Bu yüzden tercihim öğretmenlik oldu.
Mustafa
İleti
-
İşi yap..! -
PARÇALAR : İNİŞLER VE ÇIKIŞLARİnişli çıkışlı bir yolculuktu hayat. İki parçaydı aslında. Parçalardan oluşmuş bir bütündü kendinden oluşan diğer her şey gibi.
Belki de onu oluşturan gibi...Sıra sıra gelirler bazen
Bazense farklı kombinasyonlarla.
Fark etmez, bir şekilde gelirler nihayetinde parçalar.Kimdi ve nasıldı ki bu parçalar ?
Bizi biz yapan duygular...
İniş dönemlerimizde, onlardan ibaretmişiz gibi algılatabilecek devasa bir güce sahip bir diktatördü duygular.
Farkındayız,diktatör haline gelmemesini sağlamaktı aslolan.
Geldiyse eğer canavarlık barındıran o konuma,karabasanın ruha vurduğu kilittir artık; ağız açtırmaz, adım attırmaz.Hiç haklılık payları yok değil elbet. Yoksayılamayacak kadar vardırlar, lakin bunu abartırlar. Çünkü merkez noktası haline gelmek onların hak edebileceği bir durum değildi.
İşte bu yüzden diktatör halini almıştır duygular.
O zaman, hak etmiyorlarsa düşmeli.
Hayır, aslında diktatörler hep düşmeli.İyi de nasıl peki ?
Bir isyan gerek
'Sana nasıl hissettiriyorsam, öyle davranacaksın.'' diyen diktatörün tahtını kırmak için.Sorun var.
Yordanabilir bir durum olduğu için isyan, hesap edilmişti diktatör tarafından.
Her sabah daha etkili bir biçimde uzuvların kitlenir. Bunu yapan da o diktatörden başkası değildir.Bunu yapar ki kıvılcım bile çıkmasın tepki olarak senden.
Ağız açtırmaz, adım attırmaz.Özetle kıvılcımı yakmayıp diktatöre boyun eğersen eğer ilerleyen zamanlarda kendi ruhunun katili yapar seni.
Her yükselişin engeli olan bir intihar girişimidir duyguları abartılı bir şekilde önemsemek, hareket etmemek.
İşte duyguları diktatör haline getiren biziz.
Yıkalım ve dengeyle devam edelim.
NOT : YAZI TAMAMLANMAMIŞTIR. BURADAKİ İFADELER SADECE İSKELET HALİDİR.
-
Hayata ışık tutan bir söz ekle..''Ipsa felicitas, se nisi temperat, premit.
Saadet bile haddini aşarsa azap olur.
- SENECA
-
sanal dergi@nejdet-evren Gerçekten insanı arafta bırakan bir durum.
Sınırlamak da sınırlamamak da mantıklı. Hangi sonuca bağlandığından bağımsız bir şekilde üretimde bulunacağını belirtmek isterim.
-
Ekşi sözlükEkşi'yi severim.
Ekşi Sözlük fikir vericidir lakin bilgi verici değildir. Türlerine göre daha iyi bir konumda ama gidişatı pek iyi değil.
-
ZİHNİN DARBE GİRİŞİMİ : OBSESİF KOMPULSİF BOZUKLUKBÖLÜM 1 : DARBE GİRİŞİMİ
Bir düşman düşünün ki yaşam merkeziniz olsun.
Belki de savaşların en yorucusu...İşte Obsesif Kompulsif Bozukluk'taki durum tam olarak böyledir.
Düşman bireyin yaşam merkezi olan zihnin ta kendisidir.
Darbe teşebbüsündeki zihin genellikle 'serotonin' eksikliğinden faydalandığından; küçük ihtimalleri çok büyük hissettirerek kişiyi tek bir alana , anahtarı olmayan bir kilitle duygular eşliğinde zincirler.
Duygular eşliğinde diyorum çünkü Obsesif Kompulsif Bozukluk genelde çok yakın arkadaşı olan Depresyonla birlikte gelir.
İşte beynin oyunu da şimdi başlar.
Kişiyi sinsice ele geçirmeye çalışan zihin, oyunun türünü biraz satranç boyutuna çeker.
Satranç, bilinen halinin aksine en adil olmadığı gibidir bu tek taraflı oyunda.
En acı noktası ise her hamlenize iki misli ve amansız bir güçle bir karşılık vermesidir. Çünkü kuralları kendi yazmıştır.
Rakibinizin amacı sonucu elde etmek yani mata götürmek yerine azap dolu anları zaman anlamında arttırmaktır. Zaten mat etmek üzerine kurgulanmış bir yapıdan ziyade oyunu üstün bir şekilde akışta tutmak için kurgulanmıştır rakibiniz.
Sonsuza kadar kaygıdan boğulma hissini yaşatmaya ant içer kendince.
BÖLÜM 2 : TANIM
İşi biraz resmiyete dökelim.
Obsesyon, kişiye mantıksız geldiği halde bazı şeyleri sürekli dü-
şünmekten kendisini alıkoyamama durumudur. Kişi, mantık dışı telkin-
lerin yarattığı kaygı durumunu bir türlü hafifletememektedir. (Morgan,
2011: 314)Obsesyon, “tedirgin etmek, sıkıştırmak, rahat vermemek, bunalt-
mak” anlamında Latince’deki “obsidere” sözcüğünden gelen ve psiki-
yatri sözlüklerinde, “yanlış olduğunu bildiğimiz halde kafamızdan ata-
madığımız, mantık ve muhakeme ile uzaklaştırılamayan, arzu edilmeyen
saplantı halindeki fikirler” olarak tanımlanır (Yılmaz, 2018: 21).Yukarıdaki bilgileri gündelik dil ile yorumlamak ve genişletmek istiyorum.
Halk dilinde 'Temizlik Hastalığı' olarak bilinse de Obsesif Kompulsif Bozukluk durumunun alt obsesyonlarından sadece birine verilebilecek olan bu isimlendirme oldukça eksik bir tanımlama olacaktır.
NOT : OKB TEMİZLİK OBSESYONUNDAN İBARET DEĞİLDİR. CİNSEL, DİNİ , AHLAKİ ,SAĞLIK VB. ALT BAŞLIKLARI DA VARDIR.
OBSESYON : TAKINTILI DÜŞÜNCE
KOMPÜLSİYON: TAKINTILI DÜŞÜNCENİN KENDİSİNDEN YA DA YARATMIŞ OLDUĞU KAYGIDAN KURTULMAK İÇİN SERGİLENEN HER TÜRLÜ RİTÜEL.
Dilimize bilimsel anlamda 'Takıntı-Zorlantı Bozukluğu' olarak çevrilmiştir .
BÖLÜM 3 : SERZENİŞ
Obsesif Kompulsif Bozukluk, kaygı odaklı bir rahatsızlık olduğu için genellikle bu tarz rahatsızlıktaki bireylere ' bu bende de var' gibi ifadeler kullanabilirsiniz.
Bu son derece yanlış ve cehalet kokan bir yaklaşım olacaktır.Çünkü bir duyguyu ya da düşünceyi yaşamış olmak ortak bir nokta olsa da yoğunluk, düşünceden de duygudan da daha önemlidir. Asla duygu ve düşüncelerin bu boyuttaki halini tatmadınız.
Eğer bu ifadenin yerine ' çok takma' derseniz ise
cehaletin sözlükteki tanımı isminizle değişebilir.Düşünmemeye çalış gibi ifadelere değinmek bile istemiyorum. Kan dondurucu bir aptallık olur.
Kısaca amacımız yardım etmek olsa bile bu konu hakkında bilgimiz yoksa fikrimiz de olmasın. Yardımların en büyüğü bu olacaktır.
BÖLÜM 4 : NOKTA ATIŞI
Sigmund Freud'a göre ;
obsesif nevrozlu kişiler genellikle etkin, ortalama düzeyin üstünde aydın, yüksek değer ölçütleri olan, aşırı vicdanlı ve dürüst kişilerdir.
-
SANRILAR: BİLGELİK OYNUNUNDAKİ TANRILARAciziz.
Neden mi ?Konu fark etmez; güzellik olur, para olur, başarı olur. Olur da olur...
Hani pazarlarda ürün satmaya çalışan pazarcı ağabeylerimiz ya da ablalarımız var ya...'Gel vatandaş gel. Ne ararsan burada gel.'
Hepsi bizde misali...
Aslında bu pazarcı ağabeylere ve ablalara benzeriz biraz. Hepsinin bizde olmasını yani içinde bulunduğumuz her türden topluluklarda 'en'lere oynamak, zirveden gözlemek isteriz etrafı.İşi paradoksa götüren şu ki zirve nerededir onu bile bilmeyiz biz oysa.
Gerçek böyle de olsa tanrısal bir yaratıcılıkla soyunuruz içinde mucitlik barındıran bilgeliğe.
Gerçi ayırmak lazım biraz bilgeliklerimizin tiplerini.
Siyahla beyaz arasındaki fark kadar ayrımı yoğun olan iki farklı bilge tipi var bencelerimde.
- EN' DAĞININ ZİRVESİNE DOĞAN BİLGE;
Sonsuzluk bilinmezliğinde, somut bir bilinen yaratır kendince.
Farkında olmasalar bile bir tanrı yanılgısıdır eserleri, elbette.
Yoktur, -mış gibi yapar onlar.
Olsun....Adını 'en' koyar.
Kendi yaratımı olan 'en' dağında zirveye yükselirler.
Yükselirler dediğime bakmayın. Zaten hep oradaydılar, doğumlarıyla tırmandılar.Evet, yarattılar dağı ve doğdular zirve denen noktaya.
Sağlamlaştırırlar yerini. Emindirler, her şeyi bilirler, bilmeseler de bildiklerini bildirirler karşısındakilere.
Bir nevi gövde gösterisidir onların bilgelikleri.Senin bilgin her zaman yanlış, onunki doğru. Durum böyledir.
Sen yine de itiraz etme sakın tanrına. Unutma, karşındaki hataya tahammülü bulunmayan bir tanrı.
Hata yapıp itiraz edersen eğer; yokluğuna, yani cehennemine gönderir seni.
Onsuz bir cehenneme, cehennemin ta kendisine... Lakin kendince elbet.Tipik özellikleridir onların nedenleri bilmeden bilmeleri.
Bilmeden bilen bilgeler, her daim kendilerinden bahsederler.
Susmazlar, evirip çevirip kendilerinde toplarlar spotları... Bunlu hissettirmeden yaparlar.
Çünkü cennetleridir çevreleri.Haddini bildiren yok mu onlara diye soracak olursan eğer, maalesef...
Çünkü itiraz edenlere yer yoktur onların yanında. Almazlar onları sanrı olan cennetlerine tanrılar.
- BİLMEDİĞİNİ BİLEN YOLCU BİLGE
Uğraşmazlar tanrıcılıkla çünkü acizliğinin farkındadır onlar.
'En'lerin olmadığını ya da olsa bile orada olma zorunluluğu olmadığını bilir, bilgiyi 'en' sıfatına ihtiyaç duymadan sevenler.Maşuk bilgiyse gerçek aşık da budur işte !
Daha az cesurdurlar bilgeliği ulaşamadan sevenler.
Yanlış anlamayın korkak da değildirler; susmaz onlar, aksine konuşurlar. Onları değerli kılan susmaları değil pervasız bir eminlikle konuşmamalarıdır.
Elbette haklarını yedirmeden, kırmayanı kırmadan...Haddinizi aşarsanız bilginin tokatından nasibinizi alırsınız. Olması gerektiği gibi.
Gelelim bize...
Biz hangi tür bilgeyiz onu da biz biliriz. Bazen farkında olsak da eksikliklerimizin, vurmayız yüzümüze. Farkında değilsek zaten geçmiş olsun şimdilik, umarım iyileşiriz.
En
En
EnBunun içindir tüm senaryolar.
Önce en'ler evreni hayaline sıkışmış görüşlerimizlerizle birlikte enin dibine batalım !
Lütfen, bilmek için bilmediğimizi haykıralım hepimiz.
Sesle ve nefesle... -
Bertrand Arthur William RussellBatı Felsefesi Tarihi 1
Batı Felsefesi Tarihi 2
Batı Felsefesi Tarihi 3Berntrand Russell'a ait olan ve yukarıdaki kitaplardan oluşan seri, oldukça değerli olmakla birlikte ön okumalar yapılarak ilgisi olanlar için çözümlenebilecek ve repertuvar genişletici bulunmaz bir nimet.
-
Mutluluk nerededir ?Onu aramayandadır mutluluk. Anlamlı bir sıradanlıktadır.
-
MADDELERLE ŞİZOFRENİ-
Şizofreni bir beyin hastalığıdır.
-
Şizofreninin genetik kökenli bir hastalık olduğunu söylemek yanlış olmaz.
-
Kronik bir rahatsızlıktır.
-
Sanılanın aksine şizofreni hastalarının birçoğu hiçbir şekilde kimseye zarar vermemektedir. (Tedavi sürecinde olanlardan bahsedilmektedir)
-
Bu hastalık genellikle ergenlik döneminde başlar.
-
Kadınlarda hastalığa yakalanma yaşı erkeklere göre daha geçtir.
-
Kadın erkek hasta sayısı hemen hemen eşittir.
ŞİZOFRENİ TÜRLERİ
**KATATONİK ŞİZOFRENİ : Dış dünyaya tepki vermeme,hareketlerde yavaşlama, bazı fonksiyonları yerine getirememe.
PARANOİD ŞİZOFRENİ Birinin onu takip ettiğini düşünme,birilerinin onu öldüreceğini düşünmek
AYRIŞMAMIŞ SİZOFRENİ Diğer türdeki şizofreni rahatsızlıklarının herhangi bir şekilde içine girmeye yeterli sebebi olmayan türdür.
ÖNEMLİ NOT : Şizofreni ve zeka arasında herhangi bir bağ yoktur.
-
-
Tembellik Nedir?Tembellik ifadesini ne zaman görsem aklıma Russell gelir.
‘’TEMBELLİK MEDENİYETİN DİREĞİDİR.’’
Abraham Maslow'un ihtiyaçlar hiyerarşisine göndermede bulunan Russell, tespitinde oldukça haklıdır.
Bakış açısına göre değişen bir kavram olmakla ihtiyaçlar hiyerarşisinin temel basamakları geçtikten sonra kendini gerçekleştirme arzusunda olan insanın çıkış noktası tembelliktir.
(Yukarıda ifade etmeye çalıştığım görüş gündelik hayatta kullanılan tembellik gibi değil elbette.)
-
Bırakmazlar..!Dertlerimi paylaşmak yerine bu platformda düşüncelerimi paylaşmak daha doğru olur.
Polyannacı bir düşünce olduğunu düşünüyorum. Bu bir kâr- zarar ilişkisi değil elbette ama romantize edip zararları görmezden gelmek benim doğrularım arasında yer almıyor.
-
ARKADAŞ SEÇİMİNDEKİ EN ÖNEMLİ KRİTERİNİZ/DEĞERİNİZ NEDİR ?'En' ifadesini pek sevmem ama özellikle sorularımı sorarken detay yerine genele ya da önemli olana vurgu yapılması için 'en' ifadesini kullanırım. Bu yüzden başlıkta da 'en' ifadesini kullandım.
Arkadaşlık vb. kavramlar ilk bakışta basit görünen lakin derin anlamları olan birlikteliklerdir. Her şeyden evvel haz kaynağıdır.
Hayatta en keyifli anlarıma dönüp baktığımda da toplumun genelinden farklı perspektif geliştirebildiğini düşündüğüm insanlarla geçirdim.Arkadaşlık vb. ilişkilerin özellikle başlangıç döneminde farkında olsa da olmasa da aslında herkesin yoğunluğu fark etmeksizin beklenti içerisinde olduğunu düşünmekteyim.
Benim bu konudaki tonu en yoğun olan kırmızı çizgim :
Arkadaşlığın ileri boyutunda bile emrivaki yapılmasına tahammülüm bulunmadığı için kişinin kullandığı dilin Türkçe değil 'Nezaket Dili' olmasıdır.
Peki sizin ARKADAŞ SECİMİNDEKİ EN ÖNEMLİ KRİTERİNİZ NEDİR ?
kalın yazı
-
İSTEKLER : YIK GEL KENDİNİSon nefese kadar bitmeyen bir inşaatta çalışanı olduğumuz bir yapı hedefidir karakter.
Ne yazıktır ki göremeyiz, farkında olsak da olmasak da gece gündüz inşaa sürecinde çalışmamızın neticesinde ortaya çıkmış olması gereken yapıyı.
Süreçti zaten önemli olan. Sistem buydu herkes için.
Yalnız değilsin.Hayat bu alışverişsiz olmaz. Çünkü her insan biraz da olsa muhtaçtır diğer insana.
Kendi öyküsünün inşaatçılarıyla alışveriş yapmakta herhangi bir problem yoktur zaten.
Ama her şey gibi dozunda.
Doz aşımı olursa karşılanmamalıydı mesela.Hiçbir zaman tamamlanmayacak olsa bile vazgeçilmezdi. Çünkü ilk nefesle birlikte başlayan bir emekti o.
Mücadeleydi,kalkandı,farklı kılandı.
Yıkılmamalıydı.Yine de insan bu.Yaradılışına karşı gelemez. Takılır sevginin kaybolmayan gölgesine.
Buraya kadar bu problem yoktu lakin bazen vazgeçmemiz istenir kolonlardan, yani bizi ayakta tutanlardan. İşte problem buydu.
Sen kolonlarını yık da gel derler
yoksa istemezler.
Vazgeçerler.
Sevseydi yıkar gelirdi derler.Yıkar ve gidersen kolonları, iyi ki dersin ilk zamanlarda.
Kaybolursun haz dolu duygularda.Sonra mı ?
Sorgulama başlar ilk anlaşmazlıklarda.
Doğaldır aslında tartışmalar ama yine dozunda.Gitgide sıklıkları artacak kaos dolu anların.
Vazgeçtin kolonlardan; her şeyi geride bıraktın, kaçtın inşaatından.
Az daha dayan, düzelecek her olan.Gerçekten öyle mi ?
Hayır, en ufak bir darbeyi bekliyorsun belki de farkında olmadan.
Dayanamazsın artık yıkılacaksın !
Çok da üzülme, yeniden başlayacaksın. -
EKSİK YÖNLERİMİZ NELER ?Biz insanlar olabildiğince iyi yönlerimizi ön plana çıkarmaktayız. Bu durum oldukça doğal olsa gerek.
İlişki türlerinde ilerleyen zamanlarda olumsuz olarak gördüğümüz özelliklerden bahsetmek benim için bir dezavantaj yaratmamaktadır.
Ancak sürekli olumsuz olarak görebileceğimiz özelliklerden bahsetmek elbette olumlu bir sonucu beraberinde getiremeyecektir.Konu sınırlaması olmaksızın
eksik kaldığınızı düşündüğünüz özellikleriniz nelerdir ?NOT : İYİ - OLUMLU - OLUMSUZ GİBİ KAVRAMLAR GÜNDELİK HAYATTA KULLANILAN ANLAMINDA KULLANILMIŞTIR.
-
Konfor Alanı vol.1İnsanın bireysel tarihini yazmasindaki en önemli engeldir konfor alanı.
Bir nevi dar dünyada yapay huzur yarattığını zannetmektir.
Aklıma 3 Haziran 2017 tarihinde yekpare granit bir kaya olan ve Türkçemize 'şef' olarak çevrilmesi mümkün olan EL CAPİTAN isimli kayayı, free solo ( ekipmansız) tırmanarak Dünya'da ilkler listesine adını yazdıran Alex Honnold geldi.
'"Herkes mutlu ve rahat olabilir.
Ama mutlu ve rahat olarak dünyada iyi bir şey yapılamaz.
Mutlu ve rahat olduğu için büyük bir şey başaran kimse yoktur. ''-Alex Honnold
Bence bu sözler haklı bir gerekçeyle konfor alanına net bir darbe girişimidir.
-
ALINTI HAKKINDA TARTIŞMA : HAYAT TİCARET MİDİR ?Hayat bir ticaretten ibarettir. Böyle söyleyince biraz garip geliyor farkındayım ama gerçek böyle. Maddi ya da manevi bir şeyler satarsın, bir şeyler alırsın.
- Beyhan Budak (MUTLULUĞU KAYBETTİĞİN YERDE ARAMA)
Beyhan Budak'ın okumakta olduğum eserinde yukarıdaki ifadeyle karşılaştım.
Kitaplardan alıntılar eşliğinde analiz yapmak pek sağlıklı değildi, çünkü eksikti parçalar bütünden.
Öncesi de sonrası da vardı ifadelerin, parçası olduğu hayat gibi.
Lakin ben yine de sizlere sormak isterim bu açıklamadan sonra : HAYAT BİR TİCARET MİDİR ?
-
Hey sen hosgeldin!@phi Geçmişteki araştırmalarımı, kaynaklarımla harmanlayarak paylaşacağım mutlaka.
-
sanal dergi@Struma Platformlarda yayımlanan program gibi değil. Direkt olarak Psikoloji'deki katarsisten bahsediyorum.
Bu notu eklemek istedim çünkü yazı dilinde bazen düşüncelerimizi şeffaf biçimde iletemiyoruz.
-
Yalnızlık nedirBir taraftan da beceridir aslında yalnız kalmak.