Dogru Nedir? Kisiye Gore Degisir mi?
-
Bence salt dogru ve yanlis kisiden kisiye gore degismez.
İnanc ve hukuk sisteminden bagimsiz dogur ve yanlislara salt dogru ve yanlislar diyebiliriz.
Kisacasi sayisal bir yere oturttugumuz dogru ve yanlislar tektir.
-
@phi, içinde söyledi: Dogru Nedir? Kisiye Gore Degisir mi?
Ayrica sohbette gecen konusma;
birinin sana vurmasi dogru mu?
birinin seni sevmesi dogru mu?
birinin seni opmesi dogru mu?
birinin koluna girmesi dogru mu?Mesala konuşmada geçen bu konularin kişiden kişiye ..vs değiştiğini düşünüyorum . Kimisine göre doğru olan yanlışlığı düşünülmeyen davranisken kimisine göre de yanlıştır. Gayri ahlakidir.
Salt doğru olsaydı hiçkimse yalan söylemez ,aldatmaz ,kandırmaz, hırsızlık yapmaz..vs
Herkesin kendi kılıfına uydurduğu doğruları vardır. -
Ama yanlis cogu inanis ve ahlaki degerde ayni hemen hemen.
Ama dogru cok degisken bu da dogru oldugunu gostermiyor. Degisken olan sey dogru degildir
-
@phi işte tam da bu. Bu kadar değişkenlik gösteren durumlar varken salt bir doğru vardır demek mümkün değil bence.
-
İnsanların sayısı kadar doğru veya eğri vardır, çünkü bu kavramı biz icat ettik. Bizlerden bağımsız değil ki doğruluğun kıstası bile muğlak. Ahlak, etik vs. bunlar da bizlerin eseri. Zamana, yöreye, çoğrafyaya ve topluma göre değişkenlik gösterir.
-
Din, ahlak, estetik, para değeri vb konularda doğru tek olmuyor.
Bilim için hayvanlarda insanlarda deneme yapmakda böyle zor bir konu.
Sonuçta yapılan deneyde ölebilir. -
@phi, içinde söyledi:
Ama yanlis cogu inanis ve ahlaki degerde ayni hemen hemen.
Katılmıyorum, çünkü mesela zina. Bazı toplumlarda yapılması durumunda ölüm cezasına kadar yolu vardır. Aynı durum başka toplumlarda gayet normal karşılanır.
-
Doğru nedir?
Kereste der ki: Yaptığım her türlü eylemin sonuçları olabileceğinin farkında olmam gerek. Bunun sorumluluğu bilincinde eylemlerimi tartmam gerek.Yani öyle kuru kuru:
Doğruyum, çalışkanım, büyüklerimin ellerinden, küçüklerin gözlerinden öperim vs. vs. demekle olmaz. -
İnsan dışındaki diğer varlıklar dünyanın doğrusuna tam uyumlu olduğu için onları da dünyanın doğrusu olarak görüyorum.
Bu nedenle dünyaya göre ve insana göre iki tane doğru vardır.
Dünyanın doğrusu doğaldır, ekosisteme, zıtların birliği ilkesine bağımlıdır. Bu bağımlılığa göre değişim gösterir ve evrim geçirir.
İnsanın doğrusu çıkara endekslidir, çıkar neyi gösterirse onun da doğrusu odur.
Bu çıkar salt maddi olarak anlaşılmasın, düşünceler, zevkler gibi özellikler de çıkar alanına girer.
Örneğin yeşili, sosyalizmi ve Atatürk'ü hiçbirşeye değişmem, bu benim doğrum iken bir başkasının doğrusu para veya hayali yaratıcıdır.
Dünyanın ve insanın doğrusunun farklı olduğuna verdiğim bu örnekten sonra doğru nedir sorusuna şöyle bir örnek verebiliriz.
Şayet insanlar dünyanın doğrusundan kopmasaydı, ilkel komünal toplum düzleminde gelişseydi, dünyanın doğrusuyla eşit yönde ilerleseydi, bugünkü ilkellikle özdeş doğrular yerine çok daha gelişmiş doğrular olacaktı. Örneğin doğru nedir diye sorulduğunda bu sorunun cevabını belkide bir başka gezegene yolculuk yaptığımızda veriyor olacaktık.
Oysa bugün kendi askerleri için bir çift laf yapmayanların Filistin için miting yapmalarını doğru sayan kafaları konuşuyoruz. -
Kainat, doğa, evren her ne ad verilirse verilsin herhangi bir doğruyu içermez. O sadece bir varoluştur ve zaman düzleminde devinerek şekil alır, verir, değişir, dönüşür ve evrimleşir. Hiçbir canlının enerjinin bu yayılma biçimine, devinimine söyleyecek bir şeyi olamayacağı gibi bunun doğru ya da yanlış olduğu yargısına da varamaz; “kendini yaratan insan” geliştirdiği aklı ile ancak o devinim ve dönüşümün yasalarını bulmaya, onu anlamaya çalışır ve bu şekilde onunla birlikte olabilmeyi baş eder. Kainat mükemmel olmadığı gibi kaotiktir aslında; bu kaotik varoluşun kendince devinim yasaları vardır elbette.
“Doğru” denilen şey değer felsefesiyle ilişkili toplumca hazırlanan ve bireyde şekillenen yargılardan başka bir şey değildir. Doğru ya da karşıtı yanlış denilen bu yargılar birden tezahür etmezler; çeşitli sosyal-ekonomik-politik süreçlerden geçerek zaman düzleminde oluşurlar; bu nedenle doğrular ve yanlışlar her daim zamana hapsedilmiş ve fakat zincirlerini kırarak tutsaklığından kurtulma eğilimi taşırlar. Zaman düzleminde maddi olguların yarattığı zıtlaşan yargılar bir çatışmaya girmek zorundadırlar ve bu çatışmadan yeni bir yargıya ulaşılacaktır; “zıtların birliği ve savaşımı yasası” olarak tanımlanmaktadır. Bu nedenle zaman düzleminde evrensel ve hiç değişmeyecek/kalıcı-kadim bir doğrudan söz edilemez.
Genel karakteri itibariyle böyle olsa da bunun istisnaları yok mudur? Kişi hak ve özgürlükleri söz konusu olduğu zaman, uygarlaşmanın yarattığı tüm yıkım, katliam, savaş ve sömürü düzenlerine rağmen canlının yaşam hakkı, onuru, özgürlüğü gibi değerleri de bu süreçte belli ölçeklerde gerçekleştirmiş olduğundan doğru ve yanlışın zaman düzlemindeki yaygınlaşma eğilimi de artmış, adeta ömrünü uzatmıştır. Örneğin, yaşama hakkını korumak doğru, tersi yanlıştır aynı şekilde beden bütünlüğünü korumak doğru, istismar yanlıştır, sömürmek yanlış eşitliği sağlamak doğrudur...gibi...Demek ki, etik değerleri aşan haklar söz konusu olduğunda genel kural dışında doğruların zaman düzleminde hapsolmadığı, içinde süreklilik kazanarak yaygınlaştığı görülecektir.
-
hocam aklın yolları vardır, mesela akıl buraya da yol buluyor deriz , dolayısıyla bir meselede akıl buna da yol buluyor buna da diyebiliriz bence, mesela Tanrı dünyayı kurmadan önce kendi inşaa ettiği nefsini bile farklı yapabilirdi bence, çünkü sonuçta Tanrı nefsini de kendi yapmıştır, islam da biz buna kıyam bi nefsihi nefsi kendinden olan deniliyor, taaa evvelde ezelde nefsini yaparken mesela kendi tabiatını kendisine nefis inşa ederken seçebilirdi ama e kendisine uluhiyeti-rububiyeti esas aldığı bir nefs yapmıştır, uluhiyet-rububiyyet insan tabiatı ile çoğu zaman uyuşmaz, mesela bundan dolayı islamda insan tabiatında olan bir çok ilkel tabi istekler yasaktır , demek istediğim taa ezelde Tanrı nefsini inşa ederken tek bir doğru seçenek yoktu, çeşitli doğrular vardı, onun için akıl bir çok yere yol bulabilir.
Şimdilik bu düşünceyim ilerde bu görüşlerim mülga olabilir dikkatinize -
Ben doğruların ikiye ayrıldığını savunuyorum. Öznel doğrular ve nesnel doğrular. Nesnel doğrular, bilimsel yollardan gözlenebilen ölçülebilen doğrulardır. Öznel doğrular ise kişiden kişiye değişebilen yargılardır. Tabi yine bu da öznel bir düşünce.
-
@nejdet-evren, içinde söyledi: Dogru Nedir? Kisiye Gore Degisir mi?
O sadece bir varoluştur ve zaman düzleminde devinerek şekil alır, verir, değişir, dönüşür ve evrimleşir. Hiçbir canlının enerjinin bu yayılma biçimine, devinimine söyleyecek bir şeyi olamayacağı gibi bunun doğru ya da yanlış olduğu yargısına da varamaz;
Aynı şeyi farklı ifade ettik, aslında sen de dünyanın doğrusunu ifade etmiş oldun.
Eko-sistem, zıtların birliği ve evrim bu üçlüde ne kadar değişiklik olursa olsun bütün olarak bir dünya doğrusudur.
Yani burada bir mutlaklık yok ama dünya bu üçlünün duruşuna göre veya bu üçlüye yapılan müdahaleye göre karşılık verdiği için dünyanın doğrusu oluyor.
Örneğin yeşili yok edersek dünya da kuraklık, havasızlık, otçulların ölümü gibi durumla karşılık veriyor. Veya denizi kirletirsen benden balık alamazsın diyor. Ya da sırf kapitalistler kazansın diye sprey gibi zararlıları kullanırsan dünyayı cehenneme çeviririm diyor.
Kısaca bahsettiğim dünyanın doğrusu budur.
Bize yani insanlara gelince herkesin doğrusu farklı gibi masum bir ifade yapılıyor ama insan türü herkesin doğrusunun farklı olacağı seviyeye henüz ulaşmış değil.
Henüz herkesin doğrusu fırsatçılık, ve paradır. Bu ikisini aşıp da kendi kişisel doğrusunu öne çıkaracak kadar ilerlememiş.
Bu yüzden dünya ile insanın doğrusu olarak tanımlıyorum. -
@bilgisezgi ,
çok iyi anlıyorum söylediklerini, sadece "doğru" ve "yanlış" kavramlarına yüklediğimiz değerlerin farklı olması aynı şeyi söylesek bile söylemimizin içeriğini farklılaştırıyor. mesla insanı top yekün başka gezegene ışınladığımızı düşünelim, dünya denilen bu gezegen yüz yılda kendi eko-sistemini yaratır, tüm canlısı ile döngüsünü sürdürür; hem de "artık-ürüne" ek koymadan yapar bunu; zira, değer denilen şey üründe somutlaşan "toplumsal emek zamanı" dır; lakin, dünya gezegenindeki bu eko-biyolojik sistemin, varoluşun kendince bir "doğru" su söz konusu bile edilemez, çünkü varoluşu olumsuzlayarak yok sayamayız, ancak "doğru" yer ve zaman diliminde olumsuzlanabilecek bir yargıdır. Üstelik bir şey ya da olguya doğru ya da yanlış tanımı yaptığımızda mutlak surette bir nirengi/bir belirleyen/bir sabit noktaya ihtiyaç duyulacaktır. varoluşun kendisini yok oluş tanımlayamaz va fakat doğru ancak yanlış ile yanlış da doğru ile tanımlanabilecektir; demek ki, doğru ve yanlış denilen olgular birlikte varlık kazanan yargılardır, biri olmadan diğeri asla olamaz. "hiç bir şey yoktan var, vardan yok olamayacağına" göre varlığın değişim, dönüşüm biçiminin görünen yok oluşu varlığın zıttı değildir. -
@nejdet-evren, içinde söyledi: Dogru Nedir? Kisiye Gore Degisir mi?
doğru ancak yanlış ile yanlış da doğru ile tanımlanabilecektir
Dediklerine tamamen katılıyorum, benim doğru diye anlatmaya çalıştığım bu alıntıda yatıyor.
Ben dünyanın doğrusunu bizim yanlışımızla kıyasladım.
Bizim doğrumuz dünyanın doğalıyla örtüşmüyorsa burada doğru-yanlış kavramı söz konusu oluyor.
Dünya bizim davranışımıza olumlu yanıt vermemişse bu dünyanın bir karakteri olduğunu gösterir.
Ben bunu doğru-yanlış şeklinde ifade ediyorum.
Senin söylediklerinden farklı olduğunu düşünmüyorum, zira senin söylediklerin zaten benim savunduğum bir görüş. -
"Sana yapılmasını istemediğin şeyi sende başkasına yapma." Konfüçyus
X koşulları altında işe yarıyorsa doğrudur, yaramıyorsa yanlıştır.
-
TÜİK' nun doğruları ile bizim doğrularımız örtüşmüyor. Niye ENAK' ın değilde TÜİK' in ki doğru? Bu doğru işini bir standarta dönüştürmek zorundayız. İnsan yaşam formu için "doğru" lar bir olmak zorunda gibi. Senin doğrun benim doğrum olgusu zor. Her konuda doğrular birlenmezse kabul görmesse dünya şekil a da görüldüğü gibi kaos.
-
@TENTEN, içinde söyledi: Dogru Nedir? Kisiye Gore Degisir mi?
"Sana yapılmasını istemediğin şeyi sende başkasına yapma." Konfüçyus
X koşulları altında işe yarıyorsa doğrudur, yaramıyorsa yanlıştır.
Canlı yemeden hayatta kalamıyoruz. Yaşam "yanlış" üzerine kurulu.