeğe muhtaç bir şekilde yaşamaya zorlayan toplumlar, kökten acizdir...

                  1 Cevap Son cevap Cevap Alıntı 0
                  • E
                    Efruz @nejdet evren Son düzenleyen:

                    Bu ileti silindi!
                    1 Cevap Son cevap Cevap Alıntı 0
                    • nejdet evren
                      nejdet evren Son düzenleyen:

                      insan salt doğal süreçlerden ibaret olsaydı “insan” tanım ve değerinin bir anlamı olmayacaktı, dolayısı ile “insan” sosyal dokunun bir parçası olduğu için bu tanımı ve değeri hak etmektedir; öyle olunca da yaşadığı öz-çelişkiler  toplumsal çelişkilerinin bir tezahürü olarak ortaya çıkmaktadır.
                      “öznellik” kendini toplumdaki diğer bireyler karşısında tanımlayabilme ve farklılaşabilme iradesine/istencine/yönelimine dayanır. Onu yek-diğerinden farklı kılan her ne ise o ölçeklerde kişi öznelleşmiş demektir. Bu, bizi bireyin toplumsal yalnızlığına götürür; yalnız olmayan öznel değildir..
                      “utanç” bir toplumsal yargıdır ve bireyde somutlaşır; o, toplumsal çelişkileriyle birlikte gerçekleşir ve -ilkel komünal toplumları bir kenara bırakırsak- toplumsal dayatmaların, baskıların, sınırlandırmaların bir ürünü olarak doğar ve bunlara karşı-konulamaması/konulmaması neticesinde bireysellik kazanır..Utancın içselleştirilmesi bir öz-çözülüş ile değil toplum-birey etkileşimi, benimsenmesi ya da reddi sonucunda ortaya çıkar. Öz-benliğe sesleniş bir vicdan duygusu olarak hem bir ötekinin edimine hem de bireysel edime yönelebilir

                      kadınlarını erkeğe muhtaç bir şekilde yaşamaya zorlayan toplumlar, kökten acizdir...

                      1 Cevap Son cevap Cevap Alıntı 0

                      • İlk ileti
                        Son ileti