Başörtüsü
-
Başını örten kadınlardan sıklıkla duyarız: "Efenim eee ben başımı kendi isteğimle örttüm, baskı ile değil!"
Bu sunturlu yalandır. Bunun Türkçesi başımı örtmem için baskılara direnmemeyi seçtim" dir. Yaptığı yapabileceği seçim ancak budur.
Çünkü tehdit olan bir yerde özgür seçimden bahsedilemez. Kimse senin ellerini kollarını bağlayıp sonra da başına zorla örtü örtecek değil. Ortada bir tehdit var: Bu başını örtme emri ateşle işkence eden bir çöl tanrısından geliyor! Emre uymayanları yakacak!
Böyle bir tehdidin olduğu bir ortamda özgür seçimden söz etmek aklın devreden çıkarılmasıdır. Aldatmacadır, kandırmacadır, sahtekarlık ve yalandır. Ortada böyle bir tehdit var, sen hangi kendi isteğinle özgür karar vermekten bahsediyorsun?
Bu iddia "Hitler seçimle iş başına geldi" demek gibi yani. Hitler iş başına seçimle geldi diye demokrat özgürlükçü olmaz ki! Asıl etkili diktatörler hep seçimle gelir başa zaten! Darbeyle gelen diktatörler çok durmaz ve etkili olmazlar. Tamam doğru, Hitler iktidara seçimle geldi, darbe yapıp yönetime el koymadı evet ama bu, Alman halkı özgür bir seçim yaptı demek değil!
-
Bu arada konu ile direk ilgisi olmasa da benzetme ile ilgisi olması bakımından:
Hitler askeri bir darbe ile yönetime el koymadı, seçimle başa geçti. Fakat başa geçince kendisini etkisizleştirmeleri olasılığı olan bütün subayları ortadan kaldırdı. Orduyu budadı ve kendi çevresinde yeniden yapılandırdı.
İşler nasıl da hep aynı biçimde yürüyor değil mi? Bu açıklama benzetme ile asıl konuyu daha da yaklaştırıyor birbirine. Başörtüsü zulmü diye koparılan kıyametin ardından adım adım nelerin yapıldığını düşününce bağlantı anlaşılır.
Tabii başörtüsü zulmü diye bir şey yok. Baş örtmenin kendisi bir zulüm. Eğer bu bir zulüm olmasaydı başını örtmek zorunda olduğunu zanneden kızlar altına tayt giyerek başörtüsünü saçma bir formalite haline getirmezlerdi. Bu apaçık bir durum: Bakın, başını örten kızların büyük çoğunluğu altına tayt giyerek başörtüsünü saçmalığa çevirmiyorlar mı, öyle. Bu neden oluyor? Besbelli. Bu, başını örtmenin saçma sapan bir şey olduğunun en açık kanıtı.
Vampir güneş görünce yandığı gibi erkekler görünce saçın alev mi alacak yahu? Adam senin her yerini bırakıp saçına mı bakacak? Nasıl böyle abuk sabuk saçmalıklara inanabiliyorlar şaşıyorum.
E kadının zaten her yeri sadece saçı değil haram olan desen uzaya çıkacak gibi mi giyindireceksin kadını? Olmayacak saçma sapan işler. Bu işleri tamamen bırakmaktan başka çıkar yol yoktur. Din min bunlar sadece üniversitelerden, kurumlardan çıkması yetmez, hayatın her alanından kovulmalıdır, bizzat halk tarafından. Yoksa hiç bir iş düzelmez.
-
İşin aslını Muazzez İlmiye Çığ açıkladı. Sümerlerde tapınak rahibeleri vardı ve bunlar yılda bir kez bayram günleri halka açılır hizmet verirlerdi. Bitkisel ilaçlarla korunurlar hamile kalırlarsa çocuk tanrıların çocuğu kabul edilirdi.
Bayram günleri dışında, bayramda gelip onları tanıyanlar dışarıda rahatsız etmesinler diye başlarını örterlerdi. Başını örtmek tapınak rahibelerinin geleneği idi.
Bu yani, olay bu. Bunu açıkladı diye Muazzez hanım mahkemeye verildi. Gerçeği söylemenin suç sayıldığı bir ülke. Tamam beraat etti ama savcı davayı nasıl kabul etti? Hayır bu dava nasıl kabul edilir? Ortada suç olmadığı kesin, dava açılır mı yahu?
Şu yaşananlar kara sayfalarında yerini alacak tarihin. Cadı avı dönemi gibi, Makkarti dönemi gibi utançla anılacak.
-
Şimdi aydın görüşlü insanlar bile bu başörtüsü oltasına getirildiler. Beren Saat bile üniversite yıllarında tamam başını örtmek isteyen arkadaşlarına özgürlük sağlandığını ama devamında her şeyin kötü gittiğini söylüyor. Yani insanlar bu özgürlük oltasına takılıyorlar. Özgürlük deyince aydın fikirli insanların zayıf damarından yakalanıyor.
Halbuki baş örtme bir özgürlük değil bir esaret, köleliktir. Fakat buna rağmen sokakta başını örten insanlara karışamazsın elbet. Bu aşırı bir müdahalecilik olur.
Fakat kamusal alan, örneğin okul ve üniversite, sokaktan daima farklıdır. Nasıl farklı, örnekle açıklayayım:
Sokakta dünyanın düz ve yuvarlak olduğu tartışılabilir değil mi? Düz olduğu savunulabilir. Dağılın hemen bunu tartışamazsınız dünya tabii ki yuvarlak demeyiz. Düz diyenlerin ne kadar cahil ve salak olduğunu anlayıp güleriz.
Fakat okula geçersek tamam öğretmen bir beyin cimnastiği olarak böyle bir tartışma yaptırabilirse de onun görevi dünyanın yuvarlak olduğunu öğretmektir! İşte apaçık sokak ile kamunun bir olmadığı ortaya çıktı.
Sokakta karışılmaz ama okulda baş örtülemez. Bu dini simgeleri bilime sokmak demektir, asla kabul edilemez. Bu noktaya aydınlar acilen dönmeli ve bu din yaranmacılığı halk dalkavukluğundan hemen çıkmalıdırlar. Bu sokak çıkmaz yol. Aydınların yolu değil!