Varolmayan Ülke ya da şimdilik yurtları tanınmayan yurtsuzlar
-
Sami
Avrupa'nın en kuzeyinde, eski sesler, benzersiz el sanatları gelenekleri ve belirli bir dil, modern teknolojiyle yan yana yaşıyor. Sami kültürü, Kuzey Norveç'in geniş bölgelerindeki en eski kültürdür
https://nordnorge.com/en/tema/the-sami-are-the-indigenous-people-of-the-north/
Sami halkı (ayrıca Saami), günümüzde İsveç, Norveç, Finlandiya ve Rusya'nın Kola Yarımadası'nın kuzey kısımlarını kapsayan Sápmi'de yaşayan Kuzey Avrupa'nın yerli halkıdır.
https://en.wikipedia.org/wiki/Sámi_history
Sámiler, Avrupa Birliği bölgesindeki tek yerli halktır ve Finlandiya, Norveç ve İsveç'in kuzey kesimlerinde yaşayan yerli Finno-Ugric halkıdır.
Sámi halkı, binlerce yıldır kuzey İskandinavya'da yaşayan göçebe halkların torunlarıdır.
https://www.visitnordic.com/en/sami-people-in-lapland
Sami halkı kimdir?
Sami halkı (Sámi, Saami, Lapps veya Laplanders olarak da bilinir) İskandinavya'nın sadece tanınan değil, aynı zamanda yerli halklara ilişkin uluslararası sözleşmeler kapsamında korunan tek yerli halkıdır.
https://skandihome.com/skandiblog/uncategorized/sami-culture-customs/
Samiler, binlerce yıldır kuzey İskandinavya'da yaşayan göçebe halkların torunlarıdır. Finliler Finlandiya'ya girdiğinde, MS 100'den itibaren, Sami yerleşimleri muhtemelen bu ülkenin tamamına dağılmıştı; bugün ise kuzey ucuyla sınırlıdırlar. İsveç ve Norveç'te de benzer şekilde kuzeye itilmişlerdir. Samilerin kökeni belirsizdir; bazı araştırmacılar onları Paleo-Sibirya halkları arasına dahil eder; diğerleri ise alpin olduklarını ve Orta Avrupa'dan geldiklerini savunur.
https://www.britannica.com/topic/Sami
Sápmi, İskandinavya ve Kola yarımadalarının birleştiği yerde yer almaktadır. Bölgenin büyük bir kısmı kutup dairesinin kuzeyinde yer almaktadır. Kuzey ışıklarının, gece yarısı güneşinin, yüksek dağların, geniş ormanların, tundranın, temiz suyun, ısırıcı soğuğun ve tonlarca sivrisineğin ülkesi.
Sápmi= Sami halkının yaşadığı topraklar.
Bu bölgenin yerli halkı olan biz Samiler, vahşi ren geyiklerinin peşinden giden, avcılık ve balıkçılıkla geçinen göçebelerdik. Ayrıca ulaşım, süt ve yabani ren geyiklerini cezbetmek için evcilleştirilmiş ren geyiklerimiz de vardı. Göçebelerde toprak sahibi olma kavramı yoktur. Toprak sahibi olmak çiftçi kültürler tarafından geliştirilmiş bir kavramdır. Yaklaşık 500 yıl önce, komşu ülkeler bizi sömürgeleştirmeye başladığında, atalarımız ne olup bittiğini anlamadan bu gerçekleşti. Toprağın mülkiyetini almak onlar için saçma bir düşünceydi.
Bugün Sápmi dört ülke tarafından işgal edilmiş durumda: Norveç, İsveç, Finlandiya ve Rusya. Ülkelerin her biri Sápmi'nin bir bölümünün kendilerine ait olduğunu düşünmektedir. Ancak Sami nüfusu hiçbir zaman mevcut siyasi durumla ilgili bir anlaşma yapmadı.
Bu durum bazen nereden geldiğimizi açıklamayı zorlaştırabiliyor.
Eski geleneksel Sami yaşam tarzı ve Şamanizm, batılı modern toplum tarafından giderek daha fazla yıkıma uğratılmıştır, bu nedenle günümüzde birçok Sami herhangi bir Norveçli/İsveçli/Finli/Rus gibi yaşamaktadır. Yerli Sami kültürü ve yaşamı, kuzeye doğru gidildikçe daha da artmaktadır.
https://www.beneathnorthernlights.com/what-and-where-is-sapmi/
Sápmi'nin resmi sınırları yoktur, ancak Kuzey Norveç, Trøndelag ve Trøndelag'ın hemen güneyindeki bazı bölgeleri (özellikle Trollheimen ve Femundsmarka bölgeleri) içerdiği yaygındır. Norveç dışında, Rusya'daki Kola Yarımadası, Finlandiya'daki Lapland ve İsveç'teki Norrland Sápmi içinde kabul edilir.
Samiler, geleneksel yerleşim alanları Norveç, İsveç, Finlandiya ve Rusya'da bulunan yerli bir halktır. Sami halkının geleneksel olarak yaşadığı kara parçasına Sápmi adı verilmektedir.
Sami nüfusu, Sápmi'yi aralarında paylaşmış olan ülkelerin hem geleneksel yerleşim alanlarının içinde hem de dışında dağılmış durumdadır.
Kuzey ülkelerinde Sámi halkı nasıl görülüyor ve onlara nasıl davranılıyor?
1500'den sonra kilise tanımlama gücünü elde ettiğinde onlara hayvan muamelesi yapılır.
Ben 10 yaşındayken Oslo'daki Zooloji Müzesi'nde maymun kafatasları ve diğer ilginç şeylerle birlikte iki Sami kafatası sergileniyordu. Kafatasları 18. yüzyılda Hıristiyanlığı kabul etmeyen Sami halkının kafalarının kesilmesinden kalmaydı.
Sami halkının maruz kaldığı tüm zulümlerin ayrıntılarına girmek çok uzun sürer, ancak diğer pek çok Norveçli de bu zulümlere maruz kalmıştır.
Norveç'te yakılan son cadı 1852 yılında Østfold'da yakılmıştı, aynı yıl ilk büyük demiryolu hattı da tamamlanmıştı.
Geçmişi ziyaret ederken insan sık sık şoke olur. Her ne kadar modern Suudi Arabistan barbar bir kültüre sahip olsa da, bugünlerde açığa çıktığı gibi, tüm uluslar ve daha büyük güç yapıları her zaman bazı insanların içindeki en kötüyü ortaya çıkarmıştır.
Güç yozlaştırır. Mutlak güç kesinlikle yozlaştırır.
https://www.quora.com/How-are-the-Sámi-people-seen-and-treated-in-the-Nordic-countries
Lapp - Sami (Avruplıların Samilere taktığı isim olan Lapp etimolojisi ve tarihi takibi ,kısaltıldı)
Hıristiyanlık pagan İskandinav ülkelerine karşı zafer kazandı ve Asa tanrıları yerlerini "beyaz Mesih "e bırakmak zorunda kaldı. Rus Ortodoks Kilisesi Finlandiya'da, Roma Katolik Kilisesi ise İsveç, Norveç ve Danimarka'da iktidarı ele geçirdi. Haçlı seferlerinin birçoğu 13. yüzyılda Kudüs'e yapılmıştı, ancak İsveç Haçlı seferleri de Finlandiya'ya gitti. Elbette bunun nedeni, bu iki dini görüşün İncil'i farklı açılardan yorumlaması ve bu nedenle insanların sözde "gerçek inanca" döndürülmesi gerektiğidir. Dinler birçok savaşa neden olmuştur. Bugün Finlandiya'nın bulunduğu bölgenin doğu kısmı sık sık savaşlara sahne oluyordu. Ayrıca orada yaşayan herkesin pagan olduğuna ve bu nedenle Hıristiyanlığa döndürülmesi gerektiğine inanılıyordu. Haçlı seferlerinin yapıldığı ve bu dönemde Finlandiya bölgesinde yaşayanların İsveç tarafından kolonize edildiği ve bölgenin 1809 yılına kadar İsveç'in 'doğu yakası' olarak kaldığı kesindir.
Kilise, soylular ve kral tarafından alt sınıf insanlar olarak görülüyorlardı. Deri giysiler giyiyorlardı, ilkel turba kulübelerinde ya da çiftlik köylerinde yaşıyorlardı, okuma yazma bilmiyorlardı ve Hıristiyan değillerdi. Yaşam tarzları kilisenin ve üst sınıfların normlarından farklıydı ve bu da Latince'de 'aptal adam' anlamına gelen 'homo stolidus' olarak adlandırılmalarına neden oldu.
Lutherci dinin yayılması Almanca ile ilerledi ve bu dil din adamları, kral ve soylular tarafından kullanıldı. Terimler Latince'den Almanca'ya çevrildi, böylece örneğin Latince 'homo stolidus' - 'aptal adam' anlamına gelir - Kuzey Almanca'ya 'lappe' şeklinde çevrildi. Bu terim başlangıçta Sámi'lere yönelik değildi ya da bir istismar terimi değildi, ancak İsveç'teki farklı lehçelere çeşitli şekillerde yayıldı.
Zaman içinde "lap" kelimesi İsveççeleştirilerek "lapp" haline geldi. Bu kelime genellikle olumsuz bir anlama geliyordu. Güney İsveç lehçelerinde "fattiglapp" - (zavallı sefil) ve "lappbrud" - (gelin gibi giyinmiş, etrafta dilenen zavallı kız) gibi kelimeler bulabilirsiniz. Bu kelimelerin hiçbiri o zamanlar Sami veya Laponlar için kullanılmıyordu, ancak genel olarak aşağılayıcı terimlerdi.
Bu kelime aynı zamanda büyücülük ve şeytanla; apse gibi paraziter bir hastalık olan 'Lappskott' veya 'Lapinpaukku' ile de ilişkilendirilmiştir. 'Lapp' aynı zamanda 'troll' veya 'cadı veya troll' ve 'büyücü' kelimeleriyle de eş anlamlıydı. İsveç gramerlerine ve sözlüklerine göre, özellikle de eski yayınlarda, 'aptal', 'güvenilmez', 'dolandırıcı', 'işe yaramaz' ve 'değersiz' kelimeleri 'lapp' ile eşanlamlıdır.
Günümüzde "Lapp" kelimesi aşağılayıcı olarak nitelendirilmekte ve ayrımcıdır, bu nedenle İsveç dili savunucuları bu kelimeyi önermiyor
"Lapp" kelimesi özellikle Finlandiya'da derin köklere sahiptir ve kullanımının sona ermesi için muhtemelen uzun bir süre geçmesi gerekecektir. Büyük olasılıkla 'lapp' terimi okuma yazma bilenlerle, yani krallar, soylular, rahipler ve diğer üst sınıflarla birlikte ortaya çıkmıştır. Latince, iktidarın ve sömürgeciliğin orijinal diliydi. Kilisenin de coşkuyla katıldığı büyük 'güç vizyonlarına' sahip olan İsveç/Finlandiya, aşağılık göstergesi olarak kullanılan Lapp ismini oluşturdu. Bu isim, boyun eğdirilmek ve ayrımcılığa uğramak isteyen herkesi utandırmanın kolay bir yoluydu. Daha sonraki Orta Çağ'da Alman dili, dilin gelişimini de belirleyen güçlü bir konum kazandı. 'Lapp' kelimesi Fince ya da Rusçadan miras alınmış gibi görünmemektedir. Ayrıca, şu ana kadar incelediğimiz kadarıyla, kelime farklı bir halka atıfta bulunmuyor, ancak Sámi halkı için başka bir isim.
https://www.metsasaamelaiset.fi/l/mita-sana-lapp-tarkoittaa/
-
Kendime kimlik ve aidiyet arayıp durdum, başka hiç bir şeye yakınlık hissedemedim. Yukarıdaki hikaye gibi yersiz yurtsuz, yurdu, kimliği işgal edilmiş hissediyorum ve ben bununla bir anlaşmaya varmadım ...
Eğer öyle diyorsanız/diyecekseniz ben neredeyse tam bir paganım. O anlamda da hala içinizdeyim. Yeterince öldürememiş ve yeterince yakamamış, ve yeterince kazıklayamamış görünüyorsunuz ...
Toprak ve doğada doğal bir yaşam çemberi (-nin isteci-) dışında hiç bir şeye ve bu anlamda -bu istencin çemberini kaplayanlar ya da buna yakınlaşanlar dışında- hiçbirinize neredeyse gerçek bir yakınlık ve aidiyet hissetmiyorum, yabancılık hissediyorum. Bununla dolu taşı doluyum, bu değişmiyor, bu kendinden oldu.
Özgürlük dışında hiç bir şey istemiyorum. Sadece özgürlük, bana özgürlük verin, bana karışmayın. Özgürlüğüme karışan herşeyime karışmıştır. Herşeyime karışan herşeyime karışmıştır ve herşeyi göze almalı.
-
Özgürlükten başka hiç bir şeye ait hissetmiyorum. Özgürlükten başka hiç bir şeye ait/dair olmak istemezdim. İçinizde zorla yaşıyorum. Her gün bitmesini umarak.
-
Özgürlükten başka neye istersen karış. Doya doya doyasıya karış
-
Her beklediğim gün. Tamam şu sahte toplum ne zaman yıkılacak? Bunu ne gün yıkıyoruz, buna daha katlanacak mıyız?
Ne olacaksa olur. Çıplak ayaklarımla dansederek ..Başedemediğim yerde yığılırdım ama orada özgürlük olacaktı. Özgür olsun da üç gün sürsün. Özgür olsun da ne gelirse gelsin. Hiç bir rahatlığa ihtiyacım yok. Özgürlüğü çalan hiç bir şeye. -
Hiç kimseye kral, patron, yönetici demeyeceğim, bundan bıktım
Paranızdan bıktım, yaşamdan zaten bıktım -
Doğa dışında her şey köleliğin biçimleri. Yönetmenin biçimleri. Olamayız, olmuyor, ideali yok.
Konfor olmaz ya da bunu üretemezsek üretmeyi öğrenene kadar gerekirse hayvan gibi yaşarız ama mutlu yaşarız
Daha az acı çekeriz, şimdi tersi algılanıyor öyle değil.
Tabi ki bugün doğaya dönsek öyle olmayacak ama normalde öyle olurduHiç bir özgür yöneticisiz (güç zorbalık kontrol içermeyen) üretim toplumu icad edemezsiniz. Eğer yeterince empatiye sahip olsaydınız en köşede en acı çeken ve en sefilin de sen olduğunu (o olabileceğini) -tam- içinde -yürekte- duyacaktın. Her gün ruhun metal kazınması gibi kazınırdı. Acıdan..
Toplumu bölün. Yani doğa ve göçebelik isteyenler için alanlar açın. Kanunları kaldırın. Bilmiyorum
Yaşayamıyorum, varolamıyorum.
Her gün sana karşı bir suya, rüzgara direnç gibi ..
Özgürlük. Sadece özgürlük. -
@ictenlik, içinde söyledi: Varolmayan Ülke ya da şimdilik yurtları tanınmayan yurtsuzlar
Doğa dışında her şey köleliğin biçimleri. Yönetmenin biçimleri. Olamayız, olmuyor, ideali yok.
Konfor olmaz hayvan gibi yaşarız ama mutlu yaşarız
Daha az acı çekeriz, şimdi tersi algılanıyor öyle değil.
Tabi ki bugün doğaya dönsek öyle olmayacak ama normalde öyle olurduHiç bir özgür yöneticisiz üretim toplumu icad edemezsiniz. Eğer yeterince empatiye sahip olsaydınız en köşede en acı çeken ve en sefilinde sen olduğunu içinde duyacaktın. Her gün ruhun metal kazınması gibi kazınırdı. Acıdan..
Toplumu bölün. Yani doğa ve göçebelik isteyenler için alanlar açın. Kanunları kaldırın. Bilmiyorum
Yaşayamıyorum, varolamıyorum.
Her gün sana karşı bir suya, rüzgara direnç gibi ..
Özgürlük. Sadece özgürlük.O kadar uzağa gitmeye gerek yok. 20.yuzyıl öncesi hatta ortalrına kadar yörüklerde öyle yaşıyordu.
Sibirya kökenli onlarda .
Nufus artışı sonuçları bunlar. Nufus az iken doğal kaynaklar için fazl a çatışma olmuyordu. Olanıda biz görmediğimiz için onları barış sever halk olarak görüyoruz. Göç varsa çatışma vardır. Sınırlar tel örgüler ile çizilmez dil ile de çizilir. -
-
Yönetim hissetmekten bıktım
Bu bıkkınlığı anlatan bir kelime var mı? Varsa şu. Dünyanızı havaya uçurmak istiyorum. Varolamadığım yer zaten yoktur. Her gün keyif alamadığım ve neşe saçıp savuramadığım (her gün gülücük ve kahkahaların patlayıp durmadığı ) yer zaten hiç varolmadı ya da olmasın, ben de burada olmayayım.Gülmek ya da her an kahkahayı basmaya hazır olma dışında bütün varoluş biçimleri zaten butlanlı (ölü doğmuştur, yaşatılamaz da)
-
İnsan gülmeyi bilen hayvansa bu doğayı kahkahayla doldurmadığı hiç bir günü yaşamadı
Gülüşün titreşimi papatyaya çarpmadığı gün papatya yaşamadıYönetim hissetmekten bıktım
Şenlik istiyorum. Şenlik özlüyorum. Neşe özlüyorum. Tepeden tırnağa dolu dolu mutlu, bıkkın olmayan, güne koşa-kalkan insanlar özlüyorum.
-
@TENTEN
Benim çocukluğum (0 - 10) böyle geçti. Keçilerimiz vardı ancak ineğimiz yoktu çünkü fakirdik. Keçilerin sütünden ve peynirinden beslendik. Mis gibi temiz hava vardı ancak alaturka tuvaletlerimiz rezildi. -
Dünyayı beğenmiyorsanız ve değiştirmek istiyorsanız, bunun tek yolu var. Siyaset. Evet; siyasetle bu mümkün. Da, paran olacak, çevren olacak, retoriğin çok iyi olacak, azıcık yakışıklı olmak da gerek. Ve elbette çok azimli olmak gerek . Bakın mesela RTE´ye; nereden nereye geldi ve Türkiye´nin çehresini kendi kafasındaki resime göre tamamen değiştirdi.
-
Bir kabile ve grup birliği gibi bir şey hissetmek istiyorum. Bu içimi kaplıyor.. Kendimsiz hissediyorum
Herkesin birbiri gibi hissettiği
Başka türlü nasıl varolurum bilmiyorum. Ateşler içinde bir yüzyıl. Eksiklik duyumsayarak ...
Kendim olabilmek diğerleri gibi hissedebilmek. Yakın olabilmek, başka yolunu bilmiyorum.
Yabancıların yurdunda kapana kısılmış kaçak. Esir alınmamış ama esir
Özgürlüğünü vermemiş ama özgürlüğü kiralık ya da kendinden defolu. -
Gözüme kendi gözünün içi gibi bakanların içinde ve ülkesinde ölmek ya da yaşamak
, onlarca kuşatılmak, içlerinde olmak başka hiç bir şey istemiyorum. Hiç bir şey, başka türlü hiçbir şey kendimsizliği gidermiyor ve o ülkede gözlerine kendi gözüm gibi bakamazsam beni eğiten öğreten onlar olsundu ve etim kemiğim ve kanım onların olsundu
Sonra ne geleceğinin önemi yok, -
-
Bir yanım -yarı yarıya- vahşi kurtlar kadar yabani ya da yabanileşmek istiyor ki ben buna özgürleşme derdim başka yolunu bilmiyorum bıktım
Yabancılaşma ve özgürlük tıkanıklığı içeren hiç bir durumu sevmiyorum ve bıktım
Doğa ve ben ve biz . Yabancılık yok ,yabancı yok, başkası yok biz varız . Yabancı düşman. Hepsi bu .Buraya set koyan yabancı ya da düşman o halde savaşa hazırlansın çünkü savaşacağız...
-
Kendim olabilmenin tek yolu diğerlerini tıpkı benim gibi, kendim gibi hissedebilmektir
Başka türlü varolmayı bilmiyorum ve öğrenmekte istemezdim, çöpe kaldırın -
Bu sayfa için uygun olacağını düşündüğüm şiirimi paylaşmak istedim.
Ben Köyümü Çok Özledim
_Hasretliği ,gel bana sor
Şehir yeri, virane hor
Gece gündüz ,işimiz zor
Ben köyümü ,çok özledim .Anam babam, gurbetteler
sormaktayım, ne haldeler
Düşüm rüyam, dilimdeler
Ben köyümü, çok özledim.İnek gütsem, meralarda
Sütün içsem,kana kana
Aksa terim, harmanlarda
Ben köyümü, çok özledim.Toprağinda , taşındayım
Havasında ,suyundayim
Uzağında ,yakındayim
Ben köyümü, çok özledim.Soba kursam, bacasina
Ekmek yapsam, ocağında
Keşkek dövsem, düğünlerde
Ben köyümü, çok özledim.Gizli gizli, akar yaşım
Ne de çabuk, geçti yaşım
Şehir yeri ,dertli sızım
Ben köyümü, çok özledim. -
Kırılgan bir çocuk gibi hissediyorum, güçsüz hissediyorum ama bu benim yüzümden değilmiş gibi diğerlerinin yüzünden ya da diğerleri eksikmiş gibi
Yalan söylememeye programlıyım ve bu ne söyleyeceğini bulamamak gibi çünkü söylemek isteyebileceğin herşeyi duymak isteyecekler var mı? ve tam perdesiz ve dolaysız olduğunda yani her şey açık olduğunda bu çok çıplak olurdu. Yani mesela Tezer Özlü gibi. Bu sanki kırılgan ve güçsüz, zayıf, çocuksu, farklı ya da tuhaf algılanman gibi olacakmış gibi
Düşünceleri saklamak ,düşünceleri başka türlü söylemek, her gün böyle geçiyor çünkü mesela atıyorum acı çektiğini, yalnız hissettiğini ve bunun için kimsenin bir şey yapmadığını ve kendin bile ne yapabileceğini bilmediğini söyleyebilir misin?
Hem belki de ilgilenilmesi gereken bu değildir ve başka daha önemli şeyler vardır yani daha çok acı çeken ve daha yalnız olanlar varsa bunu hissetmek(e aldrımak) doğru mu? Ben iyiyim iyi durumdayım o halde ne yapmalıyım çünkü bu (yalnızlık ve ne hissettiğim) önemli değil. Çok daha karmaşık acılar var yani buna kendime aldıramam. Kendime aldırmamalıyım. Bunu (kendime aldırmamayı) kendime öğretmeliyim demeliyim.Ne istediğimi bilmiyorum
Burada olmamayı istemeye benziyor desem tam değil başka bir yerde başka bir ben olmayı ve şu an ki bu ben olmayı unutmayı istemeye benziyorBaşkası olmak istiyorum ama sanırım burada değil ya da buradaysa böyle değil yani şu an ki realitenin bu olmadığı bir bura ancak
-
Mevcut realiteyi silen bir kurşun kalem arkası silgiye sahip olmak isterdim ama bu uygun değilse yani herkes bunu istiyor onlar seçiyorsa? Tamam karışmamalıyım. (Yani ben kimim ki tanrıcılığa soyunamam -sadece kendimi dile getirdim ve baktım ki ora hatalı, karmaşık, bilinmiyor, kuant ve sustum ) O halde ? Yanıt bulamıyorum, . İşte burada içerideyim ,bekliyorum, bitsin ve dayanmalıyım zaten ölüm günü kendi gelecek...