İçeriğe atla

Bilim & Teknoloji

117 Konu 905 İleti
  • LHC Run 3 Başlıyor!

    1
    0 Oy
    1 İleti
    99 Bakış
    Kimse yanıtlamadı
  • James Webb'den ilham aldım

    14
    1 Oy
    14 İleti
    255 Bakış
    D

    Türkiye'de arıtma tesislerinin suyu tarımsal sulamaya veriliyor. Ürettiği suyu geri normal su şebekesine aktaran bir tesis duymadım varsa da.

    Tam bir arıtma için nano teknoloji membran filtre şart. Türkiye'de bazı deniz kenarı otelleri deniz suyunu arıtıyor bu filtrelerle.

  • Evrim

    2
    0 Oy
    2 İleti
    133 Bakış
    D

    Evrim konusunda bir kişisel mikro gözlem:

    Benim kedim bir mutant!

    Ne mi geçirmiş olduğu mutasyon, kedimin iç göz kapakları yok!

    Bu şimdi ilginç ve bunu görünce ilgimi çekti. Bu apaçık bir mutasyon! Kedilerde iç göz kapakları standarttır, geçmişteki tüm kedilerimde gördüm. Kedilerin iç göz kapakları olur. Bu başka hayvanlarda da var. Bunun amacı tabii ki gözlere ekstra koruma sağlamak. İç göz kapakları dış kapakların tersine dikeydir, yani perde gibi iki yana sağa sola doğru açılıp kapanırlar. Bunu şimdiye kadarki tüm kedilerimde gördüm ve iyi bilirim.

    Şimdiki kedim bu iç göz kapaklarını oluşturan genin bir mutasyon geçirmesiyle çalışmasını durdurmuş olması sonucunda mutant bir kedi olmuş durumda. Bu gene hâla sahip fakat genin çalışmasını bir mutasyon durdurmuş.

    Bu bir kedi için dezavantaj getiren bir mutasyon. Sokakta kalmış olsaydı onu eve almasaydım diğer kedilerle tür içi rekabet şansını azaltacak bir etkendi. Çünkü kediler bildiğimiz gibi çok dövüşürler ve bu şeffaf iç göz kapakları kapalı olarak dövüşürler. Çünkü korneadaki küçük bir çizik bile uzun süre rahatsız eder. Kedilerin ise tırnakları son derece sivridir. İğne gibidir yani, tehlikelidir. Kornea yırtılması ise kalıcı körlükle sonuçlanır.

    Kedimin iç göz kapakları yetersiz filan değil, tamamen yok. Bu ilginç, bu durum kediyi daha az kedi yapıyor. Daha gelişkin bir yüzü var. Daha az yırtıcı daha az tehditkar bir yüz. Bu bir mikro evrim. Evimde gelişmiş yaşayan bir evrim örneği.

    Benzeri fillerde yaşandı. Bir mutasyon dişsiz fil ortaya çıkardı. Bu soy devam etti ve dişsiz filler çoğaldı. Dişleri olmayan filleri kaçak avcılar avlamadı çünkü. Şu anda fil nüfusunun çeyrek kadarı dişsiz ve bu oran giderek artıyor. Çünkü kaçak avcılar dişsiz filleri avlamıyor.

    Tabii diş derken çiğneyici dişleri değil dışarı uzanan büyük iki dişi kastediyoruz. Çiğneyici dişleri var. Bu olumlu bir gelişme, hem fillerin kaçak avlanmasını önlüyor, hem fillerin ağaçlara zarar vermesini önlüyor.

    Evrim devam ediyor.

  • Bilimi kim başlattı?

    14
    0 Oy
    14 İleti
    426 Bakış
    D

    @TENTEN, içinde söyledi: Bilimi kim başlattı?

    Burada ilk atomistlerin Hindistan da çıktığı söyleniyor.

    Doğrudur, olabilir. Doğu felsefesi de Yunan felsefesi kadar elbette önemli. Ama doğununki çok karışık. Net bir materyalist atomcu akım göstermek zor.

    Hatta Çincede doğa sözcüğü ile kendiliğinden sözcüğü aynı kökendendir. Yani Çin düşüncesinde doğa kendiliğinden işlemektedir, tanrı etkisiyle filan değil.

    Doğu deyince biraz sistematik eksikliği ve karmaşa, çok farklı bir sürü eğilimin karmaşasından söz ediyoruz. O yüzden doğu felsefesi pek gündeme gelmiyor.

    Biraz netlik, açıklık, şu şudur bu da budur berraklığı lazım. Doğu insanlarında pek netlik yoktur. Karmaşa ve belirsizlik fazladır.

    Batı insanı şu şudur bu da budur der ve dediğinin gereğini yapar. Doğuda bu yok. "Beş dakkada değişir bütün işler" mevzusu var ya, işte aynen o.

  • Evde bilim: Dünya dönüyor

    14
    3 Oy
    14 İleti
    390 Bakış
    D

    @DemoKratos, içinde söyledi: Evde bilim: Dünya dönüyor

    bu elips niye hep saat yönünde dönmüyor

    Bu konuyu da çözdüm ve düzeneği tavandan söktüm artık.

    Bunun nedeni elbette eylemsizlik momenti. Yani sarkacın bağlı olduğu tavan doğuya doğru hareket ediyor ve eylemsizlik tepkisi ağırlığa buna ters yönde, yani batı yönünde etkiyor. Ağırlık her durumda batıya doğru çekiliyor.

  • Laptop vs Telefon Savaşları

    10
    0 Oy
    10 İleti
    266 Bakış
    D

    Tamamiyle teknoloji bağımlısı bir hayat sürüyoruz, veya ben öyleyim. Bir desktopum, iki laptopum ve iki tabletim var. Tabletin biri normal biri büyük ekran.

    Bu kadar cihaza ne gerek var, kişisel ve işle ilgili ayrı cihazlar kullandığım için.

  • Geleceğe Dönüş

    2
    0 Oy
    2 İleti
    116 Bakış
    D

    Bugün lityum bataryayı bırakıp nikel kadmiyuma dönmek nasıl anlamsız olursa lityumu gündemden çıkaracak ve lityuma dönüşü anlamsız kılacak bir gelişme aranıyor.

    Ev yapılırken duvara gömülen ve onu oradan ancak evlatlarınızın veya torunlarınızın çıkaracağı bir batarya hayal edilemeyecek kadar süper olur. Bir de bunun depolama kapasitesi yüksekse yani bu iyice bir süper olacaktır.

    Olabilecek gibi de duruyor. Nano teknoloji bunu başarabilir. Karbon nano yapılar bu işi halledebilir.

    Ölmeden görmek istediğim işler:

    Uzay madenciliğinin başlaması Yapay etin market raflarında yaygınlaşarak doğal ete son vermesi. Ömür boyu değiştirmeyeceğim yüksek depolama kapasiteli batarya. İnsandan ayırt etmek zor olan robot. Duygulanabilen yapay zeka.
  • Bugün 30 Nisan 2022 Parçalı Güneş Tutulması Olayı Var

    1
    1 Oy
    1 İleti
    131 Bakış
    Kimse yanıtlamadı
  • Her şey doğa için..

    5
    1 Oy
    5 İleti
    176 Bakış
    K

    Plastik, tüm dünyayı tehdit eder hale geldi. Çünkü her sene milyon tonlarca platik atık okyanusa ulaşıyor. Orada yüzbinlerde deniz hayvanlarının canına mal oluyor. Hayvanlar plastikleri yem zannederek yiyorlar veya onlara takılıp ölüyorlar.

    Plastik, zamanla küçüle küçüle miktro/nano boyutlarına varıyor ve eninde sonunda tee yemek masasında yediğimiz hayvanlar sayesinde bizlerin midesine kadar iniyor.

    Yani uzun vadede tüm deniz canlılarını ve tabii bizleri de tehdit ediyor. Plastiğe alternatif bir kalıcı bir çözüm bulunmazsa, geleceğimiz bir hayli karanlık. Her zaman olduğu gibi, bunu çözmek bizlerin elinde.

    Mesela en basitinden plastik poşet yerine file gibi alışveriş torbalarını kullanmaya başlamalıyız.

  • Ay'a Sert İniş

    2
    2 Oy
    2 İleti
    126 Bakış
    K

    @phi, içinde söyledi: Ay'a Sert İniş

    Sn sevgili degerli reis-i cumhurumuzun yapmis oldugu aciklamadir;

    "İnşallah gelecek sene milli ve özgün roketimizle Ay'a sert iniş gerçekleştireceğiz"

    Not alalim soz ucar yazi kalir misali.

    Harbiden böyle bir şey dediyse, ya ne dediğinin farkında değil ya da etrafındaki danışmanları zır cahillerden ibaret.

    TUA başkanının söyledikleri daha mantıklı:
    Diyor ki: - 2029 senesinde insansız uzay aracını yumuşak indireceğiz.

    https://t24.com.tr/haber/turkiye-uzay-ajansi-baskani-ay-a-inis-tarihini-acikladi,1019576

  • sputnik 1 uydusu verici şeması

    3
    0 Oy
    3 İleti
    117 Bakış
    K

    @TENTEN
    Transistor ne zaman ve nerede icat edildi?
    Sputnik ne zaman uzaya gönderildi?
    Sputnik´in şeması herhalde bir günde dizayn edilmedi, uzun bir süreç var.
    Belki de Rusların transistor almaya/kullanmaya imkanları yoktu.

  • Bunları biliyor musunuz ?

    6
    0 Oy
    6 İleti
    111 Bakış
    bagimsizkoalaB

    Cam atıkların doğada 4000 yılda yok olduğunu biliyor musun?

  • Algoritmik trade

    1
    1 Oy
    1 İleti
    63 Bakış
    Kimse yanıtlamadı
  • Şişecam

    1
    3 Oy
    1 İleti
    78 Bakış
    Kimse yanıtlamadı
  • Korkusuz yerbilimci Haroun Tazief

    2
    3 Oy
    2 İleti
    111 Bakış
    MertaşkınM

    @TENTEN çok cesaretli..

  • Teknoloji ve İnsan

    10
    0 Oy
    10 İleti
    180 Bakış
    nejdet evrenN

    Her teknolojik icad/araç bir gereksinimin karşılığı olarak ortaya çıkar/yaratılır. Gereksinimin kendisi icadın/araç-aletin biçimlenmesini yönlendiren yegane etkendir. Bu etkenin gerisinde ise insan vardır. Teknoloji ve insan bu nedenle ayrılmaz iki olgudurlar. Varsa eğer uzayda başka zeki canlılar, hiç kuşku olmamalıdır ki onlar da bir gereksinime bağlı olarak üretim yapmak durumundadırlar. Gereksinimin içeriği ve şiddeti/ölçüsü yer-zamana göre değişecektir. Aynı zamanda ilk-elden gelişmiş olmaya göre de nitelik farkına bürünmesi kaçınılmazdır. Karasaban ile yelkenli, robot ile uzay mekiği bir araya getirilemez teknikler sonucunda üretilmişlerdir. Ne var ki gelişmiş tekniğin içinde ilkel teknik bir birikim olarak daima varlığını koruyacaktır/korumuştur; teker dönmese uzay yolculuğu yapılamayacaktı. Bu yönü ile teknolojinin uygarlaşma aşamasındaki insan topluluklarının tümüne ait bilgilerinin toplanması, karışması, kaynaşması ve iletilmesinden başka bir şey olmadığı rahatlıkla söylenebilir. Her teknik alet bu birikimi taşımakla, özünde, bir emek-gücünü barındırır. Bu güç, zamanla politik bir güce dönüşmenin çekirdeğini içinde barındırmaktadır. Çünkü, teknik araçlar üreten toplumlar bu sayede öncekine göre daha fazla ürün elde ederler. Bu artış o topluluğu diğerlerinden daha farklı bir konuma/boyuta taşır. Sal ile deniz taşımacılığı yapan bir topluluk ile devasa bir yük gemisi ile deniz taşımacılığı yapan topluluk arasında büyük bir güç-dengesizliği var demektir. Alet üretiminin gerisinde yatan ilk-el insanın gereksinimleri zamanla erk-egemenin politik gereksinimlerine doğru devşirildiğinde/dönüştüğünde güçlü olandan zayıf olana doğru emek-yoğun-gücün kullanılması kaçınılmaz görünmektedir. Bu bağlamada teknoloji, insan ile ne denli ilintili ise savaş ile de aynı ölçeklerde ilintilenmiş demektir. Teknoloji ne menem bir şeydir ki, insanı savaş ile eşitlemektedir? Bu sorunun gerisinde, insan gereksinimi, toplumsal gereksinimler ve politik gereksinimler yer almaktadır. Savaşların bitmesi isteniyor ise tekno-insan, tekno-toplum ve tekno-politik üçlemesinin son ayağı bir şekilde yok edilmelidir. Günümüz savaşları jeo-politik olduğu kadar tekno-politik-savaşlara dönüşmüş durumdadır.

  • Teknolojiye yetiştik mi ? Yenildik mi ?

    2
    1 Oy
    2 İleti
    55 Bakış
    nejdet evrenN

    Tekonolojideki ilerleme kaçınızlamzdır; onun tekelci yanını hiç bir zaman gözden uzak tutmamak gerekir, zira teknoloji de diğer tüm bilimsel çaba ve ürünlerde olduğu gibi tekelci kapitalizmin tekeline aldığı olgulardandır; neo-liberalizmle taçlanan tekelci kapitalist üretim tarzı herşeyi metalaştırma eğiliminde olduğundan sözünü ettiğiniz değerleri aşındırması endişe vericidir...