Dün bir animasyon izledim. Ailecek izlenebilecek bir film önerisi sunuyorum. ''Wall-e'' adlı bir film. Konusu insanlığın bittiği ve her yerin çöplerle dolu olduğu bir dünyada tek başına bırakılmış bir temizlik robotu. İçindeki anahtar kelimeler; geri dönüşüm, insanlık, doğayı koruma gibi terimleri barındırıyor. İzlerken yer yer saf duyguları yer yer bilinçliliği öne çıkarılıyor. Tavsiye ediyorum.
İleti
-
FİLM/DİZİ ÖNERİSİ -
FİLM/DİZİ ÖNERİSİ@phi hayattayım fakat ayağım buralara değmedi
İzledikten sonra lütfen fikrini bizimle paylaşır mısın?
-
FİLM/DİZİ ÖNERİSİDün Netflix de gezerken bir dizi buldum. Aranızda belki erken keşfeden arkadaşlarım olmuştur ama paylaşmak isterim. Adı '' The Night Agent'' 10 bölümlük aksiyon içeren bir dizi. Adından da anlaşılacağı gibi FBI ajanları, suçlar ve onları çözümlemekle ilgili diyebilirim. Ara vermeden bir günde yedim yuttum diziyi. Tavsiye etmekten keyif duyarım.
-
Yaratıcı YazarlıkTeşekkür ederim arkadaşlar. @DemoKratos @bilgisezgi @kereste @ictenlik hepinizden harmanlayıp bir şeyler yazacağım dosyama.
-
Yaratıcı Yazarlık@DemoKratos Bunu bilime yaklaştırmak istersek bilimsel bir tanım ne yazabiliriz?
-
sanal dergi@phi benim yazmayı düşündüğüm makale gündemden olmasını istedim. Bu belirli günler ve haftalar var ya özel günler hangi tarihe yakın çıkarsa ona yakın bir günü ele almak istedim ondan sordum.
-
Yaratıcı YazarlıkSevgili dostlarım merhabalar,
Öncelikle sağlığınız, huzurunuz yeni yıl başlangıcında umarım iyidir.
Şimdi sizlerden bir yardım isteyeceğim. Sanıyorum ki yaratıcı yazarlık hakkında herkesin bir fikri vardır. Ben bir tanım bırakayım buraya; tamamen özgün bir kurgusal yapı ve üslup ile yazmak, kişiye ait yeni
yazılı bir ürün ortaya çıkarma süreci olarak tanımlanabilir. Yaratıcı yazarlık bireyin yaratıcılık yeteneği ile
bağlantılıdır. Yaratıcı yazarlık zihinsel ve psikolojik bir süreçtir; dolayısıyla bireyin kendini daha iyi tanımasına, özgüven gelişimine, ifade gücünün artmasına, edebi zevklerin gelişimine, özgün fikir üretimine
katkı sağlamaktadır.
Şimdi bu etkinliği bilime dayandırmak istersek nasıl bir tanım yapabiliriz?
Mesela ben şunu biliyorum ki, insan beyninin 4 temel lobu vardır; Frontal, Parietal, Temporal ve Oksipital.
Frontal Lob: Yaratıcılık, problem çözme, planlama, duygular, düşünme ve hareketlerden sorumludur.
Bu da yaratıcı yazarlığı içine alıyor diye düşünüyorum. Fakat yine yeterli bir tanıma erişemedim. Bu konuda bilgisi olan bana tanım yapabilecek bir dostum var mıdır? Şuan da farklı bakış açılara ihtiyacım var. -
sanal dergiBir şey sormak istiyorum, bu derginin tam çıkma tarihini belirlesek ben ona göre bir makale yazmayı düşünüyorum gündemle alakalı. Sevgili @phi ortak bir dergi çıkarma günümüz olsun olur mu?
-
İstek,Öneri ve Temenniler@nejdet-evren çok güzel söylemişsiniz. Umarım bu yeni yıl, herkes için dileklerini buldukları, şanslarının yaver gittiği ve arzularının mutlu sona erdiği bir yıl olur. Savaşların son bulduğu, masum insanların ölmediği, kötü zihniyetli kişilerin değiştiği bir yıl olur. Siz insanlık, hep var olun. İnsanlığımızı katletmeyelim...
-
İNSANLARA ZAAFLARINIZDAN BAHSETMEYİNHayatta bazı insan tipleri vardır. Gerçekten güvenmeniz gerekenler, kısmen güvenmeniz gerekenler ve asla güvenmemeniz gerekenler. Ama başlangıçta fark edemiyoruz kişilerin karakterlerini bu da bizim ya çabuk güvenmemize ya da ön yargı ile yaklaşmamıza sebep oluyor. Şimdi önce gözlem, analiz en son yargı diyeceğim fakat analiz etme yeteneği kişiden kişiye farklılık gösteriyor. Aslında sadece analiz de değil bu biraz sabır işi de olabilir. Konudan konuya atlamak istemiyorum. Sizlere naçizane bir tavsiye vermek istiyorum.
Öncelikle kendimden yola çıkarak sevgili kendime bir öneri vereceğim. Kimseyi kendin gibi görme, kendin gibi saf sanma ve kimseye hayatından kesitler sunma...
Şimdi sevgili dostlar sizlere bir öneri vereceğim. Zaaflarınızı bir siz ve yine siz bilin. Kimseye zayıf yönlerinizi göstermeyin. Şunu bilin ki insanlar kullanmayı çok sever. Güya farkında olmadıklarını size hissettirmeye çalışırlar ama bunu yeri ve zamanı geldiğinde çok güzel önünüze sunarlar ve siz hayır bile diyemeyecek duruma gelirsiniz. Sonrasında gelen pişmanlık hissi ile karşı karşıya kalmanızı hiç istemem. Ben yaşadım ve tecrübe ile sabit.Şimdi bana diyeceksiniz. Biz bunu biliyoruz Sevgili Luna'cım. Bize bunlarla gelme gibisinden. Bende biliyorum aslında fakat bugün kendime kızdım biraz da vicdanımı rahatlatmak istedim belki de. Anlayışla karşılayın lütfen...
Sevgiyle kalın...
-
Hey sen hosgeldin!Sitenin yılbaşı konseptine bayıldım... Teşekkürler @phi
-
Dogru Nedir? Kisiye Gore Degisir mi?Ben doğruların ikiye ayrıldığını savunuyorum. Öznel doğrular ve nesnel doğrular. Nesnel doğrular, bilimsel yollardan gözlenebilen ölçülebilen doğrulardır. Öznel doğrular ise kişiden kişiye değişebilen yargılardır. Tabi yine bu da öznel bir düşünce.
-
Süper yapay zekaAslında yapay zeka inanılmaz bir teknoloji fakat her durumda olduğu gibi avantaj ve dezavantaj modeli vardır. İnsanlığı ileri bir seviyeye taşıması gerçek zaten ama aynı zamanda korkunç bir durum. Yani akıl mantık çerçevesinde kullanımı için sizlerin de söylediği gibi önüne geçilebilmesi gerekiyor. Yoksa dünyanın sonuna gelmekle aynı şey.
-
Anaokullarinda Mescid Zorunlu OlduÇok basit bir örnekten yola çıkarak fikrimi beyan etmek istiyorum. Ben bir bilim merkezinde çalışıyorum ve buraya okullar gezi vs düzenliyorlar bende bilim merkezini tanıtma ve içerisinde bulunan düzenekleri anlatmakla görevliyim. Bu sabah bir anaokulu geldi ve 5 10 dakikalık bir bilgilendirme yapacaktım fakat yaşları o kadar ufaktı ki neyi nasıl anlatırsam beni anlayabilirleri düşündüm. Aşırı basit bir dile ihtiyacım vardı. O yaş grubuna bu tanıtma kısmını bile anlatmakta zorlanan beni mescid olayı düşündürdü. O yaştaki bir çocuğun henüz bir ibadete ihtiyacı yok. Zaten İslam dininde de ergenlik döneminden itibaren yapılması gerektiği söylenmişken bu neyin dayatması? O çocuk bir yaratıcının var olduğunu bilmesi bile zor bir ihtimalken ibadet yaptırılmaya çalışılması daha zor çünkü onun şuan el ve vücut koordinasyonlarını tamamlamaya, oyun oynamaya, sosyalleşmeye ihtiyacı var. Herkes kişisel gelişim kişisel gelişim diye bağırıyorken küçük çocukların da ihtiyaçlar listesine bir göz atmak gerekir diye düşünüyorum.
-
Kendimce -
Kendimce26.11.2023;
Bu sabah çok zor uyandım. Dışarıdan gelen rüzgar uğultusu beni daha çok yatağa bağlıyor gibiydi. Ama işe gitmem gerekiyordu. Evet pazar mesaisi... Kalktım, yatağımı bile toplamaya tenezzül etmeden üzerime bir şeyler geçirdim. Saçlarımı at kuyruğu yaptım, yüzüme bir nemlendirici sürüp dudaklarıma biraz pembelik verip çantamı ceketimi alıp sessizce çıktım evden. Yolların boş olduğunu görünce direksiyonu sahil yönüne çevirdim. Biraz yürüyüş fena olmazdı. Çok şiddetli bir rüzgar vardı haliyle sabahları sahilde soğuk oluyor. Bir miktar üşüdüm. Sigaramı yaktım, usul usul yürüdüm. Zihnim fazla yorgun gibiydi. Gözlerim nedense kalabalıklara değil de o kalabalığın içinde noktacık kadar küçük boşluklarda dalıyordu. Neyi düşüneceğimi bilmiyordum. Nasıl sorgulayacağımı bilmiyordum. Neden keyifsiz olduğumu biliyor ama hangi nedene bağlayacağımı bilmiyor gibiydim. Kulağımda Pinhani'nin Bilir O Beni şarkısı çalıyordu. Anısı hala kalbimi çok acıtıyor.
Mesai saatimin yaklaştığını fark edince arabaya yöneldim. Son hız ofise doğru yola çıktım. Ruhumdaki acılarımı, hüzünlerimi, kalp kırıklıklarımı, öfkemi dışa vuramadığım için ibreye yansıtabiliyordum sanırım.
İşe geldiğimde sıcak taze çayımı aldım ve kahvaltımı yaptım. Bu sırada birkaç video izlersem belki modum yükselir diye umdum fakat olmadı. Tekrar çay aldım yarım kalan filmimi bitireyim dedim. Filmin son sahnesinde gözlerim doldu, kapattım. Roman okuyayım dedim; başka hikayelere konuk olayım belki iyi gelir dedim; dikkatimi veremedim, kapattım. Bana iyi gelen şeyin yazmak olduğunu biliyordum aslında ve geldim buraya. Aslında şuan ruhuma iyi gelen şeyleri yapmak mı doğru yoksa o acıyı kederi iliklerime kadar yaşamak mı doğru? İşte bunu bilmiyorum. Terazimi iyi yönetemiyorum şuanda. Sabahtan beri kimse ile iletişime geçmedim. İş yerindeki arkadaşlarım ile diyaloğa girmedim. Eksiklik de hissetmiyorum ama bana kimse de 'Nasılsın?' demedi mesela. Anlıyorum ki insanlara ihtiyacım yok özellikle bir nasılsını çok gören insanlara... Gün geçtikçe öğreniyorum hayata karşı nasıl bir duvar çekmem gerektiğini, insanların bencil olduğunu öğreniyorum. Ben kin tutmam ama bazen tutmak gerektiğini öğreniyorum. Ama bu öğrendiklerim hayatımın dönüm noktalarında üst üste gelmemeliydi. Biraz ağır oluyor sanki. Kaldıramıyorum.
Yine de her şeye rağmen umudumu yitirmemeye çalışıyorum. Belki bir mucize olur belki hayat benden yana olur belki belki belki... -
Yurdum insanı ne kadar cahil?Sevgili dostlarım, tüm bu yazılanları okudum fakat bir bakıma şaşırdım da. İçimizde bir dine inanlar ya da hiçbir dine inanmayanlar mutlaka vardır. Herkesin görüşüne ve inancına saygı duymaya çalışan bir topluluk olduğumuzu düşünüyorum. Kendi adıma konuşmam gerekirse bir inancım var ve cahil olduğumu düşünmüyorum. Sizlerin kanıksadığı düşünce sistemine de karşıyım ama saygı duymaktan başka hiçbir şey yapmıyorum yapmayacağım çok da ilgilenmiyorum zaten. Sadece benim gibi düşünen kimseler için konuşuyorum. Bir inanca sahip ve bilgiye bilime sanata vs her dalda kendini geliştirmeye çalışan kısıma bir hakaret ediyorsunuz fakat buna gerek yok. Bir inanış tarzıyla cehalet olmak kendinde yetecek savunmayı bulamayanların kaçış yoludur bence. O zaman bende sizin gibi davranayım. ateist olanlar mutsuzdur mesela. Belki de dünyada yaşayan en mutlu kişi sensindir ve ben bunu bilmiyorumdur. Kısaca demem o ki birkaç kitap okuyup burada asıp kesmeye gerek yok. Herkesi kendiyle baş başa bırakın
-
Yurdum insanı ne kadar cahil?@Sputnik Garipsediğim bir durum var. Yazınızda şu cümleyi sarf etmişsiniz: '' Adam dine inanmadığını söyleyince bilgili birisi olduğunu düşünüp evrim teorisinden bahsettim.'' Size bir sorum olacak, dine inanmayanlar bilgili mi oluyor?
-
Bugunun Mutluluk SebebiMutluluk sebebim; her günüm bir önceki günümden daha güzel geçmesine inanarak günümü devam ettirebilme düşüncesi.
-
Yeni Moda Aşıklar Destanıİlaç diye aşk öğütlenen ihtiyar bir kız, bana dedi ki: '' Biri de çıksa, hiç aşık oldunuz mu bir gün diye insanlara sorsa. Ölçüm için canım... Dünyalar mı kurdunuz onunla, dünyalar mı söndürdünüz? Turşusunu mu kurdunuz? O tılsımı hiç tuttunuz mu?''
At süren oğlan, hani Şevin'inki, başkomisere dedi ki: ''Ben bu aşk denen mereti tarif edemedim, eden varsa beri gelsin... Aşk, komutanım, dellenmektir, arz ederim.''
Herkes yakalamış bu yaban kuşu. Kimi avucunda sevgisiyle öldürmüş, kimi bulutlara savurmuş. Kimi farkında olmuş kendisine bahşedilen tılsımın, kimi olmamış.
Kimine hışım olmuş aşk, kimine kumar.
Kimine sırat köprüsü, yakışığıyla yaşamayana; çekip gitmek aşk.
Her gün yeniden yaratılması insanın.
Günden güne ölmek, ateşle, zebanilerle, kendinle cenk.
Masal şıvgası aşk, ballı baldıran.
Tüfekten yana müdafaasız kalınan meydan savaşı.
Bir gayya kuyusu, anarşinin Allah'ı, kendine hükümsüzlük, amenna onursuzluk...
Yaban atları dizginlemek aşk, kendimize biçip bezediğimiz ölüm. Yalnız karşı cinse değil, işe, aşa, ışığa, hünere, imkansıza, dünyaya, devrime, umuda, ilahiye, sese, söze, renge aşk...
Şahmeran destanı.
Her yaşta kalpten savrulan iflah olmaz umucu kuş.
Belki bunların hiçbiri, belki hepsi...
İyi ki varsın aşk.