Ana evi
İş yerinde masamın üzerindeki telefon çınlamaya başlayınca kafamı telefona doğru çevirdim. Arayan kişinin numarası gözüme ilişti. Bu numarayı tanıyordum; eşime aitti. İçimden "Hayırdır!" dedim ve ahizeyi kulağıma dayadım. "Buyur canım, neden aradın?" diye sordum. Benim hatun hemen konuya girdi ve dedi ki: "Bizim oğlan evde kişisel test yaptı ve sonucu positif çıktı. Şimdi kendisiyle PCR testi yaptırmaya gidiyorum."
Benim keyfim kaçmıştı, çünkü büyük ihtimalle oradan da olumlu bir yanıt gelmeyecekti. Dedim ki: "O zaman bana da bulaşmadan ben anama gidiyorum. Bana 1 hafta on gün yetecek kıyafeti bavula koy lütfen. Ben işten sonra bavulu alıp onun yanına gideyim." Bu önerim onun da aklına yattı. "Tamam" dedi, "Sen işten gelinceye kadar bavulunu hazırlarım."
Annemin evi bize 30 km civarında bir uzaklıkta. Arabayla oraya varması yarım saat filan sürüyor. Oraya vardım ve zili çaldım. Annem beni elimde bavulla görünce bir hayli şaşırmıştı. "Merhaba anne, bir haftalığına misafir kabul edersin herhalde" diye gülümseyerek onun yanıtını beklemeden içeriye daldım. Annem hălă şaşkın şaşkın bana doğru bakıyordu.
Ona durumu anlattım. "Sağlık olsun, oğlum" dedi, "İstediğin kadar kalabilirsin." Bu arada telefonu eline almıştı ve kimi aradığını tahmin etmem zor değildi. Torununu arıyordu, çünkü onu çok severdi. Ne de olsa, tek oğlan olan torunu oydu.
Böylece anamın evine bir güzelcene yerleştim ancak bir iki gün sonra canım sıkılmaya başladı, çünkü internet yoktu. Halbuki ben annemi hep düzenli bir şekilde ziyaret ederdim fakat akşamları tekrar eve dönerdim. Bu nedenle böyle bir şey başıma hiç gelmemişti. Bol bol kitapları vardı ancak çoğunlukla din ve inanç içerikli olduklarından onları okumaya pek niyetim yoktu. Çarşıya çıktım, bir kitapçıya uĝradım ve oradan kafama uyan birkaç tane kitap aldım.
Annem onun yanına yerleşmeme bir hayli sevinmişti ve hergün en çok sevdiğim yemekleri pişiriyordu. Bu arada bana dini mesajlar vermeden de duramıyordu tabii. Sabah akşam Kur´an okurdu ki ha bire benim de okumamı isterdi. Bu nedenle kendi kitaplarını okumak yerine çarşıdan yeni kitaplar almama biraz hayıflanmıştı. "Oğlum, öbür dünya için de bir şeyler yapmak gerek" derdi hep. "Anne, ben de onu yapıyorum zaten. Hiç kimseye zarar verdiğimi gördün mi hiç?" diye ona takılırdım. Bunu söyleyince, bana hem kızar hem de gülerdi.
Bir hafta sonra bizim oğlanın yeniden yaptırdığı test negatif çıkınca, bana evin yolu göründü. Pılımı pırtımı toplayıp anamın evinde ayrıldım. Kapıda neredeyse 60 yaşına merdiven dayamış olan beni tembihlemeyi unutmadı tabii. "Oğlum, bu dünyadakiler geçici. Önemli olan, öbür dünya için ne yaptıklarımız."
Kelimeler: anne, aile, kitap