Aristoteles Bilim Teorisi
-
Salt geçerliliğin dikkate alındığı tasımsal akılyürütmeden, geçerlilikle birlikte, öncüllerinin doğruluğunu da hesaba katıldığı akılyürütme türüne geçildiğinde, onda bilimsel kanıtlamaya ya da apodeiktik argümantasyona geçmiş oluruz. Aristoteles’te doğru, zorunlu bilimsel bilgiye götüren yolun adı öncelikle apodeixis yani bilimsel kanıtlamadır. Çünkü onda doğru, zaruri bilimsel bilgi nedenlerin bilgisidir; başka bir deyişle, Aristoteles’e göre, kişinin bir şeyi, onun nedenini bilinceye kadar, bildiği asla söylenemez.
Buna göre, bilimsel bilgi her şeyden önce nedenlerin bilgisidir; daha doğrusu, o, aynı anda hem olgunun kendisine bağlı olduğu nedenin ve hem de olguyla nedeni arasındaki zorunlu bağıntının bilinmesi olup tikel olanın genel olandan ya da koşullu olanın nedeninden söz konusu zorunlu bağıntıyı bilecek şekilde çıkarsanmasıdır. Diğer bir deyişle, Aristoteles’e göre, başka hiçbir olgunun değil fakat yalnızca söz konusu olgunun nedeni olarak, olgunun kendisine bağlı olduğu nedeni bildiğimiz zaman bilimsel bilgiye sahip oluruz. Bu bilgi ise tasımsal, yani tümdengelimsel bir yapıda olan bir kanıtlamanın sonucu olan bir bilgidir. İşte bundan dolayıdır ki bize nedeni veren ve olgunun niçin olduğu gibi olduğunu veya olduğundan başka türlü olamayacağını açıklayan şey kanıtlamadır:
Bilgi her ne kadar duyumla başlasa da duyumun kendi başına bize bilgi verememesinin nedeni, budur. Duyum bize olguların, olup bitenlerin nedenini veremez; onların nasıl olduklarını söyler fakat niçin oldukları gibi olduklarını söyleyemez; örneğin, duyum yoluyla ateşin sıcak olduğunu öğreniriz, bununla birlikte, duyum ateşin niçin sıcak ve dolayısıyla hep aynı olduğunu asla gösteremez. Bundan dolayı, Aristoteles’e göre, mühendisler ve mimarlar çalıştırdıkları işçilerden daha bilgili olmak durumundadırlar çünkü işçilerin sadece yapılan işi deneyimledikleri yerde, onlar yapılan işin nedenlerinin bilgisine sahiptirler.
Kanıtlamayı bilimsel bir tasım ve dolayısıyla nedenin bilgisini veren tümdengelimsel bir yapıda olan çıkarım türü olarak tanımlayan Aristoteles, daha sonra kanıtlamanın öncüllerine geçer. Buna göre, kanıtlamanın öncülleri zorunlulukla doğru olmalıdır: Kanıtlamanın öncülleri zorunlu olarak doğru olduktan başka, gerçek nedeni ortaya koymalıdır. Apodeiktik tasımın öncüllerinin yine, ilk ve dolaysız olmaları, yani konuya, bir orta terim aracılığıyla değil de doğrudan doğruya ait olmaları gerekir; nitekim, bilim ona göre, son çözümlemede, kendileri apaçık olan öncüllere dayanmak durumundadır. Öncüllerin ayrıca daha bilinebilir olmaları, yani bize daha yakın ve bizim tarafımızdan daha kolayca bilinebilir olmaları zorunluluğu bulunmaktadır: bilimadamının programını, genel deneyimciliğini pekiştirecek şekilde, tikellere ya da bireylere ilişkin algıdan başlatan, onun böylelikle genelliği artan kavramlarla bilimsel kanıtlamanın öncüllerini oluşturduğunu ve sonra söz konusu tümellerden tikelleri çıkarsadığını belirten Aristoteles’e göre, apodeiktik tasımın sonuçta kanıtlanan olguya götüren öncüllerinin, Aristoteles’e göre, bütün bunların dışında olgudan mantıksal olarak önce olmaları gerekir; yani, onların olguyu kanıtlamak için kullanılmadan önce, doğru olduklarının gösterilmiş olması gerekmektedir. Ve nihayet, öncüllerin ilgili bilim dalına özgü olmaları, gündemdeki kanıtlama amacına uygun düşmeleri gerekir. Buna göre, bir cins için geçerli olan öncülleri başka bir cinse taşımak söz konusu olamaz.