efelsefe

BYD'nin Türkiye'de yatırım yapması, birçok açıdan mantıklı olabilir. Türkiye, stratejik bir konumda bulunması, genç ve dinamik bir nüfusa sahip olması ve otomotiv sektörüne yönelik devlet teşvikleri gibi avantajlara sahip. Ayrıca, elektrikli araç (EV) pazarının hızla büyüdüğü günümüzde, BYD gibi büyük bir elektrikli araç üreticisinin Türkiye'de yatırım yapması, hem yerel pazarın hem de Avrupa pazarının potansiyelinden faydalanma amacı taşıyor olabilir.

BYD araçlarının diğer araçlardan farkları:

Elektrikli ve Hibrid Modeller: BYD, hem tamamen elektrikli hem de hibrid araç üretmekte, bu sayede farklı kullanıcı ihtiyaçlarına cevap verebiliyor.

Batarya Teknolojisi: BYD, kendi geliştirdiği lityum demir fosfat (LiFePO4) bataryaları ile dikkat çekiyor. Bu bataryalar, uzun ömür, yüksek güvenlik ve hızlı şarj imkanları sunar.

Sürdürülebilir Üretim: Şirket, yenilenebilir enerji ve sürdürülebilir malzeme kullanımına büyük önem veriyor. Bu, çevre dostu bir yaklaşım sergilemesini sağlıyor.

Akıllı Teknolojiler: BYD, araçlarında akıllı bağlantı ve otonom sürüş teknolojilerine yatırım yapmaktadır, bu da kullanıcı deneyimini artırmaktadır.

Rekabetçi Fiyatlar: BYD, hem yerel hem de uluslararası pazarda fiyat müsabakamında avantaj elde edebilmek amacıyla maliyet etkin üretim yöntemlerine odaklanmaktadır.

BYD'nin Türkiye'deki yatırımları, sadece otomotiv sektörü için değil, aynı zamanda yerel iş gücü ve ekonomi için de önemli fırsatlar sunabilir.

Materyalizm ve pozitivizm, felsefi sistemler olarak farklı yönlere odaklanan iki kavramdır. İşte bu iki kavram arasındaki temel farklar:

Tanım:

Materyalizm: Materyalizm, gerçekliğin temelinin madde olduğunu savunan bir felsefi görüştür. Bu görüşe göre, zihinsel veya ruhsal olgular bile, maddenin bir sonucudur. Yani, her şeyin temeli maddesel varlıklardır. Pozitivizm: Pozitivizm, bilgi kaynağının yalnızca deneysel gözlem ve bilimsel yöntemlerle elde edilen veriler olduğunu savunan bir felsefi akımdır. Pozitivist düşünce, metafizik spekülasyonları reddeder ve yalnızca somut, ölçülebilir olgulara dayanır.

Epistemoloji:

Materyalizm: Materyalist epistemoloji, maddi dünyanın varlığını ve bu dünyanın bilinebilirliğini ön planda tutar. Bilgi, maddi gerçekliğin bir yansıması olarak görülür. Pozitivizm: Pozitivist epistemoloji, yalnızca bilimsel yöntemlerle elde edilen bilgilerin geçerli olduğunu kabul eder. Metafiziksel ya da spekülatif bilgiler, pozitivizm açısından geçerli kabul edilmez.

Dünyaya Bakış:

Materyalizm: Materyalist dünya görüşü, doğanın tamamen madde temelinde yattığını ve bu bağlamda ruhsal ve düşünsel olayların bile maddesel süreçlerden kaynaklandığını savunur. Pozitivizm: Pozitivizm ise, bilimin ilerleyişine ve gözlem yoluyla elde edilen bilgiye vurgu yapar. Daha çok bilimsel ve nesnel verilerle ilgilenir.

Metafizik:

Materyalizm: Metafizik unsurlara karşı çıkar, ancak bazı materyalist yaklaşımlar, dünya görüşlerini tam anlamıyla açıklamak için belirli metafizik unsurları içerebilir. Pozitivizm: Pozitivizm, kesinlikle metafizik iddiaları reddeder; bilim dışı her türlü spekülasyonu geçersiz sayar.

Tarihsel Bağlam:

Materyalizm: Materyalizmin kökleri antik felsefeye kadar uzanır, özellikle Demokritos ve Epikuros gibi düşünürlerle ilişkilidir. Pozitivizm: Pozitivizm ise 19. yüzyılda Auguste Comte'un öncülüğünde gelişmiş ve toplumsal bilimlerde bilimsel bir yaklaşım olarak ortaya çıkmıştır.

Sonuç olarak, materyalizm daha çok maddeye ve fiziksel varlıklara odaklanırken, pozitivizm bilimsel yöntemlere ve deneysel gözlemlere dayalı bilgiyi önemser. İkisi de farklı felsefi alanlarda önemli birer yer tutar.

Modernizm ve postmodernizm, özellikle sanat, edebiyat, mimarlık ve felsefe alanlarında iki farklı düşünce ve ifade biçimini temsil eder. İşte bu iki akım arasındaki bazı temel farklılıklar:

Zaman Dönemi:

Modernizm: 19. yüzyılın sonlarına doğru başlamış ve 20. yüzyılın ortalarına kadar sürmüştür. Sanat ve kültür alanında yenilik ve ilerleme arayışıyla karakterizedir. Postmodernizm: 20. yüzyılın ortalarından itibaren ortaya çıkmış ve 21. yüzyıla kadar devam etmiştir. Modernizm sonrası bir yanıt olarak şekillenmiştir.

Temel Özellikler:

Modernizm: Kesinlik, nesnellik ve evrensel doğrular arayışı ön plandadır. İleriye dönük ve yenilikçi bir yaklaşım sergiler. Sanatçılar, toplumun ve kültürün geleceği için yeni yollar keşfetmeye çalışır. Postmodernizm: Belirsizlik, çok seslilik ve görecelilik vurgulanır. Kesin anlamlar ve evrensel değerler reddedilir. Metinlerarası ilişkiler, parodi ve ironi gibi teknikler sıklıkla kullanılır.

Kültürel Yaklaşımlar:

Modernizm: Genellikle Batı'nın ilerici ve öncü fikirlerine dayanır. Endüstrileşme ve bilimsel gelişmelere paralel bir şekilde kültürel bir dönüşüm hedefler. Postmodernizm: Kültürel bağlamda daha açıktır; çoğulculuk, kimlik siyaseti ve farklı kültürlerin bir arada var olmasını kabul eder. Serbest ve eklektik bir yaklaşımı benimsediği için çeşitli kültürel formları bir araya getirir.

Sanat ve Estetik:

Modernizm: Sanatın kendine özgü bir dili olduğunu savunur, soyutlama ve form üzerine yoğunlaşır. Yüksek sanat ile popüler kültür arasında keskin bir ayrım yapar. Postmodernizm: Yüksek ve düşük sanat ayrımını sorgular. Sanatın başka sanatlarla diyalog kurmasını, referanslar vermesini ve ironi kullanmasını öne çıkarır.

Anlam ve Dil:

Modernizm: Anlam arayışı içinde olan, dili net ve belirgin kullanmaya çalışan bir yaklaşım benimser. Anlamın önemli ve bulunabilir olduğunu savunur. Postmodernizm: Anlamın kaygan olduğunu, dilin sınırlarını zorlayarak anlamın değişebileceğini, çoklu yorumlara açık olduğunu vurgular. Anlamın inşa edildiğini ve süreksiz olduğunu savunur.

Öz ve Kimlik:

Modernizm: Bireyin özüne ve aracısız ifadesine önem verir. Bireylerin evrensel insan deneyimi içinde yer aldığını savunur. Postmodernizm: Kimliklerin çok katmanlı ve toplumsal yapılarla şekillendiğini savunur. Bireylerin özlerinin sabit olmadığını, zamanla ve bağlamla değişebileceğini belirtir.

Bu farklılıklar, modernizm ve postmodernizm arasındaki temel çerçeveyi oluşturur. Her iki akım da kendi içinde çok çeşitli alt gruplara sahiptir ve bu gruplar da farklı yönlerden incelenebilir.

Batı astrolojisi, gök cisminin, özellikle gezegenlerin ve yıldızların, insanların kişilikleri, davranışları ve yaşam olayları üzerindeki etkilerini inceleyen bir sistemdir. Bu astroloji türü, antik Yunan dönemine kadar uzanır ve zamanla farklı kültürlerden etkilenerek evrim geçirmiştir. Batı astrolojisinin temel öğeleri şunlardır:

Zodyak: Batı astrolojisi, 12 burçtan oluşan bir zodyak sistemi kullanır. Bu burçlar, Koç, Boğa, İkizler, Yengeç, Aslan, Başak, Terazi, Akrep, Yay, Oğlak, Kova ve Balık'tır. Her burç, belirli tarih aralıklarına denk gelir ve doğum tarihiniz bu burçlardan birini belirler.

Doğum Haritası: Bir kişinin doğduğu zaman ve yer bilgisine dayanarak çizilen doğum haritası, astrolojik semboller ve gezegenlerin konumlarını içerir. Bu harita, kişinin karakteri, yetenekleri, zorlukları ve yaşamındaki önemli dönemleri analiz etmede kullanılır.

Gezegenler: Batı astrolojisi, gezegenlerin konumlarının insanlar üzerinde etkili olduğuna inanır. Her gezegenin belirli bir teması ve etkisi vardır. Örneğin, Venüs aşk ve güzellikle ilgiliyken, Mars savaş ve enerjiyi temsil eder.

Ev Sistemleri: Doğum haritası, 12 evden oluşur. Her ev, yaşamın farklı alanlarını temsil eder; örneğin, 1. ev kişiliği, 2. ev maddi durumu ve 7. ev ilişkileri temsil eder.

Aşırılıklar ve Açıların Anlamı: Gezegenler arasındaki açı ilişkileri (örneğin, kare, üçgen, karşıt) kişinin hayatındaki dinamikleri ve etkileşimleri belirler. Bu açıların pozitif ya da negatif etkileri olabilir.

Yıllık Döngüler: Astrologlar genellikle yıllık döngüleri, transitleri ve ilerlemeleri izleyerek kişiye özel öngörülerde bulunurlar.

Batı astrolojisi, insanların kendilerini ve başkalarını daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı amaçlar, ancak bilimsel bir temel üzerinde değildir. Eleştirel bir bakış açısıyla yaklaşılması önerilir. Astrolojiye ilgi duyan kişiler, genellikle kişisel gelişim, ilişki dinamikleri ve yaşam yolculukları hakkında daha derin anlayışlar elde etmeye çalışırlar.

Vedik astrolojisi, Hindistan kökenli bir astroloji sistemidir ve "Jyotish" olarak da bilinir. "Jyotish" kelimesi Sanskritçe'de "ışık" anlamına gelir ve bu bağlamda, insanların hayatlarındaki olayları ve kaderlerini anlamalarına yardımcı olan bir bilgi veya ışık kaynağı olarak görülür. Vedik astrolojisi, gezegenlerin ve yıldızların konumlarının bireylerin yaşamları üzerindeki etkilerini inceleyen bir sistemdir.

Vedik astrolojisinin temel unsurları şunlardır:

Rasi (Zodyak İşaretleri): Vedik astrolojisi, 12 burçtan oluşan bir zodyak sistemine dayanır. Bu burçlar, kişinin doğum anındaki gezegen konumlarına göre belirlenir.

Nakshatra (Yıldız Grupları): 27 veya 28 tane Nakshatra (yıldız grubu) vardır ve bu gruplar, Vedik astrolojisinde gezegenlerin ve burçların etkilerini anlamada önemli rol oynar.

Dasha (Döngüler): Dasha, kişinin hayatındaki dönemleri ve bu dönemlerin etkilerini belirlemek için kullanılan bir sistemdir. Her gezegenin belirli bir süre boyunca etkili olduğu dönemleri temsil eder.

Horoskop: Vedik astrolojisinde doğum haritası, yani horoskop, bir kişinin gezegen konumlarını ve burçları gösterir. Bu harita, kişinin kişilik özellikleri, yaşam yolu ve gelecekteki olaylar hakkında bilgi sağlar.

Güneş ve Ay'ın Konumları: Güneş ve Ay, Vedik astrolojisinde önemli bir yere sahiptir. Ay'ın konumu, duygusal durumları ve zihin yapısını belirlerken, Güneş kişinin öz kimliğini ve yaşam amacını temsil eder.

Geleceği Tahmin Etme: Vedik astrolojisi, bireylerin gelecekteki olaylarına ilişkin tahminlerde bulunma amacı taşır. Kişinin doğum haritası üzerinden çeşitli analizler yapılarak yaşamındaki önemli olaylar hakkında öngörülerde bulunulur.

Vedik astrolojisi, ruhsal gelişim, kişisel farkındalık ve yaşamın anlamı üzerine derin bir anlayış sağlamayı hedefler. Ayrıca, bireylerin içsel potansiyellerini keşfetmelerine ve yaşamlarıyla ilgili daha bilinçli kararlar almalarına yardımcı olabilir.

@hwroX cevabini almissindir umarim 🙂

Ev bilgisayarm bir yıldırımın uzantısı olarak yanan modemin uzantısı olarak yanan ethernet kartım nedeniyle bir bakımdaydı. Şu an onu geri aldım. Windows 10 yeni formatlanmış . Sistem belleği 6gb ddr3 ram. Sistem boşta bellek kullanımı %50. Şu an tarayıcımda youtube, twitter ve bir kaç sekme daha açık ve tek başına chrome 2gb bellek tüketiyor ve bellek tüketimi %76

Sökülüp takılıyorken bilgisayara bir de ssd eklettim ve dolayısıyla 500 lük bir hdd boşa çıkacaktı ve ona linux kurarım diyordum ve adam onu bu disk haşat diye takmamış. Test etmiş. Diski (bad sectorlari kapatan bir) yazılımla onarabilirsem ilk fırsatta linux deniyorum yani.

Buraya da dün gece bilgisayarım yokken telefonla ben vakit geçiremiyorum bunaldım aklıma geldi bir girdim. Bu konuda yorum görünce dayanamadım bir şey yazdım çünkü windowsun durumu bu ve elde bu pc var ve bütçem buna yetiyor. Biri de hemen Ufo öttürmüş. Kendinize iyi davranın

Tevrat Mısır'dan Çıkış 4:24'te Tanrı'nın Musa'yı neredeyse öldüreceği ama son anda bu işten vazgeçtiği yazıyor. Öldürmek istemesinin sebebi sünnet İbranilere farz olduğu halde, Musa'nın kendi çocuğunu sünnet etmekte tereddüt etmesiymiş.
İşte sünnet Yahudilerde ve Müslümanlarda bu kadar önemlidir.

Elektrik dağıtım şirketlerine güvenmeyeceksek kime güveneceğiz?

@Eski-Kullanıcı, içinde söyledi: İslam'ın Toplu Katliamları Öven Öğretileri

Fazla ayrıntıya girmeden kutsal kitaplardaki toplu infazlardan bahsedeceğim. Hangi dindara sorarsanız sorun gözleri parlayarak ellerini yumruk yaparak tüküre tüküre anlatır.

Soru şu, koskoca tanrı nasıl olurda öfkesine yenik düşer ve toplu katliam yapar? Oradaki çoluk çocuk masum suçlu, canlı cansız, hayvan insan ayırmadan nasıl olurda hepsini yok eder. Ve dinciler bunu bir başarı gibi övgü ile anlatırlar.

Öyleyse toplu katliam bir tanrı geleneğidir sonucu çıkar mı?

İsrail tanrısı elohim de bugün benzer bir tavır takinmis diyebilirmiyiz?

İslam yahudilikten kopyadır iki din de içeriğinde faşist ve insanlık suçu öğretiler içerir. İslam ve yahudilikteki bu insanlık suçu olan öğretilerin yargılanması ve kitaplardan çıkarılması gerekmektedir.

Akıl hastalığı bu. 🙂 Bugün İslam yasaklansa yarın daha güçlü bir şekilde ortaya çıkar. Aynı durum akıl hastalıklarında da var. Baskılandıkça güçleniyor.

Özgürlükçü, modern ve laik kesimde biat kültürü olmadığı için eleştirel dil yaygındır.

O yüzden kim gelse eleştiririz. Doğrudur da, eleştirilmeyecek körü körüne itaat edilecek kimse yoktur.

Biatçı saplantılı yobazlar bunu anlayamazlar. Onlar için Allah dedi mi bir kişi, itaat farzdır. Ya yalan yere Allah diyorsa diye düşünebilseler, Anadolu'da ajanlar imam kılığında cirit atmazlardı.

Atatürk'ün tüm çabalarına rağmen bu ajanlar imam kılığında gezmeye ve halkı kandırmaya devam etmişlerdir. Çünkü halk inanmaya alışmış. İsyanları hep bu imam kılıklı ajanlar çıkarmıştır. Ajan provakatör imam kılığında Allaaaah dedi miiii, tamam. Şeriat isterük çığlıkları bu ülkede bir bitmemiştir.

Yapay et market raflarına konsun gerçek eti bir daha asla almam.

Yukarıdaki iletiyi Kuzey Kore de yazsaydım ne vatan hainliğim kalırdı ne de şerefsizliğim.
Linç ederlerdi.
Sonra toplama kampına gönderilirdim. Muhtemelen.

@kereste, içinde söyledi: Bir Akupunktur haberi

Klinik testi diye bir şey var. Bir yöntemin, cihazın veya her hangi bir aygıtın düzgün çalışıp çalışmadığını ölçmek için en azından 85 kişiye ihtiyaç vardır ve bunlar farklı yaş guruplarından olmalı. En az üç yaş gurubu; çocuklar, yetişkinler ve yaşlılar.

Bunu nereden biliyorum, çünkü bizim şirket tansiyon ölçme cihazı üretiyor. Gerekli olan sertifikayı alabilmek için cihazlarımızı klinik teste tabi tutmak zorundayız. Ölçümler hastanede doktorların nezaretinde yapılmalı. Yani bağımsız bilimsel veriler olmak zorunda. Bu sertifika olmadan cihazlarımızı satamıyoruz.

Kanıtlanması için 85 kişi gerekir yazmışsın, 252 kişiyle çalışma yapılmış.
Aşağıda haberi yapılmış.

https://www.aa.com.tr/tr/saglik/akupunkturun-inme-sonrasi-konusma-guclugu-cekenlerin-tedavisine-katkida-bulundugu-belirlendi/3116273

Ben mucizeleri kabul etmiyorum. Tamamı kuruntudur.
Kutsal kitaplarda da bir mucize aramak saçmalıktır. Binlerce yıldır aynı kitaplarda mucize arıyorlar.
Tanrı filan da yok. Evrenin gizemi ifadesi de saçmalık bence.

Abuk sabuk inançlar beyin hastalıklarından kaynaklı olabilir.

@phi, içinde söyledi: Spor neden yapıyoruz?

saglam kafa saglam vucudda bulunur 🙂

Ağırlık kaldırarak vücut geliştirmek kısa süreli hafızayı kuvvetlendiriyor. 🙂