Varoluşsal Düşünmenin Anlamı
-
Varoluşsal düşünme ona göre, bireyin kişisel seçimlerle karşı karşıya olduğunun bilincine varması anlamına gelir. İnsan varlıklarının kendilerini sürekli olarak “varoluşsal bir durum” içinde bulduklarını söyleyen Kierkegaard düşünmenin, tümeller veya genel kavramlar üzerinden gerçekleştirilmek yerine, kişisel durum üzerinde odaklaşması gerektiğini öne sürer. O, varoluşsal düşünmenin mahiyeti üzerinde durur, bireyleri olmak yerine düşünmeye davet eden felsefelere karşı çıkarken, izleyiciyle oyuncu ya da aktör arasında bir ayrım yapar. Sadece aktörün varoluş hali içinde bulunduğunu öne süren Kierkegaard açısından, elbette izleyicilerin de var oldukları söylenebilir. Bununla birlikte, varoluş terimi, ona göre, atalet halindeki veya etkin olmayan şeyler için kullanılamaz; terimin sadece hayatının sorumluluğunu üstlenmiş, karar alan, tercihte bulunan insanlar için kullanılabileceğini söyleyen Kierkegaard, anlatmak istediği şeyi daha iyi ifade edebilmek için hep aynı güzergâhı takip eden aynı at arabasının iki farklı sürücüsü arasında bir ayrım yapar. Birinci sürücü, yolunu iyi öğrenmiş atlara pek müdahalede bulunmadan, atların dizginlerini uykulu gözlerle tutar. Diğeri ise son derece uyanık bir arabacı olup, atlarını tüm yolculuklarda dikkatle sürer
-
Felsefenin varoluş sorunuyla mı ilgilenmesi, yoksa insan davranışları ile mi ilgilenmesi tercihi felsefede hep bir sorun olagelmiş.
Bunun nedeni bence varlık sorununun asla çözülemeyecek olması fakat insan davranışlarını biçimlendirmenin pratik yararlarının olması. Çözemeyeceğimiz bir işle uğraşmaktansa çözüm üretebileceğimiz işlerle uğraşmak daha verimli olabilir.
En gelişkin zihinli filozoflar ikisiyle de uğraşır. Aslında tam mükemmel, kimsenin ihlal edemediği bir etik üretemeyeceğimize göre varlık sorunu gibi etik sorununun da mutlak ve kesin bir çözümü yoktur.
Farketmiyor aslında, ikisinde de ne kadar köfte, o kadar ekmek ilkesi geçerli. Benim adım hıdır elimden gelen budur veya karıncaysam ulaşamazsam da yolunda giderken ölürüm fikri.
Felsefede biraz yüksek fikirlere ihtiyaç vardır, sıradan fikirlerle pek felsefe olmaz. Hiç etikle ilgilenmeden sadece varoluş sorununa odaklanmak da eksik kalır, varoluş sorununa hiç bakmayıp sadece etik geliştirelim demek de eksik kalır.