Seküler Toplum
-
-
böyle giderse bu haberleri daha çok duymaya başlayacağız; çok yazık!...
-
Eskiden Korona hastaları bahane ediliyordu.
5 aydır yoğun bakımlar bomboş.
Kliniklerde aşırı sırada yok.
Hatta bomboş.
Mhrs sistemi ile randevu alınamıyor 20 -30 gün sallıyorlar.
Bu yüzden aciller tıka basa dolu.
Bende acile gitmek zorunda kaldım.Cuma günleri doktorlar cumaya gidiyorlarmış. Kağıt asmışlar. Kaçı cumaya gidiyor belirsiz. Öğleden sonra kliniklerde bomboş.
Sabahları vaktinde gelen doktor yok. Ortalama 1- 2 saat geç geliyorlar.
Aynı şekilde iş çıkışında ortalama 1-2 saat erken çıkıyorlar.Aile doktorlarıda yan gelip yatıyorlar.
İlaç yazma yetkileri yok.
Muayene de etmiyorlar. Daha önce klinik doktoru tarafından verilen ilacı onaylıyorlar sadece.
Korona hastalığı çıkınca onuda yapmaz oldular. Eczaneden raporlu ilaçlarını direk alabiliyorduk.
Daha yeni kaldırmışlar.
Aile doktorlarını acil ambulanslarında bir görevide yok. Ambulanslarda çalışan doktorlar ayrı. -
TENTEN, bu söylediklerin AKP'den önce yoktu.
AKP politikaları ve "Doktorlar gidin" dendikten sonra oldu.
Ülkeyi yönetenler doktorları hedef alırsa olacağı da budur. -
Ülke iyi yönetilmiyorsa o zaman doktorları dövelim öldürelim diye bir mantıksızlık olabilir mi, hiç imam haklı olur mu yahu! Bir lafın nereye gideceğini düşünüp söylemek lazım. İmam elbette cahil bir dengesiz.
Sağlık sistemi, hukuk sitemi, bütün sistemler iyi çalışmıyorsa hükümet sorumludur, doktorlar değil.
-
Şunu iyi bilelim: Cehalet baş tacı edilerek, her türlü cahilliğe sınırsız prim verilerek bilime karşı savaş açılmıştır. Bilim insanlarına gerekirse öldürerek savaş açılmıştır. Bilim etkisiz kılınarak cehaletin ön plana geçmesinin kalıcı olmanın tek yolu olduğu düşüncesi ile hareket edilmektedir. Bunu sadece sağlık alanında değil, her alanda görüyoruz. Aydınlara karşı bir savaş açılmış, bir çok aydın öldürülmüş, bir çok gerçekleri yazan gazeteci hapislere doldurulmuştur.
Bu cehaletin bilime karşı açtığı bir savaştır ve doktorlara şiddet bunun sadece bir parçasıdır. Doktorlar melaike elbette değildir. Her şeyin, her sistemin düzgün çalışmasını, suistimal edilmemesini sağlamak hükümetin görevidir. Yoksa kötüye kullanılmayacak hiç bir şey yok, buna bilim de elbette dahil.
Bizzat dini çıkarlarına alet eden kişiler bilimin veya başka şeyin çıkara alet edilmesine engel olamazlar.
-
Eski KullanıcıTENTEN başlığına tarihinde cevap verdi Son düzenleyen: Eski Kullanıcı
@TENTEN, içinde söyledi: Seküler Toplum
Eskiden Korona hastaları bahane ediliyordu.
5 aydır yoğun bakımlar bomboş.
Kliniklerde aşırı sırada yok.
Hatta bomboş.
Mhrs sistemi ile randevu alınamıyor 20 -30 gün sallıyorlar.
Bu yüzden aciller tıka basa dolu.
Bende acile gitmek zorunda kaldım.Cuma günleri doktorlar cumaya gidiyorlarmış. Kağıt asmışlar. Kaçı cumaya gidiyor belirsiz. Öğleden sonra kliniklerde bomboş.
Sabahları vaktinde gelen doktor yok. Ortalama 1- 2 saat geç geliyorlar.
Aynı şekilde iş çıkışında ortalama 1-2 saat erken çıkıyorlar.Aile doktorlarıda yan gelip yatıyorlar.
İlaç yazma yetkileri yok.
Muayene de etmiyorlar. Daha önce klinik doktoru tarafından verilen ilacı onaylıyorlar sadece.
Korona hastalığı çıkınca onuda yapmaz oldular. Eczaneden raporlu ilaçlarını direk alabiliyorduk.
Daha yeni kaldırmışlar.
Aile doktorlarını acil ambulanslarında bir görevide yok. Ambulanslarda çalışan doktorlar ayrı.Bütün bunlar sivil bilincini kaybetmiş ve fanatik ideolojik davranan memurlar yüzünden oluyor. Devleti bablarının malı olarak görüyorlar.
Bu nedenle Türkiye gibi ülkelerde devlet ve halk birbirini ayrı yerde görmektedir. Atatürk'ün altı ilkesinden sadece devletçilik kısmı uygulanıp diğerleri hiçbir şekilde uygulanmıyor. Halkı düşünen yok milleti soyana ve yozlaştırana ses yok , cumhuriyet sadece kağıt üzerinde var ama seçim sistemi Tamemen oligarşi temelli , laiklik zaten bildiğimiz gibi. -
@nejdet-evren, içinde söyledi: Seküler Toplum
Seküler bir toplumda hiçbir din görevlisinin alenen sağlık çalışanlarını hedef alıp halkı kin ve düşmanlığa sevk etmek ve suç işlemeyi azmettirmek gibi bir davranışı olamaz ve böylesi bir davranışın hukuk karşısında bir yaptırımı mutlaka vardır;
Evet seküler toplum , seküler devlet değil. Çünkü bütün bunlar insanların genel anlayışı ile oluşuyor. Anadolu toplumunun kronik hastalığı gücün arkasına sığınmasıdır. Konu memurlar olunca bakın memurlara , davranışları onların düşüncelerini ele veriyor. Devlet güvencesi altında görevini en iyi şekilde yapmak yerine fırsatı buldum şimdi sıra bende düşüncesi hakimdir. Yani kucağıma düştün şimdi seni itaat ettireceğim anlayışı hakimdir.
Memur olmayan halkın kendisi de aynı düzendedir. Sürekli olarak benim arabam seninkine basar , benim yaşantım seninkini katlar şeklinde çürümüş bir anlayış hakimdir. Buradan fazla birşey çıkması beklenmemelidir.
Peki bu toplum seküler olsa düzelir mi? Yani seküler toplumun laik devleti olabilir mi?
Seküler toplum her inanca yaşama olanağı sunar. Ancak sorun şu ki o inançların hepsi kendini üstün görüp başkasını düşman bellemektedir.
Öyle ise seküler toplumunun laik devleti olamaz. Çünkü laik memuru olamaz. Çünkü bir müslüman memur bir hristiyanın inancına acıyarak bakar ve illaki probaganda araçlarını devreye sokar. Her inancın tartışılamaz konular içerdiğini düşünürsek sekülerizm sadece dindarların birbirine taviz vererek yaşamalarını öngörür.
Dini hoşgör dedikleri şey aslında tavizdir. Yani sen klise yaparsan ben de cami yaparım , seni Noel kutlarsan ben de bayram kutlarım şeklinde çıkmaza doğru ilerleyen çekişmedir.
O zaman laik olmak gerek. Sadece toplumu ayakta tutan anayasaya bağlanmak gerek. Tartışılabilir konulara bağlanmak gerek. Şartlara göre doğru olanı yapabilen insanlar üretmek gerek.
Okullarda sadece itaati emreden dini ve milli doktrinleri öğretiyorlar. Çocuklar 15 yıl eğitim sonunda sadece devlete itaati öğrenerek mezun oluyor.
-
@kâfir-imam , Laiklik Anayasa'nın tartışılmaz ilkelerinden olmakla beraber gerçek anlamda seküler olan devlet yönetiminde olması gereken devletin tüm dini inanışlara eşit mesafede uzak durması şeklindeki yaklaşım pratik bir karşılık bulmuyor...İnançlar ya da inançsızlıklar devletin ilgi alanı olmaktan çıkarılmadıkça seküler toplum gerçekleşemez. Yönetimin sekülerleşebilmesi için toplumsal dinamiklerin bunu hayatlarında gerçekleştirebilecek düzeye gelmiş olmaları gerekir; hak ve özgürlükler yukarıdan aşağıya verilemz, aşağıdan yukarıya alınırlar...Kilise ve palazlanan burjuvazi arasındaki çıkar çatışmasından burjuvazi Avrupa'da kiliseyi yönetimden uzaklaştırmış, gerçek laik toplumsal düzleme geçerek bilim ve teknikte ilerlemiştir. Laikliğin prtaikte bir karşılığı olacaksa bunun ülke içindeki sınıflar ve mücadeleleri ile başat ilerleyeceği ya da gerileyeceği şekillenecektir.
-
@nejdet-evren, içinde söyledi: Seküler Toplum
@kâfir-imam , Laiklik Anayasa'nın tartışılmaz ilkelerinden olmakla beraber gerçek anlamda seküler olan devlet yönetiminde olması gereken devletin tüm dini inanışlara eşit mesafede uzak durması şeklindeki yaklaşım pratik bir karşılık bulmuyor...İnançlar ya da inançsızlıklar devletin ilgi alanı olmaktan çıkarılmadıkça seküler toplum gerçekleşemez. Yönetimin sekülerleşebilmesi için toplumsal dinamiklerin bunu hayatlarında gerçekleştirebilecek düzeye gelmiş olmaları gerekir; hak ve özgürlükler yukarıdan aşağıya verilemz, aşağıdan yukarıya alınırlar...Kilise ve palazlanan burjuvazi arasındaki çıkar çatışmasından burjuvazi Avrupa'da kiliseyi yönetimden uzaklaştırmış, gerçek laik toplumsal düzleme geçerek bilim ve teknikte ilerlemiştir. Laikliğin prtaikte bir karşılığı olacaksa bunun ülke içindeki sınıflar ve mücadeleleri ile başat ilerleyeceği ya da gerileyeceği şekillenecektir.
İnançlar devlete toplumdan geçer
Dolayısıyla 2500 yıldır güncellenmesi bile sözkonusu olamayan inançlara sahip bir toplumun tüm inanç sistemlerine eşit davranması mümkün değildir.Laiklik , devleti yönetenlerin işleyiş ve kararlarında herhangi bir dinin ve ideolojinin etkisinde kalmadan adaletle işlemesine bağlıdır.
Avrupa halkları bunu büyük oranda başarabildiği için dogmalarla değil de gerçekliğe göre hareket etmektedir.
Avrupa'daki din konusu tamamen cenaze işleri ve sosyal terapi anlamında ele alınmaktadır.
-
Hrist dininin başarısı, şeriat barındırmamasında yatıyor. Hrist dininde şeriat yoktur. Elinde şeriat silahı olmadan engizisyonlar psikoposlara Papa'ya çok da fazla güç vermeyi sürdürememiş, din egemenliğini yıkmak Batı için çok zor olsa da olanaksız olmamıştır.
Şeriatı olan dinlerde ise bunu yok etmeden dinden özgür olmak mümkün değildir. Yehud dini de hem de çok katı şeriata sahip. Onlar nasıl yaptı da İslam'da yapılamıyor?
Bunun yanıtı şu: Yahudiler şeriatı lağvetmediler ama folklorik bir düzeye indirgediler. İşte başına bir kippa tak, Cumartesi asansöre binme merdiveni çık tamam. Senden iyi Yahudi yok. Bu indirgeme ile şeriattan kurtuldular.
Yahudilerin karakteri buna uygundur. Çünkü sorgulayıcı yapıya sahiptirler, körü körüne itaat etmezler. Tanrıyı apaçık göstermezsen asla iman etmeyiz ve sen rabbinle birlikte git savaş biz burada oturacağız demeleri tarihe geçmiş ünlü söylemler.
Böyle körü körüne itaat etmeyen insanlar şeriatı savsaklamayı da başarır. Şeriat tabii biat, körü körüne itaat olduğu için bununla köleden başka bir şey olunamaz.