Elea Okulu
-
Herakleitos’un rasyonalizmi Elea Okulu filozoflarında çok daha ileri bir düzeye taşınır. Gerçekten de Parmenides ve izleyicileri varlık problemini tümdengelimsel bir akılyürütme süreciyle ele alırken, doğaya ilişkin ampirik ya da gözleme dayalı araştırmanın kaydedebileceği bir ilerlemenin bir yanılsama olduğu sonucuna varmışlardı. Zira ampirik araştırmanın gösterdiği dünya, yani göründüğü şekliyle dünya bertaraf edilmez çelişkilerle doluydu. Bu yüzden salt varlık kavramını ele alan Elealılar, buradan tümdengelimsel bir argümantasyon süreci yoluyla varlığın bir, değişmez, ezeli-ebedi ve bölünemez olduğu sonucuna vardılar. Dünyanın gerçek doğasının sadece akıl yoluyla keşfedilebileceğini öne sürmelerinden dolayı, onların Batı’da rasyonalist geleneğin başında bulundukları öne sürülebilir.
Elea Okulu’nun kurucusu olan Parmenides, tümdengelimsel bir metafizik anlayışı içinde, oluş ve değişmeyi inkâr eden tözsel bir varlık anlayışının savunuculuğunu yapmıştır. Buna göre, her şeyin her ne ise o olduğunu öne süren özdeşlik ilkesini düşüncesinin hareket noktasına yerleştiren filozof, bu ilkenin, değişme ortamında, değişmeden aynı kalan kalıcı bir varlığın kabulünü zorunlu kıldığını görmüştür. Bundan dolayı, Parmenides’in varlık anlayışında töz, statik özdeşlik ilkesi gereğince, varlığın gerçek ifadesi olarak benimsenir. Bu yaklaşıma göre, bir şey varsa eğer, o tözsel bir varlık olmalıdır ve sürekli bir değişme durumu içinde olan şey, var ya da gerçek olamaz.
Okulun Parmenides dışında bir önemli temsilcisi daha vardır. Öğrencisi Zenon, hocasının monizmini, değişmeyi inkâr eden statik ve tözsel varlık anlayışını değişme ve çoğulculuk yandaşlarının itirazlarına karşı başarıyla savunan paradokslarıyla bilinmektedir.