Kimlik
-
Kişinin ne olduğu ya da ne olmadığının; kim olduğunun tanımı kişinin salt kendi bilinci ile belirlenemez. Böyle olsaydı sosyal dokunun, sosyal varoluşun hiç mi hiç kıymeti harbiyesi olamazdı. Onun kimliği sosyal doku içinde belirginleşir ve fakat onu adlandıran ve yapılandıran kişi kendisi olur. Demek ki kimliğin belirginleşmesi ile yapılanması arasında fark olduğu gibi onu yapılandıranın kişi ile özdeş olmasının bir anlamı olmalıdır. Ait olmak ya da aidiyet bağı çoğunlukla kişinin kimliği ile ilişkilendirilmekte ise de bu gerçekte ilişkisiz bir durumdur; ait olmak başka bir durum, kim olgusu tamamen başka bir olgudur.
Kişi nesnel koşullar ile kuşatılmış olarak sosyal doku içinde varlık kazanır. Kendini tanımlayana kadar ve yapılandırmaya kadar gözlemler, taklit eder ve onun bir parçası gibi davranarak sosyal bir durum elde eder; ve fakat bu durum, onun kendini farklı kılan yapılandırılmış halinden uzakta, kodlanmış hailine benzer; oysa o, kodlanmış olan durumundan hoşnut değildir, zira benliği onu yek-diğerinden ayırmakta, uzaklaştırmaktadır. Bu uzaklık onun kendi kimliğini yapılandıracağı uzaklıktır ve bu uzaklık sosyal dokunun çeperinden uzaklaşıp, kurtulma mesafesindeki minimum bir uzaklığı ifade eder. Ne tam kopma ne de tam bir bağımlılık söz konusu olmak özerk bir alan geçtiğinde yapılandırmasını tamamlayabilir.