Genel Kültür

172 Konu 1.2k İleti

Alt kategoriler


  • 71 Konu
    324 İleti

    ADIM CUMARTESİ

    ../.
    Adım cumartesi,
    sen sordun ve
    ben de söyledim işte,
    ikna olmadıysan eğer
    suç kimin?
    ../.
    Arıyorum yıllarımı
    birini diğerine katarak hem de,
    bıkmadan, usanmadan ve de
    yılmadan,
    suç kimin?
    ../.
    Bir oğlum vardı, bir de kızım
    bir eşim vardı, bir de kardeşim,
    anam, babam, dostum arkadaşım ve
    belki de aşık olduğum biri,
    bir sevgilim vardı.
    ../.
    Oğlumu, kızımı
    eşimi, kardeşimi,
    dostumu, arkadaşımı ve
    aşkımı
    bir gece vakti, şafak sökmeden önce
    bağrımdan söküp alan
    suçlu kim?
    ../.
    Dedim ya, unutma sakın
    adım cumartesi,
    ben anayım;
    doğuran benim, hayat veren de ben
    hayatımı benden alan,
    suçlu kim?
    ../.
    Etiğin, estetiğin, kuralın
    öğretilerin, kabulün, kaderin
    yan yana dizildiği köprüde
    çar-mıh-a gerilmiş isem eğer;
    bir abide gibi,
    unutulmayacak olan da benim,
    ../.
    Adım cumartesi
    her vicdana seslenerek,
    çığlık atarak soruyorum
    çocuğum nerede!
    Suçlu kim?

    Eylül, 2023/Akarca

  • 76 Konu
    513 İleti

    Dünyanın gölgesi ayda...

    ve

    Güneş tutulmasının dünyadaki gölgesi..

    https://apod.nasa.gov/apod/ap170717.html

  • Okyanus etkisi

    0 Oy
    94 İleti
    442 Bakış

    @GuPSe
    Barış Manço´yu şimdiki nesil pek tanımaz.
    O zaman sen şimdiki nesilden sayılmazsın. Yoksa yanılıyor muyum? 🙂

  • 0 Oy
    19 İleti
    48 Bakış

    @bilgisezgi
    Dostum, halk cahil veya dilini düzgünce konuşamıyor olabilir. Bu böyle diye halkı suçlamak, bir şeyleri deĝiştirmiyor.
    Bu (düzgün Türkçe öĝretmek) ilk etapta devletin kurumlarının, okulların ve akademisyenlerin başlıca görevi. Belki de ilkokuldan itibaren verilen Türkçe derslerinde bir yanlışlık/terslik var.

  • 0 Oy
    4 İleti
    64 Bakış

    Osmanlının son zamanları bile iğrenç, klasik dönem ise daha tiksindirici ve iğrenç.
    Son zamanlarda biraz gayret göstermişler ama klasik dönem Osmanlısı insanın kanını donduracak derecede ucube bir toplum.
    Ellerinin altında her bir kaynak var ama tarım bile yapamamışlar ki, bütün Dünya'da nüfusun arttığı bir zamanda nüfus artışı yaşanmamış.
    Para desen geçmiyor, takas yöntemi ile ticaret yapıyorlar. Ülkede üretilen az biraz mallar ise İtalyan tüccarlara çok az bir miktara satılıyor, yani sömürge haline getirilmiş.
    Matbaa yani kitap okumak yasak, dini kitaplar dışında bütün kitaplar halka yasaklanmış,
    Toplum "ölüler toplumu" haline getirilmiş. "Ahirete hazırlık" dışında bir kaygıları kalmamış.
    Muhteşem yüzyıl da göründüğünün aksine iğrenç giysiler giyiyorlar. Bütün kılık kıyafetler ucubelikten ibaret.

    İşte Osmanlı tam olarak buydu. Sözde cihan padişahları bile bir gecekondu da kalıyordu.
    18.yüzyılda Osmanlı, Avrupa dan tahminen 2 bin yıl daha geri idi. Evet şaka yapmıyorum, bir camiyi bile 50-70 yılda inşa edebiliyorlardı. Firavun ikinci Ramses bunları görse "bu ne ucubelik" derdi herhalde.

    Keşke tarihçilerimiz muhteşemsiz Süleyman'ın askeri başarıları (?) yerine matbaanın 300 yıl geç gelmesinden bahsetseler.

  • 0 Oy
    7 İleti
    38 Bakış

    Daha dun basima geldi, deniz levregi 275 tl idi havuz levregi 240 tl ben deniz levregi soyledim 600-700 gr diye not dusulmustu gelen balik buldigin havuzdu nerden anladim tadindan yagindan herseyinden 🙂 sonuc olarak organik vs hikaye domatesin fidesini her yerden alabilirsin dikiyorsun serada onceden alirsin sera olmazsa temmuz haziran agustos alirsin organik diye satarsin iste 🙂

  • Çalma Listesi

    6 Oy
    64 İleti
    752 Bakış
  • DarkMatter2525 Youtube kanalı

    1 Oy
    3 İleti
    38 Bakış
  • 3 kelime, bir kısa hikăye

    3 Oy
    11 İleti
    302 Bakış

    Ana evi

    İş yerinde masamın üzerindeki telefon çınlamaya başlayınca kafamı telefona doğru çevirdim. Arayan kişinin numarası gözüme ilişti. Bu numarayı tanıyordum; eşime aitti. İçimden "Hayırdır!" dedim ve ahizeyi kulağıma dayadım. "Buyur canım, neden aradın?" diye sordum. Benim hatun hemen konuya girdi ve dedi ki: "Bizim oğlan evde kişisel test yaptı ve sonucu positif çıktı. Şimdi kendisiyle PCR testi yaptırmaya gidiyorum."

    Benim keyfim kaçmıştı, çünkü büyük ihtimalle oradan da olumlu bir yanıt gelmeyecekti. Dedim ki: "O zaman bana da bulaşmadan ben anama gidiyorum. Bana 1 hafta on gün yetecek kıyafeti bavula koy lütfen. Ben işten sonra bavulu alıp onun yanına gideyim." Bu önerim onun da aklına yattı. "Tamam" dedi, "Sen işten gelinceye kadar bavulunu hazırlarım."

    Annemin evi bize 30 km civarında bir uzaklıkta. Arabayla oraya varması yarım saat filan sürüyor. Oraya vardım ve zili çaldım. Annem beni elimde bavulla görünce bir hayli şaşırmıştı. "Merhaba anne, bir haftalığına misafir kabul edersin herhalde" diye gülümseyerek onun yanıtını beklemeden içeriye daldım. Annem hălă şaşkın şaşkın bana doğru bakıyordu.

    Ona durumu anlattım. "Sağlık olsun, oğlum" dedi, "İstediğin kadar kalabilirsin." Bu arada telefonu eline almıştı ve kimi aradığını tahmin etmem zor değildi. Torununu arıyordu, çünkü onu çok severdi. Ne de olsa, tek oğlan olan torunu oydu.

    Böylece anamın evine bir güzelcene yerleştim ancak bir iki gün sonra canım sıkılmaya başladı, çünkü internet yoktu. Halbuki ben annemi hep düzenli bir şekilde ziyaret ederdim fakat akşamları tekrar eve dönerdim. Bu nedenle böyle bir şey başıma hiç gelmemişti. Bol bol kitapları vardı ancak çoğunlukla din ve inanç içerikli olduklarından onları okumaya pek niyetim yoktu. Çarşıya çıktım, bir kitapçıya uĝradım ve oradan kafama uyan birkaç tane kitap aldım.

    Annem onun yanına yerleşmeme bir hayli sevinmişti ve hergün en çok sevdiğim yemekleri pişiriyordu. Bu arada bana dini mesajlar vermeden de duramıyordu tabii. Sabah akşam Kur´an okurdu ki ha bire benim de okumamı isterdi. Bu nedenle kendi kitaplarını okumak yerine çarşıdan yeni kitaplar almama biraz hayıflanmıştı. "Oğlum, öbür dünya için de bir şeyler yapmak gerek" derdi hep. "Anne, ben de onu yapıyorum zaten. Hiç kimseye zarar verdiğimi gördün mi hiç?" diye ona takılırdım. Bunu söyleyince, bana hem kızar hem de gülerdi.

    Bir hafta sonra bizim oğlanın yeniden yaptırdığı test negatif çıkınca, bana evin yolu göründü. Pılımı pırtımı toplayıp anamın evinde ayrıldım. Kapıda neredeyse 60 yaşına merdiven dayamış olan beni tembihlemeyi unutmadı tabii. "Oğlum, bu dünyadakiler geçici. Önemli olan, öbür dünya için ne yaptıklarımız."

    Kelimeler: anne, aile, kitap

  • Antartika canlı kamera bağlantıları

    1 Oy
    8 İleti
    62 Bakış

    Her 15 saniyede bir güncellenen görsele canlı denilebilir, çünkü çok kısa bir zaman aralıĝı.

  • Şiir denemeleri...

    2 Oy
    15 İleti
    189 Bakış

    Önemli olan...

    Berideki muhakkak karşıdakini sinirlendir.
    Şuradaki muhakkak oradakini öfkelendirir.
    Yakındaki muhakkak uzaktakini kızdırır.

    Muhakkak birisi, birisinin tepesini attırır.
    Önemli degil bunlar.
    Önemli olan kendi kendimizi sinirlendirmemektir.

  • 3 Oy
    5 İleti
    75 Bakış

    @kâfir-imam Akran zorbalığı çok büyük bir sorun. Zorbalık yapanlar öldürseler bile ceza almıyorlar. Çoğu cinayet-zorbalık vakası medyaya bilerek verilmiyor.
    Bu sorun ancak yüz yüze eğitim kaldırılarak hafifletilebilir.

    Ekşi sözlükte birine şöyle bir mesaj gelmiş. Zengin çocukları yetim bir çocuğu komaya sokana kadar dövmüşler. Bu zengin çocuklarına ne bir ceza ne bir kınama hiçbir şey yapılmamış. Gerçekten inanılmaz.

    https://eksisozluk.com/img/ayz2hehb

    kaynak

  • Merhaba Canım

    4 Oy
    4 İleti
    151 Bakış

    Ne güzel şiir.
    Şimdiye kadar bilmiyor olmak üzdü beni.

  • I.G. Farbenindustrie

    1 Oy
    2 İleti
    25 Bakış

    Bu şirket işlediği insanlık suçlarından dolayı tasfiye ediliyor. Yani kapatılıyor eğer yerseniz...

    Araştırın bakalım günümüzde kaçtane şirket bu farbenindustrie şirketinin bölünmüş parçalarını oluşturur?

    Hepsi akrabalar arasında pay edilmiş. Kuzenler yeğenler arasında bölüştürülmüştür. Ama kuruluş şekli ulusaldır. Yani alman devletinin kamu şirketidir.

    Şimdi daha net anlaşılır umarım.

  • 1 Oy
    6 İleti
    65 Bakış

    @kâfir-imam

    Kısa dalgada türkçe yayın yapanları araştırayım dedim.
    Çıkan listede Trt Recep . erdoğan diye bir 7460 khz den yayın yapan kanal buldum. 🙂
    https://www.short-wave.info/index.php
    b.png
    buradan arama kısmına türkçe yazınca çıkıyor.
    a.png

    Evinde kısa dalgada çalışan radyo yoksa buradan dinle.
    http://sdr.cyhams.org:8073
    frekansı 7460 khz yap.

    Adam uçmuş iyice. 🙂

    Günümüzde narsisistik kişilik bozukluğu ne gibi belirtilerle kendini belli ediyor? Kişinin kendisini herkesten üstün görmesi ve başkalarına tepeden bakması. Güçlü, başarılı ve çekici bir kişi olmayı düşlemesi, kendisini alanındaki en başarılı kişilerden biri olarak görmesi, olağanüstü güçlere sahip bir kahraman olduğunu ve dergi kapaklarını süsleyebilecek çekiciliğe sahip olduğunu düşünmesi ve bunun yalnızca kendi kafasında oluşturduğu bir sanı olduğunun ayırdına varmaması. Başarı ve yeteneklerini abartması, söz gelimi, tenis turnuvasında dokuzuncu olmasına karşın, orada olmayanlara birinci geldiğini söylemesi. Sürekli olarak başkalarından övgü ve beğenilerini belirten sözcükler beklemesi, çöpü kapıya koymak gibi, yaptığı en önemsiz işi bile başkalarının övgüyle karşılamasını istemesi. Özel biri olduğuna inanması ve öyleymiş gibi davranması, kendisinin Tanrı’nın çevresindeki kadınlara, erkeklere, iş arkadaşlarına, yani tüm dünyaya sunduğu bir armağan olduğunu düşünmesi ve bu nedenle de herkesin buna göre davranmasını beklemesi (ancak bunu kendi dışında kimse bilmez). Başkalarının duygu ve düşüncelerini anlamaktan yoksun olması-bir şeylerin öyle olması gerektiğini ya da yanıldıklarını söylediğinde insanların bozuk çalmalarına bir anlam verememesi. Herkesin kendi görüş ve düşüncelerine uymasını beklemesi, ona göre tek yol söz konusudur ve bu yol kendi yoludur. Bu yüzden başkalarının kendi görüşlerini onunla paylaşmalarından huzursuz olur, çünkü başkalarının düşünce ve tasarıları onunkinin yanında bir hiçtir. Başkalarından çıkar sağlaması, ana babasının arabasını, kredi kartını, eşyalarını, giysilerini onların onayı olmaksızın alması, sırada bekleyen yaşlı bir kişinin önüne geçmesi, ya da ufacık bir iyilik yaptığında çok daha büyük bir karşılık beklemesi. Daha değersiz olduğuna inandığı kişileri küçümsemesi, mesela, dondurucu soğukta sokakta kalan evsiz barksız kişinin mantosuz ve ayakkabısız olmasını şaşkınlıkla karşılaması. Başkalarını kıskanması, ödülü, övgüyü başkalarının değil, bir tek kendisinin hak ettiğine inanması. Kendisinden daha çekici, daha zeki, daha başarılı olduğunu düşündüğü kişileri kara listeye alması, onlardan nefret etmesi ve onlara sayıp sövmesi. Başkalarının kendisini kıskandığına inanması, bu kişiye göre, herkes onun gibi olmaya öykünür. Sağlıklı ilişkiler kurmakta zorlanması, ailesi ve arkadaşlarının kendisini anlamadıklarını düşünüp onlarla ilişkiyi kesmesi; gönül ilişkilerinde bir türlü istediğini bulamayıp, sürekli sevgili değiştirmesi. Gerçekçi olmayan hedefler belirlemesi, günün birinde büyük bir şirketin yönetim kurulu başkanı olacağı, bir sinema yıldızı ile evleneceği, ya da Bill Gates’in milyarlarına konacağı gibi gerçek dışı düşler kurması. Kolayca incinmesi ve kabuğuna çekilmesi, insanların kendisini sürekli olarak ve bile bile incittiklerini düşünüp buna bir anlam verememesi ve bu duygunun üstesinden kolay kolay gelememesi, ya da hiç gelememesi. Özsaygı duygusunun kolaylıkla zedelenmesi, onca afra tafranın ardında son derece kırılgan bir kişinin yatması. Kararlı ve duygusuz biriymiş gibi görünmeye çalışması.

    KAynak

  • Erşan Kunteri

    1 Oy
    8 İleti
    212 Bakış

    @bilgisezgi babam ve oglum da bence guzeldi 🙂

  • Jurassic World

    0 Oy
    6 İleti
    49 Bakış

    Örneğin Interstaller. Bu filmde boşa söylenmiş öylesine bir sözcük bile yok. Her sözcük dikkatle seçilip en anlamlı olacak tümceler oluşturularak diyaloglar replikler hazırlanmış. Boşa öylesine tek bir söz edilmiyor bu filmde. Her söz bir anlam ifade etmek için düşünülmüş. Filmi bırak replikleri alt alta yaz ve oku yani, o şekilde. Başka yerde yok böyle bir şey.

  • Göçebe Toplumların Vatan Kavramı Olur mu?

    0 Oy
    17 İleti
    166 Bakış

    @nejdet-evren, içinde söyledi: Göçebe Toplumların Vatan Kavramı Olur mu?

    Kapitalis, öncesi pre-kapitalis ve daha öncesinde ise talancı/yağmacı topluluklar/yönetimler vardır ve göçebelik de bu yağmadan kaçmak şeklindeki bir aile içi üretim temelinde şekillenmişti. Dolayısı ile “vatan” kavramı zaten bir üst-yapı olarak anlam kazanır ve ideolojilerin temel taşlarından biridir.

    Kaçmak temelli çözüm arayışı olmaz. Zaten sorun da bu.

    Vatan kavramı çokça değişmiş , dönemin baskın gücüne göre her kalıba sokulmuştur.

    Ulus yani ırkçı yaşam kapitalizmin dayatmasıdır ama vatan böyle bir ırkçılığa bağlı değildir. Türk yurdu yada gavur vatanı dediğimiz aslında vatanı ırkçılık ile tarif etme çabasıdır.

  • Kelimeler

    1 Oy
    7 İleti
    246 Bakış

    Bu tür ad kalma olaylarından o kadar çok efsane türeyebilir ki, aslında işin ne olduğunu bilmeyenler ne bilsin, bilemezsin ki aslının ne olduğunu!

    Çok cimriymişim, koridora dikilmişim "dışarı çıkıp para harcamak yasak" diye Mavisakal kesilmişim... O yüzden koridorun adı cimri kalmış.

    İyi gene pinti, nekes aksi cimri manyak kalmamış! Az da tutumluluk varsa eyvah ki eyvah masal tutar mı tutar!

    Belki bir gün elektronikten anlayan biri "yok yaaaa, öyle değil o iş, biz ışık kısan devreye cimri deriz yaaa" diyebilir ama ya o zamana kadar o devre o koridordan kaldırıldıysa, unutuldu, sadece adı kaldıysa!

    Ayıkla pirincin taşını! Sen öl, arkandan "bir cimriydi, bir cimriydi, üç kuruşun hesabını yapardı" desinler! Ne o, elektronik hobisi hevesiyle "aaa iyiymiş, bu devreyi yapayım bari" dedin, masumca bir iyi niyetle! Keşke bu devreye cimri dendiğini söylemeyip "faz kontrol devresi" deseydin! Kimse bundan bir iş çıkarmazdı!

    İşte teknik terimleri kullanmanın yararları!

  • Khaled Hosseini

    3 Oy
    1 İleti
    97 Bakış
    Kimse yanıtlamadı
  • Kavak yelleri...

    2 Oy
    3 İleti
    133 Bakış

    KİM DEMİŞ

    Es kavak yeli
    en ince yerimden
    ayır bedenimi ruhumdan
    ki bileyim kim olduğumu...

    Nice zamandır savruldum
    salkım söğüt gibi
    iki büklüm;
    ayaklarım isyanda
    dermansızım, an senin...

    Es kavak yeli
    bağrıma doğru es
    süpür ikircikli yanımı
    ve al götür toprağına;
    sürgünüm ellerinde...

    Es kavak yel es
    doğudan, batıdan
    kuzeyden güneyden es
    asla unutma beşinci yönü
    kimliksiz kalmasın cesedim...

    Kırağı çaldığı vakit
    gün ağardığında
    güneşin anlacında parçalanan
    yıkık gecenin koynundaki
    uyuyan bir çocuk gibi
    al götür
    ve unuttur beni...

    Kim demiş yaşadığımı!?

    14 Nisan 2022/Akarca

  • Tarkan - Geççek

    1 Oy
    6 İleti
    186 Bakış

    Eğri oturup doğru konuşalım...
    Sanatçılar ne için var?
    Sadece kulağa hoş gelen ve aşklı meşkli şarkılar mı söylesinler?

    Zannerdersem, bazıları istiyor ki, sanatçılar sadece suya sabuna dokunmayan şarkılar yazıp söylesinler, yazıp çizsinler ve filmler üretsinler. Böyle bir beklenti içinde olanlar var. Ben bu tip sanatçılara sanatçı demem, kimse kusura bakmasın.

    Sanatçılar elbette ülkenin sorunlara da değinmeliler, yapıcı eleştiri yapmalılar ve bunları eserlerine yansıtmalılar.