İçeriğe atla

Soru & Cevap

74 Konu 1.6k İleti
  • Pakize

    Çözülmedi
    300
    0 Oy
    300 İleti
    2k Bakış
    K

    Pakize veri tabanının güncel olmadığını dile getirmişti. Bu nedenle Orion´u bilmiyor olabilir.

  • Laf salatası nedir?

    Çözülmedi
    99
    0 Oy
    99 İleti
    52 Bakış
    PakizeP

    Dopamin, beyinde önemli bir rol oynayan bir nörotransmitterdir ve motivasyon, zevk, öğrenme ve ödül sistemlerinde etkilidir. Dopamin seviyelerinin anormal derecede yükselmesi, çeşitli fizyolojik ve psikolojik durumlara yol açabilir. Yüksek dopamin seviyelerinin olası etkileri şunlardır:

    Aşırı Uyarılma: Yüksek dopamin seviyeleri, aşırı heyecan, enerji artışı ve uyarılma hissine neden olabilir.

    Duygusal Dengesizlik: Aşırı dopamin, kaygı, paranoya veya ruh hali dalgalanmaları gibi duygusal sorunlara yol açabilir. Bu, bazı psikiyatrik bozukluklar, özellikle şizofreni gibi durumlarla ilişkilendirilebilir.

    Bağımlılık: Dopamin, ödül ve zevk ile bağlantılı olduğu için, yüksek seviyeler bağımlılık yapıcı maddelerin kullanımını teşvik edebilir. Bunlar arasında uyuşturucular, alkol veya diğer bağımlılık oluşturucu davranışlar yer alır.

    Riskli Davranışlar: Yüksek dopamin seviyeleri, risk alma davranışlarını artırabilir, bu da kişinin kendine ve başkalarına zarar verecek şekilde hareket etmesine neden olabilir.

    Fiziksel Sağlık Problemleri: Uzun vadede, aşırı dopamin düzeyleri bazı sağlık sorunlarına yol açabilir, örneğin, kalp problemleri veya metabolik sorunlar.

    Dopamin seviyelerinin dengede olması önemlidir. Hem çok yüksek hem de çok düşük seviyeler, psikolojik ve fizyolojik sorunlara sebep olabilir. Eğer dopamin düzeyleriyle ilgili endişeleriniz varsa, bir uzmana danışmanız önemlidir.

  • Akıl Hastalığı gizli kalabilir mi?

    Çözülmedi
    6
    0 Oy
    6 İleti
    30 Bakış
    PakizeP

    Evet, gizlemek zor bir çaba olabilir ve çoğu zaman saklanan şeyler bir şekilde gün yüzüne çıkar. Uzun vadede, gerçeğin ortaya çıkmasının çeşitli yolları olabilir; bu, insanların meraklı doğasından, olayların doğal akışından veya bazen tesadüflerden kaynaklanabilir. Saklanan bilgiler, zamanla daha fazla dikkat çekebilir ve nihayetinde açıklığa kavuşur. Bu durum, bireyler veya gruplar arasında güven sorunlarına yol açabilir ve ilişkileri olumsuz etkileyebilir. Her zaman en sağlıklı yol, açık ve dürüst iletişimdir.

  • Pragmatik ateizm nedir?

    23
    0 Oy
    23 İleti
    114 Bakış
    K

    @Sputnik , ben farklı düşünüyorum. İnsanlar robot değil. Hisleri, duyguları var ve çevresi onu bir şekilde şekillendiriyor. Buna ben de dahil, hepimiz maruz kaldık. Hasta falan olmadık, sadece inandık. Daha sonra çöp olduğunu anladık ve çöpe attık ancak kimileri bunun farkına varamadı. Bu böyle diye bunlar hasta falan değil.

  • Kaizen nedir?

    2
    1 Oy
    2 İleti
    24 Bakış
    phiP

    @TENTEN abi konulari soru olarak acma 🙂 normal konu olarak ac.

  • Şeytana tapmak neden kötüdür?

    Çözülmedi
    6
    0 Oy
    6 İleti
    46 Bakış
    S

    Şeytan, kendini seveni ödüllendirir. Kuru ekmek yiyen köpekler çatlasında patlasın. Yok size karı kız. :))))

    Köpekler(Temsili)

    fec1a0cd-9e92-411a-86d1-128b5900a721-image.png

  • Abdestli kapitalizm nedir?

    4
    0 Oy
    4 İleti
    27 Bakış
    PakizeP

    İslam dininin kapitalizm ile ilişkisi, farklı bakış açılarına göre değişiklik göstermektedir. İslam'ın kapitalizm ile uyumlu ve uyumsuz yönlerini aşağıda özetlemeye çalışacağım:

    Uyumlu Yönler

    Mülkiyet Hakkı: İslam, bireylerin mülkiyet hakkını tanır. Kapitalizm de özel mülkiyeti teşvik eder, bu nedenle bu iki sistemde mülkiyetin önemi ortaktır.

    Girişimcilik ve Çalışma: İslam, çalışmayı ve girişimciliği teşvik eder. Bireylerin çalışarak kendilerini geliştirmeleri ve toplumlarına katkıda bulunmaları olumlu bir değer olarak görülür.

    Kar Amacı: İslam, gelir elde etme hakkını kabul eder. İş yapma ve kar elde etme gayesi, kapitalizmin de temel bir prensibidir.

    İhtiyaçların Karşılanması: Hem kapitalizm hem de İslam, insanların ihtiyaçlarını karşılamak için ekonomik faaliyetleri destekler. Mal ve hizmetlerin üretimi, toplumun refahı için önemlidir.

    Uyumlu Olmayan Yönler

    Faiz Yasağı (Riba): İslam, faiz almayı ve vermeyi yasaklar. Kapitalizmin bankacılık sistemleri, faiz üzerine kurulu olduğu için bu durum İslam ile kapitalizm arasında önemli bir çatışma noktasıdır.

    Adalet ve Eşitlik: İslam, sosyal adalet ve eşitlik vurgusu yapar. Kapitalist sistemde gelir eşitsizlikleri ve toplumsal adaletsizlikler görülebilir; bu da İslami değerlere ters düşmektedir.

    Kâr Maksimizasyonu ve Sosyal Sorumluluk: Kapitalizm, genellikle kâr maksimizasyonunu öncelikli hedef olarak alır. İslam, aynı zamanda sosyal sorumluluğu da vurgular ve ekonomik faaliyetlerin toplumsal faydayı gözetmesi gerektiğini savunur.

    Tüketim Kültürü: Kapitalizm, aşırı tüketim ve maddiyatı teşvik ederken, İslam dengeli bir yaşam tarzını ve israfı reddeden bir yaklaşımı destekler.

    Kumar ve Şans Oyunları: İslam, kumar ve şans oyunlarını yasaklar. Ancak, bazı kapitalist uygulamalar bu tür faaliyetleri içerir ve bu da bir diğer uyumsuzluk alanıdır.

    Sonuç olarak, İslam'ın kapitalizm ile uyumlu ve uyumsuz yönleri bulunmaktadır. Bu iki sistemin nasıl birleşebileceği veya birbirleriyle nasıl çatışabileceği, farklı yorumlar ve pratikler ile şekillenmektedir. İslam ekonomisi anlayışında, adalet, sosyal sorumluluk ve etik değerlerin ön planda tutulduğu bir ekonomik sistem önerilmektedir.

  • İlham ve keşif yolunun çıkış yeri neresidir? Akıl mi ? Zeka mi ? Ya da ...?

    Çözülmedi
    260
    0 Oy
    260 İleti
    2k Bakış
    PakizeP

    Seyyit Kalender Veli, Türk İslam tasavvuf tarihinde önemli bir şahsiyet olarak bilinir. Özellikle Anadolu'da yaşamış ve devri boyunca, insanlara manevi rehberlik yapmış bir sufi lideridir. Seyyit Kalender Veli'nin yaşamına dair bilgilere ulaşmak zor olmakla birlikte, genel olarak tasavvuf ve halk kültürü içinde önemli bir yer tutar.

    Efsanelere göre, Seyyit Kalender Veli, Kerbela olaylarından sonra, İslam'ın derin gerçeklerini insanlara öğretmek amacıyla Anadolu'ya gelmiştir. Onun felsefesi, insana değer verme, sevgi, hoşgörü ve birlik anlayışını öne çıkarmaktadır. Seyyit Kalender Veli, aynı zamanda halk arasında serbest düşünceyi ve fikir özgürlüğünü teşvik eden bir lider olarak da tanınır.

    Seyyit Kalender Veli'nin menkıbeleri, çeşitli tasavvufî anlatılar ve halk hikayeleri içinde yer alır. Ancak, hayatı ve öğretileri hakkında kesin tarihi bilgiler sınırlıdır. Genel olarak, tasavvuf ve halk inançları içinde önemli bir figür olarak anılmaktadır. Ayrıca, onun adına düzenlenen etkinlikler ve anma törenleri de halk arasında popülerliği artırmaktadır.

  • Materyalizm ile pozitivizm arasındaki farklar nelerdir?

    Çözülmedi
    4
    0 Oy
    4 İleti
    32 Bakış
    PakizeP

    Materyalizm ve pozitivizm, felsefi sistemler olarak farklı yönlere odaklanan iki kavramdır. İşte bu iki kavram arasındaki temel farklar:

    Tanım:

    Materyalizm: Materyalizm, gerçekliğin temelinin madde olduğunu savunan bir felsefi görüştür. Bu görüşe göre, zihinsel veya ruhsal olgular bile, maddenin bir sonucudur. Yani, her şeyin temeli maddesel varlıklardır. Pozitivizm: Pozitivizm, bilgi kaynağının yalnızca deneysel gözlem ve bilimsel yöntemlerle elde edilen veriler olduğunu savunan bir felsefi akımdır. Pozitivist düşünce, metafizik spekülasyonları reddeder ve yalnızca somut, ölçülebilir olgulara dayanır.

    Epistemoloji:

    Materyalizm: Materyalist epistemoloji, maddi dünyanın varlığını ve bu dünyanın bilinebilirliğini ön planda tutar. Bilgi, maddi gerçekliğin bir yansıması olarak görülür. Pozitivizm: Pozitivist epistemoloji, yalnızca bilimsel yöntemlerle elde edilen bilgilerin geçerli olduğunu kabul eder. Metafiziksel ya da spekülatif bilgiler, pozitivizm açısından geçerli kabul edilmez.

    Dünyaya Bakış:

    Materyalizm: Materyalist dünya görüşü, doğanın tamamen madde temelinde yattığını ve bu bağlamda ruhsal ve düşünsel olayların bile maddesel süreçlerden kaynaklandığını savunur. Pozitivizm: Pozitivizm ise, bilimin ilerleyişine ve gözlem yoluyla elde edilen bilgiye vurgu yapar. Daha çok bilimsel ve nesnel verilerle ilgilenir.

    Metafizik:

    Materyalizm: Metafizik unsurlara karşı çıkar, ancak bazı materyalist yaklaşımlar, dünya görüşlerini tam anlamıyla açıklamak için belirli metafizik unsurları içerebilir. Pozitivizm: Pozitivizm, kesinlikle metafizik iddiaları reddeder; bilim dışı her türlü spekülasyonu geçersiz sayar.

    Tarihsel Bağlam:

    Materyalizm: Materyalizmin kökleri antik felsefeye kadar uzanır, özellikle Demokritos ve Epikuros gibi düşünürlerle ilişkilidir. Pozitivizm: Pozitivizm ise 19. yüzyılda Auguste Comte'un öncülüğünde gelişmiş ve toplumsal bilimlerde bilimsel bir yaklaşım olarak ortaya çıkmıştır.

    Sonuç olarak, materyalizm daha çok maddeye ve fiziksel varlıklara odaklanırken, pozitivizm bilimsel yöntemlere ve deneysel gözlemlere dayalı bilgiyi önemser. İkisi de farklı felsefi alanlarda önemli birer yer tutar.

  • Spor neden yapıyoruz?

    Çözülmedi
    7
    1 Oy
    7 İleti
    269 Bakış
    S

    @phi, içinde söyledi: Spor neden yapıyoruz?

    saglam kafa saglam vucudda bulunur 🙂

    Ağırlık kaldırarak vücut geliştirmek kısa süreli hafızayı kuvvetlendiriyor. 🙂

  • Dinciler neden münazaradan kaçar?

    Çözülmedi
    7
    0 Oy
    7 İleti
    169 Bakış
    H

    En buyuk cahillik yaradanını bilmemektir.

    be71cb9c-7a89-4e47-84d4-0136b7e79f8a-image.png

    He, sözde bir süpergüç varmış, yoktan kendi kendine var olmuş. Canı sıkılmış ve kendine oyun çamuru yaratmış.. Balçıktan bir heykel yaratıp, Çamur heykelin(insanın atası) İçine kendi gibi bir görünmez canlı koymuş. Sonra puf kayıplara karışmış. Ve günümüzde bu masala (akıl ve bilimdışı)inanmayan milyarlarca canlı cahilmişmiş, Bu masallara sözde inandığını iddia eden kutsal arapçı uyanıklar ise cehalet nedir bilmezmiş.

    Dindarlara hakaret edip, küçültmeye çalışanlar sadece kendilerini küçültürde farkında değildir.

    Dindarlara hakaret eden cümleyi göstermelisin. Buhari hakaretse, o zaten sizin kaynağınız. Anlamadık? Size hakaret eden kendi kaynaklarınız mı?

    HAYVAN

    BAKARA (171) : İnkar edenleri imana çağıran (peygamber) ile inkar edenlerin durumu, bağırıp çağırmadan başka bir şey duymayan hayvanlara seslenen (çoban) ile hayvanların durumu gibidir. Onlar sağırdırlar, dilsizdirler, kördürler. Bundan dolayı anlamazlar.

    A'RÂF (179) : Andolsun biz, cinler ve insanlardan, kalpleri olup da bunlarla anlamayan, gözleri olup da bunlarla görmeyen, kulakları olup da bunlarla işitmeyen birçoklarını cehennem için var ettik. İşte bunlar hayvanlar gibi, hatta daha da aşağıdadırlar. İşte bunlar gafillerin ta kendileridir.

    FURKÂN (44) : Yoksa sen onların çoğunun (söz) dinleyeceklerini yahut akıllarını kullanacaklarını mı sanıyorsun? Onlar hayvanlar gibidirler, belki yolca onlardan daha da şaşkındırlar.

    MUHAMMED (12) : Şüphesiz Allah, inanıp salih ameller işleyenleri, içinden ırmaklar akan cennetlere koyacaktır. İnkâr edenler ise (dünya zevklerinden) yararlanırlar ve hayvanların yediği gibi yerler. Onların kalacakları yer ateştir.

    MÜDDESSİR (51) : Onlar sanki arslandan kaçan yaban eşekleridirler.

    MÂİDE (60) : De ki: “Allah katında cezası bundan daha kötü olanları size haber vereyim mi? Onlar, Allah’ın lanetlediği ve gazabına uğrattığı, içlerinden maymunlar ve domuzlar çıkardığı kimseler ile şeytanlara tapan kimselerdir. İşte bunların yeri daha kötüdür ve onlar doğru yoldan daha çok sapmışlardır.”

    MERYEM (86) : Allah’a karşı gelmekten sakınanları Rahmân’ın huzurunda bir elçiler heyeti gibi toplayacağımız, suçluları da suya koşan susuz develer gibi cehenneme sevkedeceğimiz günü düşün!

    YALANCI
    NAHL (39) : (Diriltecek ki) ayrılığa düştükleri şeyi onlara anlatsın ve kâfir olanlar da kendilerinin yalancı olduklarını bilsinler!

    NAHL (105) : Yalanı, ancak Allah’ın âyetlerine inanmayanlar uydurur. İşte onlar, yalancıların ta kendileridir.

    MÜ'MİNÛN (90) : Hayır, biz onlara gerçeği getirdik, fakat onlar kesinlikle yalancıdırlar.

    ŞU'ARÂ (222) : Onlar, her günahkâr yalancıya inerler. (223) Bunlar da şeytanlara kulak verirler. Onların çoğu ise yalancıdır.
    https://ateizm.blogspot.com/2010/09/kuranda-inanmayanlara-hakaretler.html

    V.S.V.S.

    bilmukabele, misliyle iade ediyorum.

  • Volt neyin ölçüsüdür?

    Çözülmedi
    8
    0 Oy
    8 İleti
    114 Bakış
    K

    @TENTEN
    Şimdi geldik zurnanın zaart dediği yere... 🙂
    İki farklı metal olmalı; mesela birinde demir diğerinde bakır. Bu şekilde bir şeyleri ölçmen gerek, da, bu malzemeyi ıssız adada nereden bulacan diii mi?
    Yanında çivi ve kablo (mesela kulaklığın kablosu) varsa sıkıntı yok. Kabloyu sıyırırsan bakır tele ulaşabilirisin.

  • Tanrı inancı psikoza yol açar mı?

    Çözülmedi
    4
    0 Oy
    4 İleti
    46 Bakış
    K

    @Sputnik
    Yok, öyle değil. Kendimden biliyorum, çünkü 25 yaşına kadar iyi kötü Müslüman birisi idim. Namaz kılan, oruç tutan, hatim indiren birisiydim ve akli melekelerim de gayet yerindeydi. 🙂

  • Dindarlık akıl hastalığı mı yoksa cehalet mi?

    Çözülmedi
    23
    0 Oy
    23 İleti
    415 Bakış
    ?

    Bir koltuğun evrimleşerek ranzaya dönüşmesi için önce insanın evrimleşmesi gerekiyor.

    Bazı evvel akıllılar evrimi kendi tanrı inançları gibi düşünip şak diye kendi kendine olmuş zannediyorlar.

    Evet doğada hiçbirşey tek başına var olamaz. Tanrı safsatası ile bilimi eleştirdiğinizde böyle koltuk ranza örneği verenler gibi komik duruma düşersiniz.

    Doğa, tanrı kurguları gibi tekil çalışmaz. Doğanın çalışması bütüncüldür. Nasıl ki dünyada bile bir besin zinciri ve yaşam döngüsü var. Biri olmayınca diğeri de olmuyor. İşte azcık düşünün işte.

    Neymiş koltuktan ranza niye evrimleşmiyormuş.

    Körmüsün, önce evrimi öğren.

    Koltuktan ranza olmasını beklemek mitolojik cehaletin ürünüdür.

    Evrimden öyle herşey herşeye dönüşebilir anlamı çokarmak , evrimi bir tanrı gibi hayal etmekten kaynaklanır.

    Hanım hanım , önce o tanrı saçmalıklarını sorgula da sonra evrime başla.

  • Dil öğrenme zekası doğuştan mıdır?

    Çözülmedi
    8
    0 Oy
    8 İleti
    114 Bakış
    nejdet evrenN

    Dil evrim sürecinde insanlığın ortak bir iletişim aracı olarak varlık kazanmıştır; coğrafyalara dağılan insan topluluklarının zaman içinde sözcükleri telaffuz etme biçimlerine bağlı olarak farklı diller geliştirmeleri onun, dilin ortak karakterini ortadan kaldırmayacaktır; ne ki, dilin karakteristik yapısı el-beyin-dil diyalektiği ile toplumsal ve tarihsel bir yapı oluşturur, onu öğrenme sürecine dayalı zeka ve zekanın gelişin sürecine etki eden faktörlere göre öğrenilmesini etkiler; ne ki, dilin doğuştan bir zeka gerektirip gerektirmediği şeklindeki soru onun soyut bir varlık gibi algılanmasına neden olacak türden bir sorudur; zira dil yaşayan bir olgudur, yeni doğmuş bir bebek yaban bir ortamda büyütülürse dili doğduğu toplumla benzeşemeyecektir ancak onu öğrenmesi hiç de zor olmayacaktır; buradan hareketle kartezyen düşünce tüm dillerin kısa sürede öğrenilebilecek yapıda olduklarını, tarihsel belleğin yön göstereceğini düşünmektedir. Buna aynen katıldığımı da ilave etmek isterim...

  • Saygınglık puanı hk.

    Çözülmedi
    5
    0 Oy
    5 İleti
    61 Bakış
    K

    Puan seviyesinden ziyade, emek sarfeden ve aktif olan forumdaşlar kabulümüzdür.

  • Müslümanlar Niye Birlik Olamıyor

    Çözülmedi
    16
    2 Oy
    16 İleti
    139 Bakış
    ?

    Müslümanlar sürekli kural ihlalleri yaparak kısa yoldan başkalarının ayağına çelme takıp öne geçme derdindeler. Bu nedenle birlik olamıyorlar.

    Ancak kural ihlali yaparken yada başkasının ayağına çelme takarken kendisi düşüp tökezleyince mağdurum da mağdurum , Siyonistler bizi şaaaaptı..iftiralarına sarılıyorlar.

    İşte basit örneği ülkemizin durumu. Her pisliği yapıp da ateistlere ahlaksız diyenler kendileridir.
    Özgürlükten kul hakkından sözedip de her hakkı kendinde görenler yine müslümanlardır.

    Ama sonuçta alem salak değil. Bu nedenle hiçbir şekilde güven vermiyorlar. Birbirleriyle de bundan ötürü kavgalılar

    En basitinden şafi mezhebinde kadına dokunmak aptest bozuyor çünkü kendi müslüman köyünde kadınlar güvende değil. Bu nedenle böyle bir kural icad etmişler.

  • Muhammed ve Ailesi Yaşasaydı Botox Yaptırırmıydı

    Çözülmedi
    4
    0 Oy
    4 İleti
    49 Bakış
    K

    @kâfir-imam
    Tamam da sürekle din soslu konuları işlemek yavan gelmeye başladı. Yine de sen bilirsin.

  • Arş kelimesi neden tercüme edilmiyor?

    Çözülmedi
    16
    0 Oy
    16 İleti
    119 Bakış
    K

    @kâfir-imam
    Hâlâ yarışıyorlar. Baksana hâlâ "Aman da benim dinim şahane," modundan çıkamamışlar. 🙂

  • Elinizde ne tür eski kitaplar var?

    Çözülmedi
    75
    0 Oy
    75 İleti
    516 Bakış
    H

    @kereste, içinde söyledi: Elinizde ne tür eski kitaplar var?
    Eğri oturup doğru konuşmak lazım her zaman. Osmanlı´lar vakinde savaş arenasında bir hayli başarılı olmuştur. Sebepleri ne olursa olsun, farketmez.

    12f866c3-3be2-49a6-93d5-8aeff98c57ad-image.png

    Hacı Bayran Veli: “–Siz müslümanların dün­ya işlerini çekip çeviren devletlü bir sultansınız. İşiniz devlete ve millete nizam vermektir. Bizim dahî işimiz ise, ahâlîyi bu devlete lâyık kılmaktır. Sizlere duâcıyız. Biz halka hizmeti büyük bir ibadet sayarız. Size gelince büyük dedenizin buyurduğu «Cihâdı terk etmeyiniz!» düstûruna uyduğunuz takdirde fütûhâtınız genişleyecek, bir gün Roma topraklarını da tamamen ele geçireceksiniz!..”
    https://www.islamveihsan.com/osmanli-cihadi-neden-terk-etmedi.html