Türkiye Cumhuriyeti yıkılırken
-
Türk kurtuluş savaşı işgalciler ve onların yerli işbirlikçilerine karşı kazanılmıştı.
Bu nedenle yerli işbirlikçiler ne kurtuluş zaferini ne de Türkiye Cumhuriyeti devletini hiç bir zaman içlerine sindiremediler.
Kurtuluş zaferini itibarsızlaştırmak ve Türkiye Cumhuriyeti devletinin altını oymak için yine işgalcilerin desteğiyle sürekli faal haldeydiler.
Bu kesim normalde ülkenin yüzde yirmibeşlik bir kesimini oluşturuyor olsa da uzun yıllar yaptıkları psikolojik propagandalarla Orta Anadolu Türklerini kendi saflarına çekmeyi başardılar.
Cumhuriyetle birlikte gelen seçme-seçilme hakkını kullanarak Cumhuriyetin emanet edildiği bürokrasiyi ele geçirdiler.
Böylece oy potansiyelini yüzde ellilere kadar çıkarmakla birlikte bürokraside etkin ve yetkin konuma geldiler.
İşbirlikçiler Cumhuriyetin bütün imkanlarını kullanarak amaçlarına ulaşırken, Türkler kendilerine karşı yapılan yıkıcı faaliyetlere İslam ve ülkücülük adına destek oldular.
Bu şekilde işbirlikçiler burunları dahi kanamadan Türk'ü Türk'e kırdırabildiler.Türkler kendilerini bitiren bu tür tuzaklara her zaman düşen bir millettir.
Yıkılan onlarca Türk devletleri hep böyle yıkılmıştır, Türklerin birilerine kanması ve ayrışmasıyla sonlanmıştır.
Türkiye Cumhuriyeti devleti de aynı akibetin eşiğindedir.
Ancak Türkler açısından bu defa durum geri dönülmez bir konumdadır.
Türkler daha önceki devletlerini yeni bir toprak üzerine kurarlardı. Anadolu Türklerin son yerleşkesidir, yeni bir devlet kuracak ne başka bir toprak ne de başka bir vatan yoktur.
Bu nedenle Türkiye Cumhuriyeti yıkılması halinde Türklerin bir başka devlet kurma imkanı yoktur.
Bir diğer anlamda Anadolu Türklerinin sonu demektir.
Zaten işgalcilere ve işbirlikçilerine kanmış ve asimile edilmiş bir Türk milletinin uyanıp da yeni devlet kurma karakterini yitirdiği aşikardır.
Dolayısıyla Türkiye Cumhuriyeti Anadolu Türklerinin son devleti olma özelliğine sahiptir.
Ya Türkiye Cumhuriyetine sahip çıkacaklar ya da yok olup gidecekler. -
Akıl hocaları bunların açıkça daha önce gizlediği niyetini açık etti ölüp gitmeden önce: "Keşke Yunan galip gelseydi" dedi. Sonra da lüzumsuz varlığı ortadan kalktı ama zehirli fikirleri bu itirafına rağmen sürüyor.
Daha ne kadar sürecek, bu halk daha ne kadar uyuyacak belli değil. Lozan Ege adalarını garanti altına almıştı Lozan hezimet diye halkı kandırıp sonra da Yunanlıların adaları silahlandırmasına, bayrak çekmesine seyirci kaldılar. Meğer Lozan Yunanlılar için hezimetmiş yazık zavallı Yunanlılar adalarına bayrak çekemiyorlarmış Lozan yüzünden, çeksinler yazık! Onların da canı çeker yazık günah!
Adalarda askeri garnizon kuruyorlar, Meis adasına Yunan başbakanı savaş uçakları eşliğindeki askeri helikopterle indi! Bu adalarda silah Lozan'a aykırı! Tabii Lozan hezimet olduğu için delinmesi şart, tabii tabii ne demezsin!
-
1987 yılıydı yanlış hatırlamıyorsam. Yunanistan adalar konusunda Lozan'ı ihlal ettiğinde dönemin genelkurmayı adaları işgal planını Lozan'dan aldığı hak ile hazırlayıp Özal'ın önüne koydu. Lozan bu hakkı Türkiye'ye veriyor.
Özal planı imzalamak zorunda kaldı. Yunanistan'a adaları işgal notası verildi ordu işgal hazırlıklarını yaptı. Tüm askeri birlikler teyakkuza geçti. Savaş kapıdaydı.
Yunanistan Lozan'a uymak zorunda bırakıldı ve savaş önlendi. Bu olay şimdi sadece bir anı.
-
Yunanlıların sonraki denemesi Çiller zamanında oldu, bu kez Kardak adasına Yunan bayrağı çektiler.
Türk SAT komandoları da Yunan deniz ablukasını geçmeyi başarıp Türk bayrağı çektiler.
Sonra bu komandolar yargılandı. Darbe planı hazırlamakla suçlanan bir komando plan dedikleri sahte düzmece office belgesinin gösterdiği tarih saatte sualtı dalış tatbikatında olduğunu belge ile kanıtladı, yargıç belgeyi reddetti.
Sonrası malum.