İçeriğe atla
  • Anasayfa
  • Güncel
  • Popüler
  • Dünya
  • Kategoriler
    • All Categories
    • Individual Categories
  • Gruplar
  • Kullanıcılar
Daralt
Marka Logo

efelsefe

  • Kurallar
    • Light
    • Cloudy
    • Dim
    • Dark
  1. Ana Sayfa
  2. Tartışma
  3. Serbest Kürsü
  4. Bir arayış/ Utancın ve Övüncün Kaynağına dair...

Bir arayış/ Utancın ve Övüncün Kaynağına dair...

Konu Zamanlandı Sabitlendi Kilitli Taşındı Serbest Kürsü
6 İleti 2 Yayımlayıcılar 244 Bakış
  • En eskiden en yeniye
  • En yeniden en eskiye
  • En çok oylanan
Cevap
  • Yeni başlık oluşturarak cevapla
Cevaplamak için giriş yapın
Bu başlık silindi. Sadece başlık düzenleme yetkisi olan kullanıcılar görebilir.
  • nejdet evrenN Çevrimdışı
    nejdet evrenN Çevrimdışı
    nejdet evren
    tarihinde yazdı Son düzenleyen:
    #1

    çocukluktaki duru/saf kanma/inanma büyüdüklerinde örgütlü birer maskeye dönüşüyorsa, bunu yaratan büyüklerin çocuksu tavırları beğenmelerinin nedeni maskelerinden utanmalarından mıdır yoksa övünç duymalarından mıdır?

    kadınlarını erkeğe muhtaç bir şekilde yaşamaya zorlayan toplumlar, kökten acizdir...

    phiP 1 Cevap Son cevap
    0
    • nejdet evrenN nejdet evren

      çocukluktaki duru/saf kanma/inanma büyüdüklerinde örgütlü birer maskeye dönüşüyorsa, bunu yaratan büyüklerin çocuksu tavırları beğenmelerinin nedeni maskelerinden utanmalarından mıdır yoksa övünç duymalarından mıdır?

      phiP Çevrimdışı
      phiP Çevrimdışı
      phi
      tarihinde yazdı Son düzenleyen:
      #2

      @nejdet-evren utanc tam oturan bir duygu degil bence bu duruma ama ona benzer bir ic sesin sebebiyet verdigini soyleyebilirim.

      Söz uçar, yazı kalır. ✌(◕‿-)✌

      nejdet evrenN 1 Cevap Son cevap
      0
      • phiP phi

        @nejdet-evren utanc tam oturan bir duygu degil bence bu duruma ama ona benzer bir ic sesin sebebiyet verdigini soyleyebilirim.

        nejdet evrenN Çevrimdışı
        nejdet evrenN Çevrimdışı
        nejdet evren
        tarihinde yazdı Son düzenleyen:
        #3

        @phi , özlediğimiz şeyi gerçekte/içtenlikle özlüyor olsaydık o zaman ona ulaşmak için uğraşırdık, çocukları maskelenmeye değil açık, maskesiz yaşamaya özendirirdik; hem özleyip hem kaçındığımız şey değiştirmeye yönelmek istemediğimiz ve içinde doğup büyüdüğümüz sosyal-forumun ta kendisidir ve bizdeki antagonist yapı iç-çelişkisi olarak kendini gösterir; övünürüz utancımızdan….

        kadınlarını erkeğe muhtaç bir şekilde yaşamaya zorlayan toplumlar, kökten acizdir...

        1 Cevap Son cevap
        1
        • nejdet evrenN Çevrimdışı
          nejdet evrenN Çevrimdışı
          nejdet evren
          tarihinde yazdı Son düzenleyen:
          #4

          @Efruz , içindeki çocuğu her daim canlı tutanlar örgütlü maskeden dolayı kendi adlarına utanç duyacaklarını bilirler; bu nedenle maskesizdirler ve övünebilirler....

          kadınlarını erkeğe muhtaç bir şekilde yaşamaya zorlayan toplumlar, kökten acizdir...

          1 Cevap Son cevap
          0
          • nejdet evrenN Çevrimdışı
            nejdet evrenN Çevrimdışı
            nejdet evren
            tarihinde yazdı Son düzenleyen:
            #5

            avcı-toplayıcı topluluklar ile başlayan mask/elenme günümüze kadar değişik formlarda varlığını sürdürmüştür ve yok edilmesi de neredeyse insanın kendisini yeniden yaratması kadar zor ve uzun bir süreci gerektirmektedir; tümden ila-nihaye yok olmayacağına dair bir endişe taşımıyorum ancak, realite ile karşılıklı bir mesafe ve denge oluşturmak gerekir diye düşünmekteyim…

            kadınlarını erkeğe muhtaç bir şekilde yaşamaya zorlayan toplumlar, kökten acizdir...

            1 Cevap Son cevap
            0
            • nejdet evrenN Çevrimdışı
              nejdet evrenN Çevrimdışı
              nejdet evren
              tarihinde yazdı Son düzenleyen:
              #6

              insan salt doğal süreçlerden ibaret olsaydı “insan” tanım ve değerinin bir anlamı olmayacaktı, dolayısı ile “insan” sosyal dokunun bir parçası olduğu için bu tanımı ve değeri hak etmektedir; öyle olunca da yaşadığı öz-çelişkiler  toplumsal çelişkilerinin bir tezahürü olarak ortaya çıkmaktadır.
              “öznellik” kendini toplumdaki diğer bireyler karşısında tanımlayabilme ve farklılaşabilme iradesine/istencine/yönelimine dayanır. Onu yek-diğerinden farklı kılan her ne ise o ölçeklerde kişi öznelleşmiş demektir. Bu, bizi bireyin toplumsal yalnızlığına götürür; yalnız olmayan öznel değildir..
              “utanç” bir toplumsal yargıdır ve bireyde somutlaşır; o, toplumsal çelişkileriyle birlikte gerçekleşir ve -ilkel komünal toplumları bir kenara bırakırsak- toplumsal dayatmaların, baskıların, sınırlandırmaların bir ürünü olarak doğar ve bunlara karşı-konulamaması/konulmaması neticesinde bireysellik kazanır..Utancın içselleştirilmesi bir öz-çözülüş ile değil toplum-birey etkileşimi, benimsenmesi ya da reddi sonucunda ortaya çıkar. Öz-benliğe sesleniş bir vicdan duygusu olarak hem bir ötekinin edimine hem de bireysel edime yönelebilir

              kadınlarını erkeğe muhtaç bir şekilde yaşamaya zorlayan toplumlar, kökten acizdir...

              1 Cevap Son cevap
              0

              Cevap
              • Yeni başlık oluşturarak cevapla
              Cevaplamak için giriş yapın
              • En eskiden en yeniye
              • En yeniden en eskiye
              • En çok oylanan


              © 2021- efelsefe.com
              İzinler Kurallar
              • Giriş

              • Hesabınız yok mu? Kayıt Ol

              • Aramak için giriş yapın veya kaydolun
              • İlk ileti
                Son ileti
              0
              • Anasayfa
              • Güncel
              • Popüler
              • Dünya
              • Kategoriler
                • All Categories
                • Individual Categories
              • Gruplar
              • Kullanıcılar