Zahit Bizi Tan Eyleme söyledim. Kendi sesimden...
Keyifli dinlemeler
İleti
-
Günlükler -
Organik ve Doğal ÜrünlerKimyasal gübreleme ve ilaçlama olmadan bir şeyler yetiştirmeyi denedim.
Salatalık yarı başarılı.
Domateslere yerine göre çok hastalık vuruyor.
Biberlerin tepesindeki yapraklar niye sararıp düşer. Domates hastalıklarını gördüm, biberde bunu beklemiyordum.
Patlıcanlar ağaç oldu ama üzerinde patlıcan arıyorum.
Satıcı değilim, keyfine yapıyorum.Hibrit tohuma gelince.
Doğadan insan eliyle kültüre alınmış ve bir araya ekilmiş türlerin aslında hiçbiri safkan değil ve bir ölçüde melez, çaprazlanmış olabilir. Doğanın kendisinde de bu olabilir. Yani herşey biraz hibrit. -
AnlıklarÜlkeniz neden batacak
xx-
*Tarım Bakanlığı’nın yeni düzenlemesi gereği, 2023 yılı fındık işçilerinin günlük yevmi ücretleri belirlendi. Buna göre, bu yıl geçici tarım işçilerinin yemeksiz günlük yevmiyeleri brüt asgari ücretin 30 da biri olan 447 lira 13 kuruş olarak açıklandı.
Sakarya Ziraat Odaları İl Koordinasyon Başkanı Ali Şener Bayraktar, bu rakamın asgari bir miktar olduğunu ve fındık toplama işlemi gerçekleştirecek işçilerle yapılacak anlaşmalara göre bu rakamın üzerinde bir yevmiye ödenebileceğini belirtti.*
https://www.oncurtv.com/2023-findik-yevmiyeleri-aciklandi
Asgari ücretin brütünü 30'a bölmüşler. Yani hafta tatili felan yok.
Sigortasız işçi çalıştırıyorsun ve isteğe bağlı tarım sigortası01.07.2023-31.12.2023 tarihleri arasında en düşük ve en yüksek Ek 5 tarım
sigortası prim tutarlarına ilişkin tablo aşağıdaki gibi olacaktır;
En düşük ₺4.628,00 TL
En yüksek ₺34.710,00 TLhttps://sgkbilgisi.com/ek-5-tarim-sigortasi-primi/
Yani hesap şu olmalıydı.
(11.400 TL /Çalışılan gün x30) + 4.628 TL / 30
(Yaklaşık 600 TL dir. Bundan altı ya hukuksuz ya da hukuku butlanlı ya da emek sömürüsü ve köle ticareti)
Asgari ücretin brütü sigorta dahil maliyeti demek değil. Bir kere işgünü 30 günü değil.
Tarım emeği köle emeği değil. Gündelikçi köle değil. Görmezden gelmeyin. Sessiz kalmayın.
Bu tip saçmasapan gündelikçi fiyat yapılandırmaları işçi ailelerin yanlarına çocuklarına katıp çalıştıkları zamandan kalmadır. Yani 4 kişilik bir aile de anne baba iyi çalışır ve artık okula giden eli kolu tutan çocuk işçi olarak ona katılır ve ortaya yakın biraz da onlar iş görür ve sonuçta dörtlü olarak bir yevmiyeyi karşılarlar ve aile 4 yevmiye aldığında bu bir şeydir ve bu normal çalışma ücretinin biraz altında tutulabilirdi, görmezden gelinebilirdi.
-
Tıp abartılıyorModern tıbbı anlamak istiorsanız. Kolesterol "hipotezi" 70 yıldır hipotezdir (varsayımdır). Ne kanıtlanmış ne çürütülmüştür
-
Hey sen hosgeldin!Arkadaşalr merhabalar ben ictenlik. Aranıza olduğum yerden katılıyorum ve hepinize hoşbulduk
-
Devlet hastahanesinden geleneksel ve tamamlayıcı tıp hizmeti alan var mı?@TENTEN, içinde söyledi: [Devlet hastahanesinden geleneksel ve tamamlayıcı tıp hizmeti alan var mı?]
Dünya üzerinde bulunan diğer ülkelerde olduğu gibi Türkiye’nin sağlık sistemi de Dünya Bankası tarafından düzenlenmiştir. Bu düzenleme Türk halkına sağlık reformu ve “sağlıkta dönüşüm” olarak yutturulmuştur. Bu aslında küreselleşmenin yani neoliberalizmin sağlık alanında bir uygulaması idi.
Dr. Uğur Yılmaz
*Sağlıkta Dönüşüm uluslararası tıp kartelinin ürünlerinin serbestçe satışı ve kişilerin ve devletlerin kartele yaptığı sağlık harcamalarının arttırılması için yapılmış bir sağlık piyasası düzenlemesidir. Sağlık kuruluşları bir yandan özelleştirilirken, diğerleri de tıp kartelininin ilaç ve tıbbi ürünlerinin serbestçe satıldığı, kâr amacı ile çalıştırılan ticari işletmelere, daha doğrusu sağlık AVM’lerine dönüştürülmüştür. Sağlık piyasası düzenlemesi veya sağlıkta dönüşümün özellikleri şunlardır: Sağlıkta özelleştirme, devletin sağlık sisteminden tasfiyesi, tıp kartelinin şirketlerinin sağlık piyasasında ayrıcalıklı ve tek şirketler olmalarının sağlanması, patent ve fikri mülkiyet hakları ile bu şirketlerin ürünlerine ayrıcalık sağlanması, kartelin ürünleri için gümrük muafiyetinin sağlanması, kartel dışındaki şirketlerin piyasaya girmesinin engellenmesi, zorunlu sağlık sigortacılığı (zorunlu sağlık vergisi toplanması), özel sağlık sigortacılığının özendirilmesi ve geliştirilmesi, Devlet ve Üniversite hastanelerinin de mülkiyeti kamuda gibi görünmesine rağmen SGK merkezli sağlık hizmeti satın alım sistemine bağlı olarak çalışması), bütün hastanelerin gelirlerini arttırmak için kâr amacı ile çalışması ve çalıştırılması (hastanelerin kârı tıbbi ürün, cihaz ve yöntemlerinin satışından elde edilen kâr paylarıdır), gereksiz sağlık hizmeti, ürün, ilaç, malzeme, girişim ve tedavilerin satılması sonucunda hasta sayısının, komplikasyonların ve ölümlerin artması), hekimlerin pazarlamacı yapılması, ..
Dr. Uğur Yılmaz*
*Kişiler öncelikle her devletin kendisine özel, diğerinden farklı bir sağlık sisteminin bulunduğunu sanmaktadır. Sanıldığının aksine bütün devletlerin sağlık sistemi birbirinden farklı değildir.
Diğer devletlerde olduğu gibi Türkiye’nin sağlık sistemi de Dünya BANKASI tarafından yeniden düzenlenmiş ve kurulmuştur. Sağlık Bakanlığı 24 Temmuz 2003’de Sağlıkta Dönüşüm Programını ilân etmiştir. 21 Nisan 2004’de Dünya Bankası ile ilk anlaşma imzalanmıştır. Proje daha sonra tekrarlanan kredi anlaşmaları ile birlikte yürütülmektedir.
Kişiler sağlıkla ilişkili işlerin Sağlık Bakanlığı tarafından düzenlendiğini ve kontrol edildiğini düşünmektedir. Sağlık sisteminin işleyişinde ve yürütülmesinde Sağlık Bakanlığı, Çevre ve İklim Değişikliği Bakanlığından daha fazla yetkiye sahip değildir. Dönüşüm süreci Dünya Bankası yürütüyorsa bir yerlerde bu Dünya Bankasının bir görevlisinin bulunması gerekir. Sistem Dünya Bankası tarafından kurulmuştur ve yönetiliyor dediğimizde, Sağlık Bakanlığı, Çalışma Bakanlığın ve SGK’nın başında Dünya Bankasının memurlarının bulunmasını anlamamak gerekir. Dünya Bankası’nın web sayfasında kimin görevlendirildiği açık bir şekilde yazılmıştır. Dünya Bankası görevlileri günlük işler, görevlendirmeler ve atamalarla alenen ilgilenmez. Onların görevi sistemi kurmak ve gerektiğinde gerekli düzenlemeleri ve denetimleri yapmaktır. Bakanlık ve SGK yöneticileri banka tarafından kurulan sistemin işletilmesi için görevlendirilen ve görevleri belirlenmiş kişilerdir. Bunların sistemi belirleme ve düzenleme yetkileri Zaten yoktur. Bunlar sadece kendilerine tanımlanan işleri yapabilirler. Bunların şu veya bu kişi olması çok da önemli değildir. Sistemin yönetilmesi ile sistemin memuru olmak farklı kavramlardır.
Diğer ülkelerde olduğu gibi Türkiye’nin sağlık sistemi Dünya Bankası tarafından yeniden düzenlenmiştir. Bu düzenleme sağlık sisteminin daha düzgün çalışması için yapılan bir düzenleme değildir; bu özünde bir sağlık piyasası düzenlemesidir. Diğer neoliberal uygulamalar da bundan farklı değildir. Bunların hepsi bir ülkenin ekonomik sistemini, ABD imparatorluğunun küresel ekonomik sistemi ile uyumlu hale getirmek daha doğrusu bu sisteme hizmet edecek şekilde düzenlemek demektir. **Tıp, yaralanma ve hastalıkların teşhisi, iyileştirilmesi, önlenmesi, tedavisi, palyasyonu (destek ve bakım hizmetleri) ile sağlığın geliştirilmesi süreci ile ilgili bilim ve uygulamadır. Fizyoloji, anatomi, histoloji, biyokimya gibi bilim dalları tıbbi bilim dallarıdır. Fakat bu bilim dalları ve dersleri kendi başına teşhis koymaz; hastalıkları tedavi etmez. Diğer taraftan herhangi bir kişide var olan hastalığın saptanması, kişinin hasta olup olmadığına karar verilmesi, tanısal bir yöntem gerekiyorsa bunun tercih edilmesi, doğru teşhis konulması, hasta için en uygun tedavinin gene hasta için uygun bir zamanda ve bu konuda yetenekli bir hekim tarafından yapılması da hekimlik uygulamasıdır. Burada bahsettiğimiz hekimlik GERÇEK HASTA VE HASTALIKLARLA ilgili teşhis ve tedavi ile ilgili bir meslek olup; gerçek hasta ve hastalıklarla ilgilenmeyen tıp dalına tıbbi ürünlerin pazarlanması faaliyeti denir. Bu faaliyetler sağlık kuruluşları vasıtası ile yapılmakla birlikte aslında bir ticari faaliyettir. Bu tıp anlayışı hastaneleri tıbbi ürünlerin gereksiz yere kullanıldığı ve kullandırıldığı sağlık AVM’lerine; hekim ve eczacıları da pazarlama elemanına dönüştürmüştür. Tıp karteli sadece hekim ve eczacıları değil cumhurbaşkanlarından başlayarak, bakanları, her türlü siyasetçiyi, yöneticiyi, belediye başkanlarını da pazarlama elemanına dönüştürmüştür.
Bu tür bir hekimlik yapılış şekline göre sanat veya zanaat olarak isimlendirilebilir. Hekimlik bir meslektir ve sadece hekimlik işi ile uğraşan hekimler bilim adamı değildir.
Modern tıbbın özellikleri nedir?
-
Modern tıp günümüzde uygulanan tıp demektir. Bir ürün veya cihaz olmadığı için en gelişmiş model gibi algılanmaması gerekir. Özelliklerine ve gelişmesine baktığımız zaman bu zihniyetin pek de yeni olmadığını görürüz.
-
Modern tıp, TIBBİ ÜRÜN TİCARETİDİR; tıp kartelinin ürettiği ürünlerin satılması ve pazarlanması için düzenlenen sağlık piyasası sistemi demektir.
-
Modern tıbın hedef kitlesi: Sağlıklı kişilerdir.
-
Modern tıp GEREKSİZLİKLER TIBBIDIR: Bu piyasa sistemi tıp kartelinin gerçekte hiçbir hastalığı iyileştirmeyen ve iyileştirici bir etkisi olmayan ürünlerinin özellikle sağlıklı kişilerde gereksiz olarak kullandırılmasını amaçlar. Gerçek hasta ve hastalıkların tedavisinde de gereksiz teşhis ve tedavi yöntemleri kullanılır.
-
Modern tıp İATROENİK TIPTIR: Hem sağlıklı kişilerde hem de gerçek hastalarda gereksiz tedavi ve girişimlerin aşırı oranda kullanılması, tedavi ve girişime bağlı yeni hastalıkların, tıbbi sorunların, sakatlık ve ölümlerin gelişmesine neden olur.
Sağlık giderlerinin artması için tıbbi tedavi ve girişim adı altında gereksiz işlemlerin aşırı oranda yapılması gerekir. Bu gereksiz tıbbi tedavi ve girişimler zararsız işlemler değildir. Gereksiz tedavi ve girişimler de yeni hastalık ve komplikasyonlara; bunlar da gene gereksiz başka tedavi ve girişimlere yol açar. Sistem uygulanan tedavilerin başarısızlıkları ve komplikasyonlarından da beslenir. Bu daha fazla tıbbi ürün, ilaç ve teknoloji kullanılması demektir. Gereksiz tıbbi işlemlere (tıbbi ürün ve ilaç pazarlanması) bağlı gelişen komplikasyonlar ve ölümler denetlenmez ve sorgulanamaz. Zarara uğrayan kişiler ancak kazanamayacakları davalar açarak haklarını arayabilirler.
-
Sağlık piyasası sisteminde devletlerin bir kontrolü, denetimi ve tercihi söz konusu değildir. Bu piyasada kullanılan ürünler her türlü gümrük, vergi ve kontrolden muaf olarak ithal edilebilir ve serbestçe kullanılabilir. Her ülkede iç piyasada tıp kartelinin ürettiği ürünlerin dışında sisteme dâhil olmayan ülkelerin ürünlerinin kullanılması yasaktır. Devletin gümrükleri neoliberal sisteme dâhil olan ülkelerde açık; diğer ülkeler için kapalıdır. Bu da devletin ABD imparatorluğunun sınırları içinde olması anlamına gelir.
-
Sistem tekelci bir sistemdir: Bütün SHS bu sisteme bağlı olarak çalışmak zorundadır. Sistemin motoru zorunlu sağlık sigortacılığı sistemidir. Esas sistem bu olduğu için sağlık piyasasında yer almak isteyen resmi devlet ve üniversite hastaneleri ve özel hastaneler her ülkede merkezi sağlık sigortacılığı sistemine sağlık hizmeti SATAR.
-
Herhangi bir SHS na (Sağlık Hizmeti Sunucuları) başvuran hastalarda kullanılabilecek teşhis ve tedavi yöntemleri SGK, Sağlık Uygulama Tebliğinde yer almaktadır. Henüz listede yer almayan çok pahalı SMA ve kanser ilaçları gibi ilaçlar da toplumsal kampanyalar ve davalarla listeye eklenmektedir. Hastanelerde çalışan hekimler bu teşhis ve tedavi yöntemlerini canlarının istediği gibi özgürce kullanır. SGK na sağlık hizmeti satan SHS, ne kadar fazla gereksiz teşhis ve tedavi yöntemini kullanırsa o kadar fazla kar edebilir. Bu sistem gereksiz tedavi ve girişimerin yapılmasını teşvik etmektedir.
-
Sağlık piyasasının temelinde neden SGK merkezli zorunlu sağlık sigortacılığı vardır? Bütün SHS’larının SGK’na bağlanmasının bir amacı da tıbbi ürünlerin kullanıldığı hastane faturalarının düzenli bir şekilde ödenmesinin sağlanmasıdır. Sistemin bir amacı da hem sigorta sisteminin hem de kişilerin kendi keselerinden yaptığı sağlık harcamalarının arttırılmasıdır. SHS’nın faturalarının düzenli ödenebilmesi için herkesten düzenli para toplanması gerekmektedir. Bu amaçla para toplanması da aslında bir sağlık vergisidir. Özel ve üniversite hastanelerinin daha fazla gereksiz tıbbi işlem yapması için bu hastanelere hastalardan da ilave ücret tahsil edebilme hakkı verilmiştir. Hiçbir kontrol olmadığı için hastalardan ilave ücret adı altında haraç tahsil edilmektedir.
-
Bu sağlık sistemi başlı başına bir YOLSUZLUK VE DOLANDIRICILIK sistemidir. SGK sisteminde sağlık hizmeti satın alınması işlemi beyana dayanır. SHS, SGK’dan tahsil etmek istediği tutara göre faturaları düzenler. Beyan edilen aylık fatura tutarı dijital ortamda SGK MEDULA sistemine yüklenir. Bu faturaların örneklenen % 5’i üzerinden, hastanenin tek taraflı düzenleyip sisteme eklediği bilgi ve belgelere göre bilgisayar ekranından sözde bir hak ediş belirleme işlemi yapılır. Hastane tek taraflı olarak fatura düzenlediği için yapılan muayene ve işlemlerin sayısını arttırabilir; yapılmayan işleri yapılmış gibi gösterebilir; basit tıbbi müdahale ve tedavileri daha büyük ameliyat ve tedavi gibi gösterebilir; kullanılmayan ve kullanılması mümkün olmayan pahalı tıbbi malzemeleri kullanılmış gibi göstererek SGK sisteminden para tahsil edebilir. Bu konu daha sonra ayrıca ele alınacaktır. SGK sistemi kuruma hizmet satan hastaneleri korumak için düzenlendiği için, hastalardan gelen herhangi bir şikâyet ve soruşturma daima SHS lehine sonuçlandırılmaktadır. Bu sistemde % 0.5 oranında da olsa hak ediş kesintileri, cezai işlem ve yersiz ödeme kesintileri olabilmektedir. Bu kesintiler de hastanelerin SGK aleyhine açtıkları sahte alacak davaları ile tekrar geri alınmaktadır. Bu davalar daima SGK aleyhine sonuçlanmaktadır. Kurumun denetim birimi ve avukatları daima bu davaların kaybedilmesi için çalışır.Bunların örnekleri Kurum aleyhine Cumhuriyet Savcılığına yaptığım suç duyurusunda ayrıntıları ile belgelenmiş ve gösterilmiştir.
Türkiye’de bir sağlık sistemi sorunundan bahsettiğiimde, daima benim için böyle bir sorun yok! Hasta olduğumda hastaneye gidiyorum; muayene olup ilaçlarımı alıyorum. Hastaneler eskisinden daha iyi; beş yıldızlı otel görünümünde. Mini etekli sekreter ve hemşireler bizi karşılıyor. Her yerden ilacımı alabiliyorum, diyorlar. Bu kişiler kendilerine uygulanan gereksiz tedavi ve cerrahi girişimleri “sağlık hizmeti” sanıyor. Düzenlenen ilaç raporları ile gereksiz ilaç tüketmeleri istendiği için; zamanında almadığı ilaçlar için eczanelerden aranmalarından memnun oluyor; hatta bazı eczaneler bu ilaçları evlere servis ediyor.
Dr. Uğur Yılmaz*
-
-
Hey sen hosgeldin!Hoşbulduk efenim. Keyifli forumlar dilerim.
-
Felsefe de Ruha Bakış Nasıldır ?Ruh var yok tartışmaları kısırdır, bir kere ruh nedir? İkincisi taraflar uzlaşamaz. Var diyenler vardır yok diyenler vardır. Konu teoloji düzleminin dışına çekilse bile uzlaşı bulunamıyor. Sonuçta düz dünya tartışması gibi tarafların boğuşması dışında meyve vermiyor.
-
İnsan arıyorum@ictenlik, içinde söyledi: İnsan arıyorum
Zira iyi ve dürüst biri olduğunda ve kendi durduğun yere güvendiğinde artık düşmanın da olamaz. O kendini senin düşmanın sanabilir, ama aslında senin için değildir. Yanımızda daima gerçeği taşıdığımız sürece ne yaptığımızı bildiğimiz ve bu bildiğimizi de kendimize dürüstçe söylediğimiz sürece kim bizi incitebilir? Bilmediğimiz bir şeyi bize kim söyleyebilir?
O lafın doğrusu -uygun çevirisi- sen beni küçümseyebilir/horlayabilir/aşağıyalabilirsin ama ne farkeder ben küçülmem bu beni küçültmez ki!
Nasıl?
Bir krala biri (adamın biri, çocuğun biri) çıksa adıyla dese ki Lan Arthur komik görünüyon o ne biçim elbise, bundan hiç giyen yok şaklabana dönmüşün
İşçisi hatta ofis çalışanı hatta müdürü çıksa patronunun karşısına atsa bacak bacak üstüne gerilse yaksa sigarasını da dese Lan Ahmet dese galk şu goltuktan bi de beri de sen otur az da ben sana iş buyurayım
Hepsinin egosu var.
Diyojeninin nesi var.
Diyojenler artık fıçı da
Fıçı sokakta bir yerde
-
İNSANLARA ZAAFLARINIZDAN BAHSETMEYİNYenildim, gene (yine) yenileceğim.
Hep denedin. Hep yenildin. Olsun. Yine dene. Yine yenil. Daha iyi yenil. Samuel Beckett.
-
Şuan Ne DinliyorsunNe yapmam gerekiyor?
Barış ve anlayış hakkında konuşmak istersem
Ama sen sadece kılıcın dilinden anlıyorsun.
Ya seçtiğiniz yolun sizi çöküşe götürdüğünü anlamanızı istiyorsam?
Ama sen sadece kılıcın dilinden anlıyorsun.
Ya sana beni ve sevdiklerimi rahat bırakmanı söylemek istersem?
Ama sen sadece kılıcın dilinden anlıyorsun.Bıçağın konuşmasına izin veriyorum.
Böylece dilim demire dönüşecek
Ve sözlerim savaşın kudretli kükremesi
İlahi öfkemin okunu ortaya çıkaracağımTüm eylemler herkesin iyiliği için
Gözlerinde yansımamı görüyorum
Ama yeni yaşım daha yeni başladı.Sevgili kardeş düşman
Senin için kılıç şarkımı söylüyorum
Yok oluşun ninnisi
Böylece gülümseyerek uyanabilirim
Ve kalbimde mutluluk
Ve kalbimde mutluluk
Ve kalbimde mutlulukBir arada yaşama, çatışma, mücadele
Yıkım, yenilenme, dönüşüm
Senin için yapabileceğimin en iyisi bu.Ufukta gri bir kasvet görüyorum
Bu güçlü bir güneşin doğmasını vaat ediyor
Bütün ayları eritmek için
Eski arınma ateşlerini yakacak
Sönmekte olan köz gibi görünüyorsun
Sönmekte olan köz gibi görünüyorsun
Sönmekte olan köz gibi görünüyorsunhttps://lyricstranslate.com/en/heilung-krigsgaldr-lyrics.html
-
Nazilerin engelli soykırımıBu şey insanın anladığı biçimde bir genetik varsayımıyla; soy kırarak, dölleme bireyini seçerek ya da bu anlamda genetik seçilim yaparak türsel dejenerasyonu gideremeyeceğini açıklar. Bir tür safkan/ari tür bireylerin olmaksızın. Tüm melezler melezdir ve melezlenmiştir. Hepsi herhangi türden genetik anomalinin ortak taşıyıcıları ve bazı şeylerse sandıkları gibi genetik anomali değil.
Öjeni Naziler yoluyla dışavurulmuş olsa da tüm insan belleğine dair bir kavram. Sonuçta bu testi Naziler eliyle insanlar yapmış olmalı ve hala akıllanmamış ve kendi sonuçlarını okuyamıyor gibi görünüyorlar.
(Safkan Arap-atı kavramındaki gibi safkan insan yoktur, kalmamıştır. Öjeni olanaksızdır. Yine de ari ırklar arayacaklarsa Brezilya yağmur ormanlarına gitmeliler ve oradakilere çoğalma yetkisi verip kendilerini de imha etmeliler. )
-
AnlıklarDaha da detaya inersem anlattığım şu.
google'a "kira bedeli ev bedelinin ne kadarı" yazarsam şunu bulurdum.Emsal kira bedeli, kiraya verilmiş mülkün emlak vergisi değeri miktarının %5'ine karşılık gelmelidir.
Bu yaklaşık piyasadır, belirlidir ve yaklaşık piyasa dengededir. Hepimiz mal-mülk sahibi oluruz ve sahip olmayı mülkiyeti kutsarız ve bu gelirle de ilişkili. Yani hepimiz biliriz ki; yaklaşık 10-20 yıllık kira bedeli bir evi karşılar. Bu bir tarla alsam da böyledir. Onun yaklaşık bedeli de 10-20 yıllık hasat kazancı bedelidir. Bu da dengededir.
Piyasada ev fiyatları nasıl oluşur?
Yaklaşık (kabaca) arsa maliyeti + yapı maliyeti + mütayit kar ve kazancı. Mütayitlerin %50 kadar kar ettiği düşünülür bilmiyorum ama şu vardır. Bir arsam olsa kendim usta tutsam, malzeme alsam (ya da bir mütayite bana ev kondur desem ve bana fiyat önerilse sonuçta) o evi muhtemelen bir mütayitin bana önereceği fiyata ya da piyasadaki ev fiyatına yakın ancak mal ederdim çünkü mütayitler büyük tedarikçiler ve iş zincirleri var. Yani aslında yapı arsa maliyeti üzerinden yapı fiyatı da piyasa da oldukça dengededir. Neden dengededir çünkü rekabet var serbest piyasa böyle işler . Son olarak arsa mülktür onun fiyatı da serbest piyasa da şekillenmiştir. Yani bu denklemi bozamayız. Kiraları düşürerek ev fiyatlarını düşüremez ya da kontrol edemeyiz. Kirayı bir yıl %25 e çeksek ve o yıl %60 enflasyon olsa ev sahibi seneye enflasyon düzeltmesi+%60 talep etmelidir. Bunu bozamazsın. Bunun tek sonucu var. Mülk sahibini zarar ettirme ve mülkiyet hakkının/hukukun açık tacizi..
Ülkende gelir sorunsa, gelir kiraya yetmiyorsa asgari geliri parlamento belirler. Yani bunun düğmesi orada ve oradan düzenleniyor. Ev ve kira fiyatları enflasyon dışında ve üstünde yapay şişmişse ki şişmiş mi onun sebebi ne? Ülkeye göçmen ve Arap doldurma mı ya da cebi dolu Arapların mülk yüksek fiyatlara mülk edinmesi ve kiralaması mı? Yoksa bu yokta enflasyon rakamları mı doğru açıklanmıyor? ama mesele nu da değil. Biz krallık değiliz, tebaa değiliz ,çöl kabilesi değiliz. Sosyal hukuk devleti, demokrasi ve yasa/anayasa çağındayız ,bireysel mülk edinme hukuku, serbest piyasa hukuku, bunlar güncel cari hukuklar, belirlidir. -
"Ekmek aptal toplumların temel gıda maddesidir"Şizofreninin Ameridaki eski adı "bread madness" ekmek deliliği. Çöl-Yak kavramı ikinci dünya savaşı sonrası buğday yokluğunda icad edildi çünkü ekmek yemeyen bazı insanlar birden iyileşecekti.
Buğday amiyane çim/ot dediğimiz bitkinin tohumudur. Bu bitkiyi işkembesi olan geviş getiren hayvanlar haricinde neredeyse yiyen yok.
Bunun dışında aslında ekmek kavramı buğdaydan daha geniştir çünkü unu yapılabilen herşeyden ekmek olabilirdi ve aslında yenebilir herşeyin unu yapılabilirdi.
Ekmekle bağlantımız çok yönlüdür. Öncelikle ekmek bağımının kökeninde maya ve mayalanma olduğunu düşünüyorum. Yani çoğu ekmek bağımlılığı aslında maya bağımlılığı olabilir. Bunun dışında yenebilir çok şeyi ekmek hamuruyla kaplar ve onun içine koyarız . Bu hem gıdayı/katığı gramaj olarak çoğaltır hem de gıdayı/katığı kuşatır .Yani sadece 50-80 gramlık bir köfteyi burger ve tavuğu döner olarak yiyebilirdik. Diğer durumda porsiyon bir kaç yüz gram olacaktı. Sonuçta ya et ve katık kıttır ya da bunlar seçkin yiyeceğidir ya da insana kısıtlanmıştır. İnsan beslenmesi ve çiftlik hayvanlarının hızlı kilo alması için önerilen beslenmeyi kıyaslayan kimi yazılar okudum. Tamamen aynılardı. 2022 de Amerika'nın %42'di obezdi. -
Matematik SorularıHATIRLATMALAR
Sorulara ilişkin görseller grafik eğri analizine uygun olarak aranmıştır ve örneklenmiştir. Sağlanan veriler dışında farklı güncel verilerle çalışmayı ya da yanıtlamayı deneyebilirsiniz.NOTLAR
Tartışma dışında sadece açık matematiksel yanıtlar/ölçümler ve sorulara dair matematiksel çözümler istenmektedir ya da beklenmektedir ve yanıtlar ışığında süren yeni bir soru cevap etkinliği düzenlenecektir.SORULAR
SORU1: Aşağıdaki görsel ve bilgilendirme ışığında Amerika'nın tamamı kaç yılında diyabet olacaktır?
Görsel ve içerik kaynağı
https://aspe.hhs.gov/reports/diabetes-national-plan-action-0SORU 2: Bu veriye göre yukarıdaki hesaplama gözden geçirilmeli midir? ya da bu veri ışığında Amerikanın tamamı kaç yılında diyabet olabilirdi_?
İçerik kaynağı
CDC Amerikan hastalık önleme kontrol merkezi dataları
https://www.physicaltherapy.com/articles/diabetes-in-adults-current-guidelines-4795SORU 3: Bu veriler ışığında Amerika'nın tamamı kaç yılıdan obez olacaktır?
İçerik kaynağı
https://en.wikipedia.org/wiki/Obesity_in_the_United_StatesSORU 4: Aşağıdaki veriler ışığında Amerikan kadınlarının tamamı ne zaman doğum sonrası depresyon yaşayarak artık doğurmayı istemeyecek ya da doğuramaz hale gelebilirdi ve tüm emziren Amerikan kadınları ne zaman antidepresan kullanır hale gelecektir?
2006 ve 2015 yılları arasında ABD'de doğumda doğum sonrası depresyon/anksiyete ve ciddi akıl hastalığındaki eğilimler.
İçerik kaynağı
https://womenshealthdublin.ie/postpartum-depression/SORU 5: Aşağıdaki görsele göre tüm İngilizler ne zaman antidepresan kullanacak?
İçerik Kaynağı
https://bpspubs.onlinelibrary.wiley.com/doi/full/10.1111/bcp.14475Yeni soru yapılanmasaı sağlanan yanıtlara göre ilerletilecektir.
-
Gözlemlediğim yiyecek ve içecekler@bilgisezgi, içinde söyledi: [Gözlemlediğim yiyecek ve içecekler]
Yağ, tuz ve acı biberi kesin.
Özellikle yağ, vücudun en büyük düşmanıdır.Kendi yaşamımdan deneyimlediğim bu bilgiler için para istemez:) işinize yaraması beni sevindirir.
Buraya kadar ilgiyle okudum. Ta ki yağ'a kadar.
Günde yarım kilo kadar hayvansal yağ yediği halde fit hatta zayıfça olan insanlar var.Yağın mantığı şudur. Proteini ayıralım.
İki enerji kaynağımız var
a- yağ
b- karbonhidratlar (şeker nisaşta dahil)Burada şu var. Bitkisel yağlar karaciğerden sentezlenir ve hayvansal yağlar bağırsaktan emilir. Tereyağı direkt temiz yakıt orak karaciğere gider. Bu en hızlı efektif enerjidir ve metabolizmaya en az sindirim enerjilendirme yükü bindiren işlem çünkü bunu tekrar işlemeyiz. Karbonhidratları işlemek için enerji harcardık.
Bitkisel yağlar ikincil ve oldukça tartışmalı. Rafine yağlardan ise olabildiğine uzak durmalıyız. İnce bağırsak ve insülin metabolizması sorunları ve karaciğer safra toksik yük demek.
Basitçe karbonhidratları günlük 50 gram gibi seviyelere çekseydik çok yüksek oranda yağ tüketebilirdik ve bu bize kilo ya da sorun oluşturmazdı. İyi yağ asitlerine gerçekten ihtiyacımız olabilir.
-
AnlıklarÇanakkale orman yangınında gördüğüm.
Her yere çam denen yanıcı ağacı monokültür olarak dikme..
-
Uzaylılar varlar mı? Dünya'ya gelirlerse ne olur?@Sputnik, içinde söyledi: Uzaylılar varlar mı? Dünya'ya gelirlerse ne olur?
Uzaylılar var mıdır ve varlarsa Dünya'ya gelmeleri durumunda ne olur? (Burada uzaylı diye bahsettiğim akıllı yani medeni olanlar.)
Sanırım insan uzaylı (uzaysız değil) ve dünyaya gelmiş gözüküyor ve ne olacaksa ve oluyorsa o oluyor.
@Sputnik, içinde söyledi: Uzaylılar varlar mı? Dünya'ya gelirlerse ne olur?
Bence uzayda akıllı (medeni) yaşam olsaydı mutlaka ama mutlaka sinyal alırdık.
Bence uzayda yaşam olsaydı mutlaka ölüm olurdu.
Uzaydan antiyaşam (yaşamsızlık) sinyali aldınız mı?
@Sputnik, içinde söyledi: Uzaylılar varlar mı? Dünya'ya gelirlerse ne olur?
Her iki yıldız sisteminden birinde yaşama uygun gezegen olduğu söyleniyor. Öyleyse neden bu gezegenlerde yaşayan akıllı yaşam süren canlılardan sinyal filan alamıyoruz.
Sanırım o gezegende yaşam sürmeyen cansızlardan antiyaşam sinyali aldınız
Dünyadışı gezegenlerde zeki ya da akıllı canlı yaşam formları var mı, yok mu, olabilir mi olmaz mı, varsa neden hiç tanık olmadık gibi sorunlar insanlığın ontolojik-kozmolojik sorunları olarak tarihinde ve belleğinde yatıyor. Bir kaç şey ekleyelim.
Burada biz varız. Şimdi.
Dünyadışı cansız varlara ya da yaşamszılığa tanık olmuş görünüyorsunuz.
Dünya içi/üstü uzaylı (uzaysız olmayan) canlı (medeni) yaşam formlarına tanık olmuş görünüyorsunuz.
Sonuçta tersten bakarsak kabaca tüm diğer dünyalarda sadece cansızlar ve yaşamsızlar mı var ve biz koca evrendeki tek yaşam formu muyuz diye sordunuz.
Sonuçta gözlem veren olgu; insanın ontolojik-kozmolojik durumu ve hakikatiyle bağlantısını gözler önüne seriyor. -
Yaratıcı YazarlıkMerhaba
Temennileri yakın tekrar ederek umarım yeni yılınız eski yılı aratmazYaratıcılık yıkıcılığın ve yokediliciliğin zıttı ama bu anlanan biçimde bilime çevirebileceğimi sanmam çünkü mesela Da Vinci'nin yaratıcılığı gibi bir eylemi aldığımda içimde sadece; "doğal", "yetenek" gibi bir kaç kelime ve izlenim belirip susuyor. Başka bir tanıma erişemiyorum.
Yine de genişletmeyi ve bir ileri bakmayı deneseydim şunu bulurdum. Daha fazla özgürlük, içtenlik, özgünlük, dışa vurma istenci, sınırlanmama, serbesti, kuralsızlık, daha fazla özgür edim, gibi kavramlarla ilişkilendirebilirdik.Yaratıcı yazarlığın zıttı yaratıcı olmayan yazarlık ve yaratıcı susma olurdu değil mi?
Yani yaratıcı olmayan bir yazarlıktan sözetseydik; söz gelimi, kurallı, düzenli, sistemli, zorlama, içten gelmeyen, görev olarak sürdürülen ve yapılan, eski biçimleri tekrar eden ya da kopyalayan-sürdüren, kendinden katmayan ya da tersi yıkıcı bir yazarlıktan sözedebilirdik.Yani, mental, bilişsel, zihinsel yetenek, tutum ve bu anlamda kişilik ve bireyin özgün yaşam öğreniminin getirisi, başka tanımlama bulamıyorum.
Bana göre ilk koşul sınırlar dışında serbestiye sahip olma ya da özgünlüğe ve doğallığa sahip olma. Bu tamamen bireyin ilk öğrenimi (eğitmeyle daha az sınır) ve ya da kişiliğini işaretledi.Bu tanım için basitçe yaratıcılık ve yazarlık tanımlarının alınıp ikisinin birleştirilmesi gerekecek. Bunun dışında bir şey üretilebileceğini sanmam. Bu yeterince yeterli ve bilimsel olurdu ve tersi de zorlama olurdu.
Yaratıcı; basmakalıp olmayan, tekrar ve ezbere dayalı olmaksızın doğal doğaç özgün kişiden kalıpsız türetilen .. Tekrar edilemez ve kopyası, taklidi en zor olan ..
Ne kadar bilimsel olacağını bilmiyorum ama hayalgücü, düşgücüne ve serbest ifade yeteneğine, zihinsel yetiye ve yeteneğe dayalı; belirli bir kural, sanat, akım, yazım dizgesini takip ya da tekrar etmeyen üretici-yenilikçi yazarlık .
Susucu ve yıkıcı yazmazlığın ya da statükocu yazarlığın zıttı
-
Gözlemlediğim yiyecek ve içeceklerMide şikayetlerinin çoğu karaciğer safra pankreas hattından gelir .Karaciğer ve safranın temizlenmesiyle ya da uygun diyetle çoğu geçer ve mide sorunları için sindirim enzimlerini deneyin ve proton pompalarından uzak durun ..