İçeriğe atla
  • Kategoriler
    • All Categories
    • Individual Categories
    • Tartışma
      • Serbest Kürsü
      • Sizin Köşeniz
      • Eğlence & Oyun
    • Felsefe
      • Felsefe Tarihi
      • Felsefe Okulu
      • Filozoflar
      • Felsefe Sözlüğü
    • Soru & Cevap
      • Din & İnanç
        • Astroloji
        • Mitoloji
        • Spiritüel Hayat
        • Anadolu
        • Orta Doğu
        • Hint
        • Uzak Doğu
        • Yeni
      • Genel Alanlar
        • Sosyoloji
        • Psikoloji
        • Tarih & Edebiyat
        • Bilim & Teknoloji
        • Kültür & Sanat
      • Duyuru & Destek
      • World
      • Güncel
      • Popüler
      • Kullanıcılar
      • Gruplar
      Daralt
      Marka Logo efelsefe
      Düşünce, eleştiri ve paylaşım platformu
      • Kurallar
        • Light
        • Cloudy
        • Dim
        • Dark
      1. Ana Sayfa
      2. Genel Alanlar
      3. Yazılarınızı Bekliyoruz!

      Yazılarınızı Bekliyoruz!

      Konu Zamanlandı Sabitlendi Kilitli Taşındı Genel Alanlar
      23 İleti 5 Yayımlayıcılar 431 Bakış
      • En eskiden en yeniye
      • En yeniden en eskiye
      • En çok oylanan
      Cevap
      • Yeni başlık oluşturarak cevapla
      Cevaplamak için giriş yapın
      Bu başlık silindi. Sadece başlık düzenleme yetkisi olan kullanıcılar görebilir.
      • B Çevrimdışı
        B Çevrimdışı
        Yetkinbagimsizkoala
        24 Şub 2022 19:07 tarihinde yazdı Son düzenleyen: phi
        #1

        Dostlar, sosyal medyada gezerken bir haber gördüm. Sizinle paylaşmak istedim. Linki bırakıyorum belki katılmak istersiniz.

        (https://www.mikro-scope.com/mercek/yazilarinizi-bekliyoruz-tema-kadin/)

        N 1 Cevap Son cevap 24 Şub 2022 20:12
        1
        • B bagimsizkoala
          24 Şub 2022 19:07

          Dostlar, sosyal medyada gezerken bir haber gördüm. Sizinle paylaşmak istedim. Linki bırakıyorum belki katılmak istersiniz.

          (https://www.mikro-scope.com/mercek/yazilarinizi-bekliyoruz-tema-kadin/)

          N Çevrimdışı
          N Çevrimdışı
          Yetkinnejdet evren
          24 Şub 2022 20:12 tarihinde yazdı Son düzenleyen:
          #2

          @bagimsizkoala , ilgili medya sayfası hakkında hiç bir bilgim yok, A.Ş. yi görünce biraz mesafeli durmam gerekir diye düşündüm, lakin ön-yargılı olmak istemem, sadece bilmediğim için endişemi bildirmek istedim...

          kadınlarını erkeğe muhtaç bir şekilde yaşamaya zorlayan toplumlar, kökten acizdir...

          B 1 Cevap Son cevap 25 Şub 2022 11:58
          0
          • N nejdet evren
            24 Şub 2022 20:12

            @bagimsizkoala , ilgili medya sayfası hakkında hiç bir bilgim yok, A.Ş. yi görünce biraz mesafeli durmam gerekir diye düşündüm, lakin ön-yargılı olmak istemem, sadece bilmediğim için endişemi bildirmek istedim...

            B Çevrimdışı
            B Çevrimdışı
            Yetkinbagimsizkoala
            25 Şub 2022 11:58 tarihinde yazdı Son düzenleyen:
            #3

            @nejdet-evren A.Ş size ne hissettirdi? Çünkü burayı bende ilk defa gördüm bir şeyler karalamayı düşündüm de

            N 1 Cevap Son cevap 25 Şub 2022 12:28
            0
            • B bagimsizkoala
              25 Şub 2022 11:58

              @nejdet-evren A.Ş size ne hissettirdi? Çünkü burayı bende ilk defa gördüm bir şeyler karalamayı düşündüm de

              N Çevrimdışı
              N Çevrimdışı
              Yetkinnejdet evren
              25 Şub 2022 12:28 tarihinde yazdı Son düzenleyen:
              #4

              @bagimsizkoala , A.Ş. düzeyindeki bir sermaye beni rahatsız ediyor, kişisel bir rahatsızlık sayın....

              kadınlarını erkeğe muhtaç bir şekilde yaşamaya zorlayan toplumlar, kökten acizdir...

              B 1 Cevap Son cevap 25 Şub 2022 12:30
              1
              • N nejdet evren
                25 Şub 2022 12:28

                @bagimsizkoala , A.Ş. düzeyindeki bir sermaye beni rahatsız ediyor, kişisel bir rahatsızlık sayın....

                B Çevrimdışı
                B Çevrimdışı
                Yetkinbagimsizkoala
                25 Şub 2022 12:30 tarihinde yazdı Son düzenleyen:
                #5

                @nejdet-evren Tabi ki saygı duyuyorum efendim. Peki sizden bir tavsiye almak isterim o halde. Sizce bir şeyler karalamaya değer mi?

                N 1 Cevap Son cevap 25 Şub 2022 12:34
                0
                • B bagimsizkoala
                  25 Şub 2022 12:30

                  @nejdet-evren Tabi ki saygı duyuyorum efendim. Peki sizden bir tavsiye almak isterim o halde. Sizce bir şeyler karalamaya değer mi?

                  N Çevrimdışı
                  N Çevrimdışı
                  Yetkinnejdet evren
                  25 Şub 2022 12:34 tarihinde yazdı Son düzenleyen: nejdet evren
                  #6

                  @bagimsizkoala , sağolun, .org ile biten bir site olsa ya da onun (şu an paylaştığımız alan gibi vs ) gibi ben de hiç terddüt etmeden katılırdım. lakin kendi kararınızı vermelisiniz..yazmayı düşünüyorsanız bu alanda sonuçlarını da paylaşırsanız belki ben yanılıyorumdur ve yeni bir paylaşım alanı da bulmuş oluruz, o zaman ben de diğer konularda katılırım...

                  kadınlarını erkeğe muhtaç bir şekilde yaşamaya zorlayan toplumlar, kökten acizdir...

                  B 1 Cevap Son cevap 25 Şub 2022 12:37
                  0
                  • N Çevrimdışı
                    N Çevrimdışı
                    Yetkinnejdet evren
                    25 Şub 2022 12:37 tarihinde yazdı Son düzenleyen:
                    #7

                    ek olarak şunu da fark ettim, bildirmeden geçmeyeyim; site kapalı, herkese açık değil ve bu da ayrı bir düşünülmesi gereken durum...

                    kadınlarını erkeğe muhtaç bir şekilde yaşamaya zorlayan toplumlar, kökten acizdir...

                    1 Cevap Son cevap
                    0
                    • N nejdet evren
                      25 Şub 2022 12:34

                      @bagimsizkoala , sağolun, .org ile biten bir site olsa ya da onun (şu an paylaştığımız alan gibi vs ) gibi ben de hiç terddüt etmeden katılırdım. lakin kendi kararınızı vermelisiniz..yazmayı düşünüyorsanız bu alanda sonuçlarını da paylaşırsanız belki ben yanılıyorumdur ve yeni bir paylaşım alanı da bulmuş oluruz, o zaman ben de diğer konularda katılırım...

                      B Çevrimdışı
                      B Çevrimdışı
                      Yetkinbagimsizkoala
                      25 Şub 2022 12:37 tarihinde yazdı Son düzenleyen:
                      #8

                      @nejdet-evren Çok kısa bir sürem kaldı. Kadın teması adı altında alt başlık arıyorum kendime. Ayrıca kendimde o potansiyeli çok gördüğüm için değil de denemek lazım bir yerden başlamak için.

                      N 1 Cevap Son cevap 25 Şub 2022 12:40
                      1
                      • B bagimsizkoala
                        25 Şub 2022 12:37

                        @nejdet-evren Çok kısa bir sürem kaldı. Kadın teması adı altında alt başlık arıyorum kendime. Ayrıca kendimde o potansiyeli çok gördüğüm için değil de denemek lazım bir yerden başlamak için.

                        N Çevrimdışı
                        N Çevrimdışı
                        Yetkinnejdet evren
                        25 Şub 2022 12:40 tarihinde yazdı Son düzenleyen:
                        #9

                        @bagimsizkoala , girişimci tarzınızı beğendim...size başarılar diliyorum. önerim şu ki "kadın" olgusunu emek-sermaye çatışmasının önünde değerlendirmeyi denerseniz etkili bir metin çıkarmış olursunuz; o potansiyeli sizde görüyorum...

                        kadınlarını erkeğe muhtaç bir şekilde yaşamaya zorlayan toplumlar, kökten acizdir...

                        B 1 Cevap Son cevap 25 Şub 2022 12:44
                        1
                        • N nejdet evren
                          25 Şub 2022 12:40

                          @bagimsizkoala , girişimci tarzınızı beğendim...size başarılar diliyorum. önerim şu ki "kadın" olgusunu emek-sermaye çatışmasının önünde değerlendirmeyi denerseniz etkili bir metin çıkarmış olursunuz; o potansiyeli sizde görüyorum...

                          B Çevrimdışı
                          B Çevrimdışı
                          Yetkinbagimsizkoala
                          25 Şub 2022 12:44 tarihinde yazdı Son düzenleyen:
                          #10

                          @nejdet-evren Kadın denilince gözümde estetiksel olarak bir algı oluşuyor bu yönde ilerlemeyi düşündüm güzellik unsuru. Biliyorsunuz ki güzellik seçicidir. Ve betimlenmesi de biraz edebiyata kaçıyor ve bence yazının değeri orada anlaşılıyor. Dediğim gibi tam bir fikir edinemedim. Ama size çok teşekkür ederim vakit ayırıp yardımcı olduğunuz için. Minettarım...

                          phiP N 2 Cevap Son cevap 25 Şub 2022 12:45
                          1
                          • B bagimsizkoala
                            25 Şub 2022 12:44

                            @nejdet-evren Kadın denilince gözümde estetiksel olarak bir algı oluşuyor bu yönde ilerlemeyi düşündüm güzellik unsuru. Biliyorsunuz ki güzellik seçicidir. Ve betimlenmesi de biraz edebiyata kaçıyor ve bence yazının değeri orada anlaşılıyor. Dediğim gibi tam bir fikir edinemedim. Ama size çok teşekkür ederim vakit ayırıp yardımcı olduğunuz için. Minettarım...

                            phiP Çevrimdışı
                            phiP Çevrimdışı
                            Guruphi
                            25 Şub 2022 12:45 tarihinde yazdı Son düzenleyen:
                            #11

                            @bagimsizkoala Kadin estetik ve etik konularini harmanlayip ortaya birsey cikartabilirsin.

                            Etigin icinde mutlaka siddet olmali cunku gunumuz Turkiye'sinde en hayvani gudu suan siddet.

                            Söz uçar, yazı kalır. ✌(◕‿-)✌

                            B 1 Cevap Son cevap 25 Şub 2022 12:47
                            1
                            • B bagimsizkoala
                              25 Şub 2022 12:44

                              @nejdet-evren Kadın denilince gözümde estetiksel olarak bir algı oluşuyor bu yönde ilerlemeyi düşündüm güzellik unsuru. Biliyorsunuz ki güzellik seçicidir. Ve betimlenmesi de biraz edebiyata kaçıyor ve bence yazının değeri orada anlaşılıyor. Dediğim gibi tam bir fikir edinemedim. Ama size çok teşekkür ederim vakit ayırıp yardımcı olduğunuz için. Minettarım...

                              N Çevrimdışı
                              N Çevrimdışı
                              Yetkinnejdet evren
                              25 Şub 2022 12:45 tarihinde yazdı Son düzenleyen: nejdet evren
                              #12

                              @bagimsizkoala , sağolun, metninizi burada da paylaşırsanız okuma şansını bulur ve memnun oluruz. şimdiden başarılar dilerim; "güzel-çirkin" olguları da önemli olgulardır...

                              kadınlarını erkeğe muhtaç bir şekilde yaşamaya zorlayan toplumlar, kökten acizdir...

                              B 1 Cevap Son cevap 25 Şub 2022 12:47
                              1
                              • phiP phi
                                25 Şub 2022 12:45

                                @bagimsizkoala Kadin estetik ve etik konularini harmanlayip ortaya birsey cikartabilirsin.

                                Etigin icinde mutlaka siddet olmali cunku gunumuz Turkiye'sinde en hayvani gudu suan siddet.

                                B Çevrimdışı
                                B Çevrimdışı
                                Yetkinbagimsizkoala
                                25 Şub 2022 12:47 tarihinde yazdı Son düzenleyen:
                                #13

                                @phi Teşekkür ediyorum, dikkate alacağım.

                                1 Cevap Son cevap
                                0
                                • N nejdet evren
                                  25 Şub 2022 12:45

                                  @bagimsizkoala , sağolun, metninizi burada da paylaşırsanız okuma şansını bulur ve memnun oluruz. şimdiden başarılar dilerim; "güzel-çirkin" olguları da önemli olgulardır...

                                  B Çevrimdışı
                                  B Çevrimdışı
                                  Yetkinbagimsizkoala
                                  25 Şub 2022 12:47 tarihinde yazdı Son düzenleyen:
                                  #14

                                  @nejdet-evren Eğer başarılı olduğumu düşünürsem paylaşmaktan keyif alırım.

                                  1 Cevap Son cevap
                                  1
                                  • B Çevrimdışı
                                    B Çevrimdışı
                                    Yetkinbagimsizkoala
                                    26 Şub 2022 19:31 tarihinde yazdı Son düzenleyen:
                                    #15

                                    Dostlar merhaba, ben bir yaz yazdım. Şuan aşırı utanıyorum. Amatörüm ve amatörce bir yazı olduğunun farkındayım. Ama tecrübe kazanmam için bir yerden başlamam gerekiyordu. Birkaç değerli kişilerden tavsiyeler alarak bitirdim ve sizinle paylaşmak istedim. Eğer sonuna kadar okursanız iyi/kötü her eleştiriye açık olduğumu bilmenizi isterim. Teşekkürler...


                                    Kadife Kapaklı Defter

                                    Sabahın ilk saatlerinde, Büyükada vapurunun güvertesinde oturan genç bir kadın vardı. Dizlerinin üzerinde gül kurusu renginde, kadife kapaklı mini bir defter duruyordu. Elinde tuttuğu, ileri geri oynattığı kalemin farkında bile değildi. Düşüncelerini kontrol edemediği gibi, yazmaya nereden başlayacağını da bilmiyordu. Gözleri, güneş ışığının masmavi denize yansımasında bıraktığı ışıltıda kayboluyordu. Defterini usulca açtı ve birkaç sayfa çevirdikten sonra boş sayfa da durup sağ üst köşeye tarih attı. Kafasını kaldırıp göğe baktı, içine çektiği derin nefesi bıraktıktan sonra kalemiyle kadife kapaklı defteri işlemeye başladı.

                                    “3 Eylül 2007.

                                    Her pazartesi olduğu gibi yine Büyükada’ya gidiyorum. Tadım tuzum yok. Ruh halimi adlandıracak bir duygu tanımıyorum. Son zamanlarda çok sessizleştim. Kendimde eski neşemi, zevklerimi, hobilerimi göremiyorum. Daha çok boşluklara dalarken buluyorum benliğimi. Yoruldum. Güçsüz bir kadınım.

                                    Dergiye katkıda bulunmam gerektiğine dair mailler alıyorum. Yazmam gereken konuların sayısı git gide artıyor lakin hiçbir şeye odaklanamıyorum. Nereye kadar böyle devam edecek bir fikrim yok.”

                                    Vapur iskeleye yaklaştığında defterini kapatıp çantasına attı, genç kadın. Küçük küçük adımlarla ilerlemeye başladı. İskeleden biraz uzaklaştıktan ona doğru koşarak yaklaşan bir sokak köpeğini eğilerek selamladı, başını okşayarak gözlerindeki yalnızlığı gördü. Köpek, sanki onu önceden beri tanıyormuşçasına ilgiyle karşıladı. Genç kadın çantasından bir paket dolusu mama çıkartıp köpeğin önüne koydu ve yoluna devam etmeye başladı. Köşeyi döndükten sonra bir sokak satıcısının selamına karşılık verip yoluna devam etti. Toz pembe duvarlarına sahip tarihi niteliği olan bir otelin duvarında uzanan sokak kedisini görünce ona doğru yaklaştı ve önüne kedi maması koyup otelin bahçesinden içeri girdi. Otelin alt kısmı restoran olarak hizmet veriyordu. Köşede bulunan masaya oturup, bir süre sonra yanına gelen garsona siparişini verdi. Yazısına devam etmek için defterini tekrar çıkardı ve masaya koydu. Güler yüzlü, orta boylu ve hafif kilolu bir kadının elinde içecek ile genç kadına doğru yönelmesi ile, seslenmesi bir oldu:

                                    “- Mercan! Gözüm yollarda kaldı. Hoş geldin.” dedi, tatlı kadın. Masasına içeceğini bıraktı.

                                    Genç kadın:

                                    “- Ah Sevinç teyze, seni görmek ne güzel.”

                                    O kahve gözleri saatler sonunda biraz olsun ışıldamıştı.

                                    Tatlı kadın:

                                    “- Nasılsın? Her şey yolunda mı?”

                                    Son sorusunu sorarken genç kadının karşısına oturmuş ve sesi biraz çatallaşmıştı. Genç kadın, biraz duraksadı, içeceğinden bir yudum aldı. Etrafına boş bakışlar atarak sanki ne söyleyeceğini kafasında kararlaştırmaya çalışıyor gibiydi. Yutkundu ve söze başladı:

                                    “- Açıkça dile getirmek gerekirse iyi değilim teyze. Yeni bir sayfa açmakta çok zorlanıyorum. İşime geri dönmek istiyorum ama o kadar karışığım ki nereden başlayacağıma da karar veremiyorum.” dedi ve titrek bir nefes bıraktı. Tatlı kadın onu dinlerken biraz düşünceli biraz da üzgündü. Genç kadının ellerinden tutarak konuşmaya başladı:

                                    “- Güzel kızım, seni böyle görmek beni çok üzüyor. İlk tanıdığımda o kahve gözlerinin içinde yaşama arzusu ve aşk vardı. Gülüşünden tanınıyordun. Bunlar geri gelmeyecek şeylermiş gibi umutsuzluğa kapılma sakın. Mercan hala çok güçlü ve hala gözleri de kalbi de çok güzel.” gülümseyerek bitirdi konuşmasını. İçeriden kendine de bir içecek almaya gitti. Genç kadının yüzünde biraz olsun tebessüm yerini almıştı. Tatlı kadının söyledikleri ona iyi gelmiş gibiydi. Tatlı kadın ile kısa ve hoş bir sohbet ettikten sonra vedalaşıp, otelden ayrıldı.

                                    Gideceği yere doğru yürürken sokağın bitiminde meşe ağacının altında bir banka oturdu ve kadife kapaklı defterini açıp kaldığı yerden devam etmeye başladı.

                                    “Çok doluyum. Hani nasıl biliyor musun, gırtlağınla göğüs kafesinin tam ortasına bir şey sıkışmış da nefes almanı engelliyor gibi. Konuşsan geçecekmiş gibi gelen ama geçmeyen bir şey bu. Bir boyna sarılıp, hiçbir şey söylemeden, tek çaresi hiçbir şey konuşmadan hüngür hüngür ağlamak bu sızının. Canım çok yanıyor. Zamanla geçer dediler, geçmedi...”

                                    Son cümlelerini yazarken gözleri dolmuştu genç kadının. Yüreğinde öylesine bir acı taşımıyordu belli ki... Ağlamasına ramak kala derin bir nefes alıp verdi ve sanki eğer ağlarsa etrafına ördüğü duvarların yıkılacakmış gibiydi. Toparlanıp ayaklandı ve yavaş yavaş yürümeye devam etti.

                                    Adakule’ye gelmişti. Amacına ulaşmış gibi görünüyordu. Manzarası gerçekten muazzamdı. Kuytu bir yer bulup oturdu. Etraf tam istediği gibi sessizdi. Tekrar defterini aldı eline ve yazmaya devam etti.

                                    “Charles Bukowski ne güzel özetlemiş: “Tutunamadığın dalda yaprak olmaya çalışma.” ben o dalda kalamadım. Düştüm. Düştüğüm için canım yanmadı ama çok kırılmıştım. Zorlamadım bazı şeyleri demek ki böyle olması gerekiyormuş diye düşündüm. Kimsenin vazgeçilmez olmadığını fark ettiğim bir an var. Yanında olmak isteyene dört kolla sarılırım, gitmek isteyene sorgusuz sualsiz kapıyı gösterdiğim andan bahsediyorum. Orası öyle konfor alanına sahip ki. Biliyorsun çünkü gitmek isteyeni zorla yanında tutamazsın. Biliyorsun, isteyen kalır.”

                                    Genç kadın, cümlelerini bitirdiğinde saçlarını karıştırdı ve manzaraya uzun uzun baktı. Aslında her şeyin farkındaydı. Ama zamanında o kadar çok konuşmuştu ki şimdi sıra susmaya gelmişti. Ondan dolayı bu sessizlik, içine kapanmışlık... Genç kadını, kafasının içindeki düşüncelerin dışarı çıkma arzusu kapladığında bunu yazıya dökerek rahatlamasını sağlıyordu. Tekrar defterini açtı.

                                    “Kendime sık sık sorduğum bir sorudur: Ben ona onun bana davrandığı gibi davransaydım benim kaldığım kadar sakin kalabilir miydi? Sevgili Mercan, hayat sana geri dönüp hatalarını düzeltme şansı vermez ama bunları tekrarlamaman için birçok fırsat sunar. Ayrıca bu yaşıma gelene kadar öğrendiğim en muazzam şey tepkisiz kalabilmek. İnanılmaz kırılmış, şaşırmış ya da üzülmüş olsam bile her şeyin olabilirliğini, herkesin her şeyi yapabileceğini kabullenmek gerekir.”

                                    Defterini kapatıp çantasına attı. Yüzünde yarım bir tebessüm belirdi. Arkasına yaslandı, gözlerini kapattı. Bir süre kaldı öylece. Telefonunun çalması ile kendine geldi. Arayan kişiye baktı bir süre açıp açmamak arasında kalmış gibiydi. Tam kapanmak üzereyken aramayı açtı. Kısa bir telefon konuşması yaptıktan sonra saate baktı ve hızlıca toparlanıp dönüş yoluna geçti. Gelen ilk vapura bindi ve aynı yerine oturdu. Defterini tekrar açtı;

                                    “Sevgili kendim, umudunu asla yitirme. Çünkü yaşam, belirsiz renklerden ibarettir. kim bilir hayatı yaşanabilir kılan da budur. Belki ansızın bir telefon gelir ve yeni bir sayfa açarsın. Sonra düşünürsün ve dersin ki, “hayat bu kadar anlık iken üzülmeye değer mi?””

                                    Genç kadının yüz ifadesinde genişçe bir tebessüm belirdi. Bir dahaki Büyükada’ya gelişinde büyük farklar olacağına inanıyordu.

                                    N smileS MertaşkınM 3 Cevap Son cevap 26 Şub 2022 20:09
                                    3
                                    • B bagimsizkoala
                                      26 Şub 2022 19:31

                                      Dostlar merhaba, ben bir yaz yazdım. Şuan aşırı utanıyorum. Amatörüm ve amatörce bir yazı olduğunun farkındayım. Ama tecrübe kazanmam için bir yerden başlamam gerekiyordu. Birkaç değerli kişilerden tavsiyeler alarak bitirdim ve sizinle paylaşmak istedim. Eğer sonuna kadar okursanız iyi/kötü her eleştiriye açık olduğumu bilmenizi isterim. Teşekkürler...


                                      Kadife Kapaklı Defter

                                      Sabahın ilk saatlerinde, Büyükada vapurunun güvertesinde oturan genç bir kadın vardı. Dizlerinin üzerinde gül kurusu renginde, kadife kapaklı mini bir defter duruyordu. Elinde tuttuğu, ileri geri oynattığı kalemin farkında bile değildi. Düşüncelerini kontrol edemediği gibi, yazmaya nereden başlayacağını da bilmiyordu. Gözleri, güneş ışığının masmavi denize yansımasında bıraktığı ışıltıda kayboluyordu. Defterini usulca açtı ve birkaç sayfa çevirdikten sonra boş sayfa da durup sağ üst köşeye tarih attı. Kafasını kaldırıp göğe baktı, içine çektiği derin nefesi bıraktıktan sonra kalemiyle kadife kapaklı defteri işlemeye başladı.

                                      “3 Eylül 2007.

                                      Her pazartesi olduğu gibi yine Büyükada’ya gidiyorum. Tadım tuzum yok. Ruh halimi adlandıracak bir duygu tanımıyorum. Son zamanlarda çok sessizleştim. Kendimde eski neşemi, zevklerimi, hobilerimi göremiyorum. Daha çok boşluklara dalarken buluyorum benliğimi. Yoruldum. Güçsüz bir kadınım.

                                      Dergiye katkıda bulunmam gerektiğine dair mailler alıyorum. Yazmam gereken konuların sayısı git gide artıyor lakin hiçbir şeye odaklanamıyorum. Nereye kadar böyle devam edecek bir fikrim yok.”

                                      Vapur iskeleye yaklaştığında defterini kapatıp çantasına attı, genç kadın. Küçük küçük adımlarla ilerlemeye başladı. İskeleden biraz uzaklaştıktan ona doğru koşarak yaklaşan bir sokak köpeğini eğilerek selamladı, başını okşayarak gözlerindeki yalnızlığı gördü. Köpek, sanki onu önceden beri tanıyormuşçasına ilgiyle karşıladı. Genç kadın çantasından bir paket dolusu mama çıkartıp köpeğin önüne koydu ve yoluna devam etmeye başladı. Köşeyi döndükten sonra bir sokak satıcısının selamına karşılık verip yoluna devam etti. Toz pembe duvarlarına sahip tarihi niteliği olan bir otelin duvarında uzanan sokak kedisini görünce ona doğru yaklaştı ve önüne kedi maması koyup otelin bahçesinden içeri girdi. Otelin alt kısmı restoran olarak hizmet veriyordu. Köşede bulunan masaya oturup, bir süre sonra yanına gelen garsona siparişini verdi. Yazısına devam etmek için defterini tekrar çıkardı ve masaya koydu. Güler yüzlü, orta boylu ve hafif kilolu bir kadının elinde içecek ile genç kadına doğru yönelmesi ile, seslenmesi bir oldu:

                                      “- Mercan! Gözüm yollarda kaldı. Hoş geldin.” dedi, tatlı kadın. Masasına içeceğini bıraktı.

                                      Genç kadın:

                                      “- Ah Sevinç teyze, seni görmek ne güzel.”

                                      O kahve gözleri saatler sonunda biraz olsun ışıldamıştı.

                                      Tatlı kadın:

                                      “- Nasılsın? Her şey yolunda mı?”

                                      Son sorusunu sorarken genç kadının karşısına oturmuş ve sesi biraz çatallaşmıştı. Genç kadın, biraz duraksadı, içeceğinden bir yudum aldı. Etrafına boş bakışlar atarak sanki ne söyleyeceğini kafasında kararlaştırmaya çalışıyor gibiydi. Yutkundu ve söze başladı:

                                      “- Açıkça dile getirmek gerekirse iyi değilim teyze. Yeni bir sayfa açmakta çok zorlanıyorum. İşime geri dönmek istiyorum ama o kadar karışığım ki nereden başlayacağıma da karar veremiyorum.” dedi ve titrek bir nefes bıraktı. Tatlı kadın onu dinlerken biraz düşünceli biraz da üzgündü. Genç kadının ellerinden tutarak konuşmaya başladı:

                                      “- Güzel kızım, seni böyle görmek beni çok üzüyor. İlk tanıdığımda o kahve gözlerinin içinde yaşama arzusu ve aşk vardı. Gülüşünden tanınıyordun. Bunlar geri gelmeyecek şeylermiş gibi umutsuzluğa kapılma sakın. Mercan hala çok güçlü ve hala gözleri de kalbi de çok güzel.” gülümseyerek bitirdi konuşmasını. İçeriden kendine de bir içecek almaya gitti. Genç kadının yüzünde biraz olsun tebessüm yerini almıştı. Tatlı kadının söyledikleri ona iyi gelmiş gibiydi. Tatlı kadın ile kısa ve hoş bir sohbet ettikten sonra vedalaşıp, otelden ayrıldı.

                                      Gideceği yere doğru yürürken sokağın bitiminde meşe ağacının altında bir banka oturdu ve kadife kapaklı defterini açıp kaldığı yerden devam etmeye başladı.

                                      “Çok doluyum. Hani nasıl biliyor musun, gırtlağınla göğüs kafesinin tam ortasına bir şey sıkışmış da nefes almanı engelliyor gibi. Konuşsan geçecekmiş gibi gelen ama geçmeyen bir şey bu. Bir boyna sarılıp, hiçbir şey söylemeden, tek çaresi hiçbir şey konuşmadan hüngür hüngür ağlamak bu sızının. Canım çok yanıyor. Zamanla geçer dediler, geçmedi...”

                                      Son cümlelerini yazarken gözleri dolmuştu genç kadının. Yüreğinde öylesine bir acı taşımıyordu belli ki... Ağlamasına ramak kala derin bir nefes alıp verdi ve sanki eğer ağlarsa etrafına ördüğü duvarların yıkılacakmış gibiydi. Toparlanıp ayaklandı ve yavaş yavaş yürümeye devam etti.

                                      Adakule’ye gelmişti. Amacına ulaşmış gibi görünüyordu. Manzarası gerçekten muazzamdı. Kuytu bir yer bulup oturdu. Etraf tam istediği gibi sessizdi. Tekrar defterini aldı eline ve yazmaya devam etti.

                                      “Charles Bukowski ne güzel özetlemiş: “Tutunamadığın dalda yaprak olmaya çalışma.” ben o dalda kalamadım. Düştüm. Düştüğüm için canım yanmadı ama çok kırılmıştım. Zorlamadım bazı şeyleri demek ki böyle olması gerekiyormuş diye düşündüm. Kimsenin vazgeçilmez olmadığını fark ettiğim bir an var. Yanında olmak isteyene dört kolla sarılırım, gitmek isteyene sorgusuz sualsiz kapıyı gösterdiğim andan bahsediyorum. Orası öyle konfor alanına sahip ki. Biliyorsun çünkü gitmek isteyeni zorla yanında tutamazsın. Biliyorsun, isteyen kalır.”

                                      Genç kadın, cümlelerini bitirdiğinde saçlarını karıştırdı ve manzaraya uzun uzun baktı. Aslında her şeyin farkındaydı. Ama zamanında o kadar çok konuşmuştu ki şimdi sıra susmaya gelmişti. Ondan dolayı bu sessizlik, içine kapanmışlık... Genç kadını, kafasının içindeki düşüncelerin dışarı çıkma arzusu kapladığında bunu yazıya dökerek rahatlamasını sağlıyordu. Tekrar defterini açtı.

                                      “Kendime sık sık sorduğum bir sorudur: Ben ona onun bana davrandığı gibi davransaydım benim kaldığım kadar sakin kalabilir miydi? Sevgili Mercan, hayat sana geri dönüp hatalarını düzeltme şansı vermez ama bunları tekrarlamaman için birçok fırsat sunar. Ayrıca bu yaşıma gelene kadar öğrendiğim en muazzam şey tepkisiz kalabilmek. İnanılmaz kırılmış, şaşırmış ya da üzülmüş olsam bile her şeyin olabilirliğini, herkesin her şeyi yapabileceğini kabullenmek gerekir.”

                                      Defterini kapatıp çantasına attı. Yüzünde yarım bir tebessüm belirdi. Arkasına yaslandı, gözlerini kapattı. Bir süre kaldı öylece. Telefonunun çalması ile kendine geldi. Arayan kişiye baktı bir süre açıp açmamak arasında kalmış gibiydi. Tam kapanmak üzereyken aramayı açtı. Kısa bir telefon konuşması yaptıktan sonra saate baktı ve hızlıca toparlanıp dönüş yoluna geçti. Gelen ilk vapura bindi ve aynı yerine oturdu. Defterini tekrar açtı;

                                      “Sevgili kendim, umudunu asla yitirme. Çünkü yaşam, belirsiz renklerden ibarettir. kim bilir hayatı yaşanabilir kılan da budur. Belki ansızın bir telefon gelir ve yeni bir sayfa açarsın. Sonra düşünürsün ve dersin ki, “hayat bu kadar anlık iken üzülmeye değer mi?””

                                      Genç kadının yüz ifadesinde genişçe bir tebessüm belirdi. Bir dahaki Büyükada’ya gelişinde büyük farklar olacağına inanıyordu.

                                      N Çevrimdışı
                                      N Çevrimdışı
                                      Yetkinnejdet evren
                                      26 Şub 2022 20:09 tarihinde yazdı Son düzenleyen: nejdet evren
                                      #16

                                      @bagimsizkoala , öncelikle eseri beğendiğimi belirtmek isterim. betimlemeler çok güzel yapılmış, yazarın ruh dünyasındaki arayış, sorgulama ve mükemmeli bulma arzusu da iyi işlenmiş; emeğinize sağlık. ancak "genç kadın", "tatlı kadın" tanımlamalarının yerine başka bir şey bulmalısınız derim, bu tanımlar örüntüde örüntüye uygun bir yerde yerinde durmuyor, kulağı tırmalıyor sanki; bana öyle geldi....ancak bir bütün olarak çok güzel...

                                      kadınlarını erkeğe muhtaç bir şekilde yaşamaya zorlayan toplumlar, kökten acizdir...

                                      B 1 Cevap Son cevap 26 Şub 2022 20:12
                                      1
                                      • N nejdet evren
                                        26 Şub 2022 20:09

                                        @bagimsizkoala , öncelikle eseri beğendiğimi belirtmek isterim. betimlemeler çok güzel yapılmış, yazarın ruh dünyasındaki arayış, sorgulama ve mükemmeli bulma arzusu da iyi işlenmiş; emeğinize sağlık. ancak "genç kadın", "tatlı kadın" tanımlamalarının yerine başka bir şey bulmalısınız derim, bu tanımlar örüntüde örüntüye uygun bir yerde yerinde durmuyor, kulağı tırmalıyor sanki; bana öyle geldi....ancak bir bütün olarak çok güzel...

                                        B Çevrimdışı
                                        B Çevrimdışı
                                        Yetkinbagimsizkoala
                                        26 Şub 2022 20:12 tarihinde yazdı Son düzenleyen:
                                        #17

                                        @nejdet-evren Beğenmeniz beni şaşırttı biraz çünkü böyle övgüleri hak edeceğimi düşünmüyordum. Beni çok mutlu ettiniz. Fakat kadın temalı olunca bende iki kadına belirli sıfatlar yüklemek anlamlı olur diye düşündüm.

                                        N 1 Cevap Son cevap 26 Şub 2022 20:15
                                        0
                                        • B bagimsizkoala
                                          26 Şub 2022 20:12

                                          @nejdet-evren Beğenmeniz beni şaşırttı biraz çünkü böyle övgüleri hak edeceğimi düşünmüyordum. Beni çok mutlu ettiniz. Fakat kadın temalı olunca bende iki kadına belirli sıfatlar yüklemek anlamlı olur diye düşündüm.

                                          N Çevrimdışı
                                          N Çevrimdışı
                                          Yetkinnejdet evren
                                          26 Şub 2022 20:15 tarihinde yazdı Son düzenleyen:
                                          #18

                                          @bagimsizkoala , beğenmeseydim yorum yapmazdım. tabiki tercih sizin, lakin söylediğim gibi "genç", "tatlı" kavramlarını örüntüyle uyuşturamadım...

                                          kadınlarını erkeğe muhtaç bir şekilde yaşamaya zorlayan toplumlar, kökten acizdir...

                                          B 1 Cevap Son cevap 26 Şub 2022 20:16
                                          0
                                          • N nejdet evren
                                            26 Şub 2022 20:15

                                            @bagimsizkoala , beğenmeseydim yorum yapmazdım. tabiki tercih sizin, lakin söylediğim gibi "genç", "tatlı" kavramlarını örüntüyle uyuşturamadım...

                                            B Çevrimdışı
                                            B Çevrimdışı
                                            Yetkinbagimsizkoala
                                            26 Şub 2022 20:16 tarihinde yazdı Son düzenleyen:
                                            #19

                                            @nejdet-evren Eleştirileriniz çok kıymetli. İlgili yere mail olarak yazımı gönderdim. Bir başka hikaye de dikkate alacağıma emin olabilirsiniz. Tekrar teşekkür ederim.

                                            1 Cevap Son cevap
                                            1
                                            • B bagimsizkoala
                                              26 Şub 2022 19:31

                                              Dostlar merhaba, ben bir yaz yazdım. Şuan aşırı utanıyorum. Amatörüm ve amatörce bir yazı olduğunun farkındayım. Ama tecrübe kazanmam için bir yerden başlamam gerekiyordu. Birkaç değerli kişilerden tavsiyeler alarak bitirdim ve sizinle paylaşmak istedim. Eğer sonuna kadar okursanız iyi/kötü her eleştiriye açık olduğumu bilmenizi isterim. Teşekkürler...


                                              Kadife Kapaklı Defter

                                              Sabahın ilk saatlerinde, Büyükada vapurunun güvertesinde oturan genç bir kadın vardı. Dizlerinin üzerinde gül kurusu renginde, kadife kapaklı mini bir defter duruyordu. Elinde tuttuğu, ileri geri oynattığı kalemin farkında bile değildi. Düşüncelerini kontrol edemediği gibi, yazmaya nereden başlayacağını da bilmiyordu. Gözleri, güneş ışığının masmavi denize yansımasında bıraktığı ışıltıda kayboluyordu. Defterini usulca açtı ve birkaç sayfa çevirdikten sonra boş sayfa da durup sağ üst köşeye tarih attı. Kafasını kaldırıp göğe baktı, içine çektiği derin nefesi bıraktıktan sonra kalemiyle kadife kapaklı defteri işlemeye başladı.

                                              “3 Eylül 2007.

                                              Her pazartesi olduğu gibi yine Büyükada’ya gidiyorum. Tadım tuzum yok. Ruh halimi adlandıracak bir duygu tanımıyorum. Son zamanlarda çok sessizleştim. Kendimde eski neşemi, zevklerimi, hobilerimi göremiyorum. Daha çok boşluklara dalarken buluyorum benliğimi. Yoruldum. Güçsüz bir kadınım.

                                              Dergiye katkıda bulunmam gerektiğine dair mailler alıyorum. Yazmam gereken konuların sayısı git gide artıyor lakin hiçbir şeye odaklanamıyorum. Nereye kadar böyle devam edecek bir fikrim yok.”

                                              Vapur iskeleye yaklaştığında defterini kapatıp çantasına attı, genç kadın. Küçük küçük adımlarla ilerlemeye başladı. İskeleden biraz uzaklaştıktan ona doğru koşarak yaklaşan bir sokak köpeğini eğilerek selamladı, başını okşayarak gözlerindeki yalnızlığı gördü. Köpek, sanki onu önceden beri tanıyormuşçasına ilgiyle karşıladı. Genç kadın çantasından bir paket dolusu mama çıkartıp köpeğin önüne koydu ve yoluna devam etmeye başladı. Köşeyi döndükten sonra bir sokak satıcısının selamına karşılık verip yoluna devam etti. Toz pembe duvarlarına sahip tarihi niteliği olan bir otelin duvarında uzanan sokak kedisini görünce ona doğru yaklaştı ve önüne kedi maması koyup otelin bahçesinden içeri girdi. Otelin alt kısmı restoran olarak hizmet veriyordu. Köşede bulunan masaya oturup, bir süre sonra yanına gelen garsona siparişini verdi. Yazısına devam etmek için defterini tekrar çıkardı ve masaya koydu. Güler yüzlü, orta boylu ve hafif kilolu bir kadının elinde içecek ile genç kadına doğru yönelmesi ile, seslenmesi bir oldu:

                                              “- Mercan! Gözüm yollarda kaldı. Hoş geldin.” dedi, tatlı kadın. Masasına içeceğini bıraktı.

                                              Genç kadın:

                                              “- Ah Sevinç teyze, seni görmek ne güzel.”

                                              O kahve gözleri saatler sonunda biraz olsun ışıldamıştı.

                                              Tatlı kadın:

                                              “- Nasılsın? Her şey yolunda mı?”

                                              Son sorusunu sorarken genç kadının karşısına oturmuş ve sesi biraz çatallaşmıştı. Genç kadın, biraz duraksadı, içeceğinden bir yudum aldı. Etrafına boş bakışlar atarak sanki ne söyleyeceğini kafasında kararlaştırmaya çalışıyor gibiydi. Yutkundu ve söze başladı:

                                              “- Açıkça dile getirmek gerekirse iyi değilim teyze. Yeni bir sayfa açmakta çok zorlanıyorum. İşime geri dönmek istiyorum ama o kadar karışığım ki nereden başlayacağıma da karar veremiyorum.” dedi ve titrek bir nefes bıraktı. Tatlı kadın onu dinlerken biraz düşünceli biraz da üzgündü. Genç kadının ellerinden tutarak konuşmaya başladı:

                                              “- Güzel kızım, seni böyle görmek beni çok üzüyor. İlk tanıdığımda o kahve gözlerinin içinde yaşama arzusu ve aşk vardı. Gülüşünden tanınıyordun. Bunlar geri gelmeyecek şeylermiş gibi umutsuzluğa kapılma sakın. Mercan hala çok güçlü ve hala gözleri de kalbi de çok güzel.” gülümseyerek bitirdi konuşmasını. İçeriden kendine de bir içecek almaya gitti. Genç kadının yüzünde biraz olsun tebessüm yerini almıştı. Tatlı kadının söyledikleri ona iyi gelmiş gibiydi. Tatlı kadın ile kısa ve hoş bir sohbet ettikten sonra vedalaşıp, otelden ayrıldı.

                                              Gideceği yere doğru yürürken sokağın bitiminde meşe ağacının altında bir banka oturdu ve kadife kapaklı defterini açıp kaldığı yerden devam etmeye başladı.

                                              “Çok doluyum. Hani nasıl biliyor musun, gırtlağınla göğüs kafesinin tam ortasına bir şey sıkışmış da nefes almanı engelliyor gibi. Konuşsan geçecekmiş gibi gelen ama geçmeyen bir şey bu. Bir boyna sarılıp, hiçbir şey söylemeden, tek çaresi hiçbir şey konuşmadan hüngür hüngür ağlamak bu sızının. Canım çok yanıyor. Zamanla geçer dediler, geçmedi...”

                                              Son cümlelerini yazarken gözleri dolmuştu genç kadının. Yüreğinde öylesine bir acı taşımıyordu belli ki... Ağlamasına ramak kala derin bir nefes alıp verdi ve sanki eğer ağlarsa etrafına ördüğü duvarların yıkılacakmış gibiydi. Toparlanıp ayaklandı ve yavaş yavaş yürümeye devam etti.

                                              Adakule’ye gelmişti. Amacına ulaşmış gibi görünüyordu. Manzarası gerçekten muazzamdı. Kuytu bir yer bulup oturdu. Etraf tam istediği gibi sessizdi. Tekrar defterini aldı eline ve yazmaya devam etti.

                                              “Charles Bukowski ne güzel özetlemiş: “Tutunamadığın dalda yaprak olmaya çalışma.” ben o dalda kalamadım. Düştüm. Düştüğüm için canım yanmadı ama çok kırılmıştım. Zorlamadım bazı şeyleri demek ki böyle olması gerekiyormuş diye düşündüm. Kimsenin vazgeçilmez olmadığını fark ettiğim bir an var. Yanında olmak isteyene dört kolla sarılırım, gitmek isteyene sorgusuz sualsiz kapıyı gösterdiğim andan bahsediyorum. Orası öyle konfor alanına sahip ki. Biliyorsun çünkü gitmek isteyeni zorla yanında tutamazsın. Biliyorsun, isteyen kalır.”

                                              Genç kadın, cümlelerini bitirdiğinde saçlarını karıştırdı ve manzaraya uzun uzun baktı. Aslında her şeyin farkındaydı. Ama zamanında o kadar çok konuşmuştu ki şimdi sıra susmaya gelmişti. Ondan dolayı bu sessizlik, içine kapanmışlık... Genç kadını, kafasının içindeki düşüncelerin dışarı çıkma arzusu kapladığında bunu yazıya dökerek rahatlamasını sağlıyordu. Tekrar defterini açtı.

                                              “Kendime sık sık sorduğum bir sorudur: Ben ona onun bana davrandığı gibi davransaydım benim kaldığım kadar sakin kalabilir miydi? Sevgili Mercan, hayat sana geri dönüp hatalarını düzeltme şansı vermez ama bunları tekrarlamaman için birçok fırsat sunar. Ayrıca bu yaşıma gelene kadar öğrendiğim en muazzam şey tepkisiz kalabilmek. İnanılmaz kırılmış, şaşırmış ya da üzülmüş olsam bile her şeyin olabilirliğini, herkesin her şeyi yapabileceğini kabullenmek gerekir.”

                                              Defterini kapatıp çantasına attı. Yüzünde yarım bir tebessüm belirdi. Arkasına yaslandı, gözlerini kapattı. Bir süre kaldı öylece. Telefonunun çalması ile kendine geldi. Arayan kişiye baktı bir süre açıp açmamak arasında kalmış gibiydi. Tam kapanmak üzereyken aramayı açtı. Kısa bir telefon konuşması yaptıktan sonra saate baktı ve hızlıca toparlanıp dönüş yoluna geçti. Gelen ilk vapura bindi ve aynı yerine oturdu. Defterini tekrar açtı;

                                              “Sevgili kendim, umudunu asla yitirme. Çünkü yaşam, belirsiz renklerden ibarettir. kim bilir hayatı yaşanabilir kılan da budur. Belki ansızın bir telefon gelir ve yeni bir sayfa açarsın. Sonra düşünürsün ve dersin ki, “hayat bu kadar anlık iken üzülmeye değer mi?””

                                              Genç kadının yüz ifadesinde genişçe bir tebessüm belirdi. Bir dahaki Büyükada’ya gelişinde büyük farklar olacağına inanıyordu.

                                              smileS Çevrimdışı
                                              smileS Çevrimdışı
                                              Düşünürsmile
                                              26 Şub 2022 23:51 tarihinde yazdı Son düzenleyen:
                                              #20

                                              @bagimsizkoala kaleminize yüreğinize sağlık çok tatlıış olmuş..

                                              вαzєn sαdєcє чσrgun σluчσr ínsαn. nє küs nє чαlnız nє dє αşık.

                                              B 1 Cevap Son cevap 27 Şub 2022 08:08
                                              1

                                              Cevap
                                              • Yeni başlık oluşturarak cevapla
                                              Cevaplamak için giriş yapın
                                              • En eskiden en yeniye
                                              • En yeniden en eskiye
                                              • En çok oylanan

                                              1/23

                                              24 Şub 2022 19:07


                                              © 2021-2025 efelsefe.com
                                              İzinler Kurallar
                                              • Giriş

                                              • Hesabınız yok mu? Kayıt Ol

                                              • Aramak için giriş yapın veya kaydolun
                                              1 - 23
                                              • İlk ileti
                                                1/23
                                                Son ileti
                                              0
                                              • Kategoriler
                                                • All Categories
                                                • Individual Categories
                                              • World
                                              • Güncel
                                              • Popüler
                                              • Kullanıcılar
                                              • Gruplar