İçeriğe atla
  • Kategoriler
    • All Categories
    • Individual Categories
    • Tartışma
      • Serbest Kürsü
      • Sizin Köşeniz
      • Eğlence & Oyun
    • Felsefe
      • Felsefe Tarihi
      • Felsefe Okulu
      • Filozoflar
      • Felsefe Sözlüğü
    • Soru & Cevap
      • Din & İnanç
        • Astroloji
        • Mitoloji
        • Spiritüel Hayat
        • Anadolu
        • Orta Doğu
        • Hint
        • Uzak Doğu
        • Yeni
      • Genel Alanlar
        • Sosyoloji
        • Psikoloji
        • Tarih & Edebiyat
        • Bilim & Teknoloji
        • Kültür & Sanat
      • Duyuru & Destek
      • World
      • Güncel
      • Popüler
      • Kullanıcılar
      • Gruplar
      Daralt
      Marka Logo efelsefe
      Düşünce, eleştiri ve paylaşım platformu
      • Kurallar
        • Light
        • Cloudy
        • Dim
        • Dark
      1. Ana Sayfa
      2. Soru & Cevap
      3. Siz ne düşünüyorsunuz?

      Siz ne düşünüyorsunuz?

      Konu Zamanlandı Sabitlendi Kilitli Taşındı Çözüldü Soru & Cevap
      genelkültürtarih
      2 İleti 2 Yayımlayıcılar 172 Bakış
      • En eskiden en yeniye
      • En yeniden en eskiye
      • En çok oylanan
      Cevap
      • Yeni başlık oluşturarak cevapla
      Cevaplamak için giriş yapın
      Bu başlık silindi. Sadece başlık düzenleme yetkisi olan kullanıcılar görebilir.
      • B Çevrimdışı
        B Çevrimdışı
        bagimsizkoala
        3 Nis 2022 12:05 tarihinde yazdı Son düzenleyen:
        #1

        Kedileri Bütün Bütün Yutan, İnsan Etinden Canlı Yılan Balığına Kadar Her Şeyi Yiyen Tarrare’nin Hikâyesi

        1790'larda Fransız Devrim Orduları'nda görev yapan Tarrare adlı bir asker, doymak bilmez midesi ile nam salmıştı. Tarrare, bir oturuşta en az dört kişilik yemek yiyordu. Günün her anı açlıktan ölüyormuş gibi görünen ve fırsat bulduğu her an yemek yiyen Tarrare, bu çılgın iştahına rağmen 50 kilo bile değildi. Genç asker, sürekli yorgun görünüyor ve dikkati hemen dağılıyordu. Tabii, bu durum ordudaki bazı üst rütbelilerin canını sıkmaya başlamıştı. Çizgi film karakterinlerine benzeyen bu çelimsiz asker, ordunun kaynaklarının verimsiz şekilde kullanılmasına neden oluyordu. Bu yüzden, Tarrare’yi ordudan göndermek isteyenler oldu. Ancak orduda görev yapan iki cerrah, Tarrare’yi gönderemeyecek kadar çok ondan etkilenmişlerdi. Dr. Courville ve Baron Percy, bu garip adamın bütün sırlarına erişme aşkıyla yanıp tutuşuyorlardı. Nasıl oluyordu da yemekleri neredeyse tek lokmada yutuveren Tarrare, hala bu denli aç kalabiliyordu? Tarrare, bitmek bilmeyen açlığı ile küçük yaşlardan beri sorun yaşıyordu. Hatta ailesi bu yüzden Tarrare'yi kapı dışarı etmiş ve başının çaresine bakmasını söylemişti. Hayatta kalmak için açlığını bir gösteri malzemesi olarak kullanmaya karar veren genç adam, hırsızlar ve beden işçilerinden oluşan bir grupla bütün Fransa’yı dolaşmış ve bir anda ‘yıldız’ oluvermişti. Çenesindeki deformasyon yüzünden ağzını kocaman açıp bir sepet dolusu elmayı mideye indirebiliyordu. Üstelik yedikleri yalnızca bu değildi; canlı hayvan, taş, çöp ne bulduysa tek lokmada yutuveriyordu.
        Gösteriyi izleyenler, Tarrare’nin bu yeteneğiyle hem büyüleniyor hem de ondan iğreniyorlardı. Baskın duygu ise meraktı...
        Canlı kedi ve köpekleri yalnızca iskeletleri kalana dek yiyen, kanlarını son damlasına kadar içen Tarrare, bir keresinde bir yılan balığını çiğnemeden yutuvermişti. Tarrare’yi görmek için insanlar sıraya giriyor ve bu ilgi her geçen gün çığ gibi büyüyordu. Kendisi hayvanlar aleminde de tanınıyordu büyük ihtimalle, zira Baron Percy’nin notlarında bu konuya değinilmiş. Görünen o ki, Tarrare’yi gören bütün hayvanlar bir anda paniğe kapılıp kaçmaya çalışıyorlarmış. İçgüdüleri harekete geçiyordu muhtemelen...
        17 yaşındayken yalnızca 45 kilo olan Tarrare’nin yemek sonrasında karnı tıpkı davul gibi şişiyordu. Derisi ise inanılmaz esnekti.
        Aç olduğu zamanlarda karın bölgesindeki deriyi bir kemer gibi beline bağlıyordu. Yanakları ise o kadar sarkmıştı ki, bir filin kulaklarından farksız görünüyordu. Bu sarkan deriler onun tek seferde çok fazla yemek yiyebilmesini sağlıyordu. Tek sorun, kendisinden yayılan korkunç kokuydu. Çünkü aşırı derecede ter döküyordu. İlginçtir ki, doktorlar tam aksini düşünüyorken çılgın açlığı Tarrare’nin akıl sağlığını etkilememişti.
        Tarrare’nin ilginç durumunu inceleyen doktorlar bir sonuca varmaya çalışırken, onun işe yarayacağına inanan bir kişi daha vardı: General Alexandre de Beauharnais...
        General, gizli yazışmalar yapabilmek için Tarrare’nin fiziksel özelliklerinden yararlanabileceğini düşünmüştü. Tahta bir kutunun içerisine, yazdığı notları koyan ve bu kutuyu Tarrare’ye yutturan general, tahmin edeceğiniz sürecin sonunda notların hala okunabilir durumda olduğunu görmüştü. (Tabii, bu durum general için sevindirici bir gelişmeydi ancak siz bunu bir de b*kun içinden kutu ayıklamaya çalışan diğer askerlere sorun!) Taktiğin işe yaradığı görülünce Tarrare ilk görevini aldı: Prusyalıların arasına gizlice sızmak ve generalin mesajını esir tutulan bir Fransız albayına ulaştırmak…
        Ne yazık ki, Prusyalı bir köylü gibi davranan ancak tek kelime Almanca bilmeyen Tarrare’nin yakalanması çok sürmedi.
        Gerçeği söylemesi için işkence etmeye başladıklarında, Tarrare onlara görevinden bahsetti. Notu okumak için Tarrare’yi zincirle bağlayıp saatlerce tuvaletini yapsın diye beklediler. Ancak sonuç Prusyalılar için hüsran oldu, çünkü general Tarrare’ye güvenmediğinden nota gerçek bir bilgi yazmamıştı. Prusyalı general başta bu duruma çok sinirlendi ve Tarrare’yi öldürmeye karar verdi, ancak çok geçmeden bu garip adama acıyıp bir daha bu işlere kalkışmamasını tembihleyerek serbest bıraktı.
        Tarrare, Fransa’ya döndükten sonra görevinden ayrıldı ve Baron Percy’e kendisini iyileştirmesi için yalvardı. O da artık normal bir insan gibi yaşamak istiyordu.
        Percy, işe yarayacağını düşündüğü her şeyi denedi ama bir sonuç alınamadı. Üstelik Tarrare’nin açlığı git gide daha çok artıyordu. Yatırıldığı hastanenin morgundaki cesetleri gizlice yemeye ve hastalardan alınan kanları içmeye başlamıştı. Bu durum 14 aylık bir bebeğin kaybolmasıyla gözardı edilemez boyutlara ulaştı. Tarrare hastaneden kovuldu ve Baron Percy bu başarısızlığını unutmayı seçti. Yaklaşık dört yıl sonra ise Tarrare'nin ölüm haberini aldı ve otopsisine katılmak istedi. Sonuç, kocaman bir hiçti ve tüberkülozdan ölen Tarrare'nin açlığının sırrı çözülemedi...

        T 1 Cevap Son cevap 3 Nis 2022 18:39
        2
        • B bagimsizkoala
          3 Nis 2022 12:05

          Kedileri Bütün Bütün Yutan, İnsan Etinden Canlı Yılan Balığına Kadar Her Şeyi Yiyen Tarrare’nin Hikâyesi

          1790'larda Fransız Devrim Orduları'nda görev yapan Tarrare adlı bir asker, doymak bilmez midesi ile nam salmıştı. Tarrare, bir oturuşta en az dört kişilik yemek yiyordu. Günün her anı açlıktan ölüyormuş gibi görünen ve fırsat bulduğu her an yemek yiyen Tarrare, bu çılgın iştahına rağmen 50 kilo bile değildi. Genç asker, sürekli yorgun görünüyor ve dikkati hemen dağılıyordu. Tabii, bu durum ordudaki bazı üst rütbelilerin canını sıkmaya başlamıştı. Çizgi film karakterinlerine benzeyen bu çelimsiz asker, ordunun kaynaklarının verimsiz şekilde kullanılmasına neden oluyordu. Bu yüzden, Tarrare’yi ordudan göndermek isteyenler oldu. Ancak orduda görev yapan iki cerrah, Tarrare’yi gönderemeyecek kadar çok ondan etkilenmişlerdi. Dr. Courville ve Baron Percy, bu garip adamın bütün sırlarına erişme aşkıyla yanıp tutuşuyorlardı. Nasıl oluyordu da yemekleri neredeyse tek lokmada yutuveren Tarrare, hala bu denli aç kalabiliyordu? Tarrare, bitmek bilmeyen açlığı ile küçük yaşlardan beri sorun yaşıyordu. Hatta ailesi bu yüzden Tarrare'yi kapı dışarı etmiş ve başının çaresine bakmasını söylemişti. Hayatta kalmak için açlığını bir gösteri malzemesi olarak kullanmaya karar veren genç adam, hırsızlar ve beden işçilerinden oluşan bir grupla bütün Fransa’yı dolaşmış ve bir anda ‘yıldız’ oluvermişti. Çenesindeki deformasyon yüzünden ağzını kocaman açıp bir sepet dolusu elmayı mideye indirebiliyordu. Üstelik yedikleri yalnızca bu değildi; canlı hayvan, taş, çöp ne bulduysa tek lokmada yutuveriyordu.
          Gösteriyi izleyenler, Tarrare’nin bu yeteneğiyle hem büyüleniyor hem de ondan iğreniyorlardı. Baskın duygu ise meraktı...
          Canlı kedi ve köpekleri yalnızca iskeletleri kalana dek yiyen, kanlarını son damlasına kadar içen Tarrare, bir keresinde bir yılan balığını çiğnemeden yutuvermişti. Tarrare’yi görmek için insanlar sıraya giriyor ve bu ilgi her geçen gün çığ gibi büyüyordu. Kendisi hayvanlar aleminde de tanınıyordu büyük ihtimalle, zira Baron Percy’nin notlarında bu konuya değinilmiş. Görünen o ki, Tarrare’yi gören bütün hayvanlar bir anda paniğe kapılıp kaçmaya çalışıyorlarmış. İçgüdüleri harekete geçiyordu muhtemelen...
          17 yaşındayken yalnızca 45 kilo olan Tarrare’nin yemek sonrasında karnı tıpkı davul gibi şişiyordu. Derisi ise inanılmaz esnekti.
          Aç olduğu zamanlarda karın bölgesindeki deriyi bir kemer gibi beline bağlıyordu. Yanakları ise o kadar sarkmıştı ki, bir filin kulaklarından farksız görünüyordu. Bu sarkan deriler onun tek seferde çok fazla yemek yiyebilmesini sağlıyordu. Tek sorun, kendisinden yayılan korkunç kokuydu. Çünkü aşırı derecede ter döküyordu. İlginçtir ki, doktorlar tam aksini düşünüyorken çılgın açlığı Tarrare’nin akıl sağlığını etkilememişti.
          Tarrare’nin ilginç durumunu inceleyen doktorlar bir sonuca varmaya çalışırken, onun işe yarayacağına inanan bir kişi daha vardı: General Alexandre de Beauharnais...
          General, gizli yazışmalar yapabilmek için Tarrare’nin fiziksel özelliklerinden yararlanabileceğini düşünmüştü. Tahta bir kutunun içerisine, yazdığı notları koyan ve bu kutuyu Tarrare’ye yutturan general, tahmin edeceğiniz sürecin sonunda notların hala okunabilir durumda olduğunu görmüştü. (Tabii, bu durum general için sevindirici bir gelişmeydi ancak siz bunu bir de b*kun içinden kutu ayıklamaya çalışan diğer askerlere sorun!) Taktiğin işe yaradığı görülünce Tarrare ilk görevini aldı: Prusyalıların arasına gizlice sızmak ve generalin mesajını esir tutulan bir Fransız albayına ulaştırmak…
          Ne yazık ki, Prusyalı bir köylü gibi davranan ancak tek kelime Almanca bilmeyen Tarrare’nin yakalanması çok sürmedi.
          Gerçeği söylemesi için işkence etmeye başladıklarında, Tarrare onlara görevinden bahsetti. Notu okumak için Tarrare’yi zincirle bağlayıp saatlerce tuvaletini yapsın diye beklediler. Ancak sonuç Prusyalılar için hüsran oldu, çünkü general Tarrare’ye güvenmediğinden nota gerçek bir bilgi yazmamıştı. Prusyalı general başta bu duruma çok sinirlendi ve Tarrare’yi öldürmeye karar verdi, ancak çok geçmeden bu garip adama acıyıp bir daha bu işlere kalkışmamasını tembihleyerek serbest bıraktı.
          Tarrare, Fransa’ya döndükten sonra görevinden ayrıldı ve Baron Percy’e kendisini iyileştirmesi için yalvardı. O da artık normal bir insan gibi yaşamak istiyordu.
          Percy, işe yarayacağını düşündüğü her şeyi denedi ama bir sonuç alınamadı. Üstelik Tarrare’nin açlığı git gide daha çok artıyordu. Yatırıldığı hastanenin morgundaki cesetleri gizlice yemeye ve hastalardan alınan kanları içmeye başlamıştı. Bu durum 14 aylık bir bebeğin kaybolmasıyla gözardı edilemez boyutlara ulaştı. Tarrare hastaneden kovuldu ve Baron Percy bu başarısızlığını unutmayı seçti. Yaklaşık dört yıl sonra ise Tarrare'nin ölüm haberini aldı ve otopsisine katılmak istedi. Sonuç, kocaman bir hiçti ve tüberkülozdan ölen Tarrare'nin açlığının sırrı çözülemedi...

          T Çevrimdışı
          T Çevrimdışı
          TENTEN
          3 Nis 2022 18:39 tarihinde yazdı Son düzenleyen:
          #2

          Genetik hastalıkları olmalı.

          Başka bir açıklama bulamıyorum.

          Ceset çabucak çürüdü; Hastanenin cerrahları onu parçalamayı reddetti. [20] Ancak Tessier, Tarrare'nin kendi içinde normdan nasıl farklı olduğunu öğrenmek istedi ve altın çatalın gerçekten içine yer alıp almadığını merak etti. [20] Otopside, Tarrare'nin gırtlağı anormal derecede geniş bulundu ve çeneleri açıldığında cerrahlar geniş bir kanaldan mideye doğru görebiliyordu. [21] Vücudunun irinle dolu olduğu,[17] karaciğeri ve safra kesesinin anormal derecede büyük olduğu[17] ve midesinin ülserle kaplı[11] ve karın boşluğunun çoğunu doldurduğu bulunmuştur. [17][20] Çatal bulunamadı. https://en.wikipedia.org/wiki/Tarrare

          Tarrare' ye bakarken bu kişileride buldum.

          https://tr.wikipedia.org/wiki/Charles_Domery

          Pika olarak bilinen bir yeme bozukluğu vardı, bu da büyük ölçüde besleyici olmayan maddelere yönelik iştahla karakterize psikolojik bir bozukluktur. Doktorlar Lotito'nun midesinde ve bağırsaklarında kalın bir astar olduğunu ve bu astarın yaralanmadan keskin metal tüketimine izin verdiğini belirledi. [4] Lotito'nun ayrıca alışılmadık derecede güçlü sindirim suları vardı, yani olağandışı malzemeleri sindirebiliyordu. Bununla birlikte, muz ve haşlanmış yumurta gibi yumuşak yiyeceklerin onu hasta ettiği anlamına da geliyordu.
          https://en.wikipedia.org/wiki/Michel_Lotito

          1 Cevap Son cevap
          1
          • P phi has marked this topic as solved on 28 Eki 2022 20:31

          Cevap
          • Yeni başlık oluşturarak cevapla
          Cevaplamak için giriş yapın
          • En eskiden en yeniye
          • En yeniden en eskiye
          • En çok oylanan

          1/2

          3 Nis 2022 12:05


          © 2021-2025 efelsefe.com
          Gunaydin Ziyaretçi
          İzinler Kurallar
          • Giriş

          • Hesabınız yok mu? Kayıt Ol

          • Aramak için giriş yapın veya kaydolun
          1 - 2
          • İlk ileti
            1/2
            Son ileti
          0
          • Kategoriler
            • All Categories
            • Individual Categories
          • World
          • Güncel
          • Popüler
          • Kullanıcılar
          • Gruplar