Skip to content

Serbest Kürsü

Herkesin bir kürsüsü olmalı.

279 Konu 5.4k İleti
  • Rusya hipersonik füzelerine güveniyor

    2
    1 Oy
    2 İleti
    101 Bakış
    kâfir imamK

    @TENTEN Alexander solzenitzin Sovyet döneminde sürgün yiyen edebiyatçılardan. Çalışma kampında bulunan Rus bilim insanlarının bir çok denemeye başarı ile imza attığını kendi hatıralarında yazıyor. Ancak Sovyet baskısına inat sabah gidip bir düğme açıp akşam gelip o düğmeyi kapatarak devleti oyalamışlar. Kimisi ABD tarafından kamplardan kaçırılmış. Karşılığında ABD'ye bütün çalışmalarını vermişler.

    İlk sinyal yakalayıcı casus cihazlarının Rusya'daki kamplarda yapıldığını söylüyor. Hayalet uçaklar, ses duvarı ve optik çalışmaların çoğu kamplarda tamamlanmış ama oradaki bilim insanları bunları Sovyet subaylarıyla paylaşmamışlar. Stalinin özellikle ilgi duyduğu çalışma casus dinleme cihazları sinyal yakalayıcılarmış.

    Yani diyeceğim o ki adamlar aptal değiller. Putinin özlemi ve hedefi yeniden o günlere ulaşmak.

    Bosna savaşında radara yakalanması imkansız ve düşürülemez dedikleri F117-A uçağını bir Sırp topçu çavuşu düşürmüştü. ABD nin gözden kaçırdığı bir nokta radar cihazlarının 300 metre den yukarıdaki cisimlere göre kalibre edilmiş olması hayalet uçağı yakalanmaz yapıyordu.

    Radarı kapatıp açtığında sistem kendini bütün yakın mesafelere göre kontrol edip sonra çalışmaya başlıyordu. Bunu farkeden çavuşun yaptığı şey uçağın sesini dinlemek oldu. Yaklaştığında radarı kapatıp açtı alçak uçuş yapan hayalet uçağın yerini gece tespit edebildi. O hayalet uçağı düşürmeyi başardı.

  • Rusya'nin Polonya'yi Vurmasi

    2
    0 Oy
    2 İleti
    58 Bakış
    D

    2 adet Rus yapımı S 300 olduğu belirlendi. Bunlardan Ukrayna'nın elinde de var. Ukrayna'nın savunma amaçlı fırlattığı değerlendiriliyor. Zelenski bu olasılığı kabul ediyor fakat Rusya'nın savunma füzelerini saldırı amaçlı da çok kez kullandığını yine kullanmış olabileceğini de belirtiyor.

    Polonya zaten Rusya ile savaşa hazırlandığını resmen açıkladı.

  • Dün ve Bugün Tayyip Erdoğan

    4
    3 Oy
    4 İleti
    129 Bakış
    kâfir imamK

    O kadar mucize ve allah palavraları havada uçuşunca müslüman köleler "Allah'ın yardımı bize ne zaman gelecek" diye sormuşlar.

    Ardından hemen bir ayet daha "sizden öncekilerin çektiklerini çekmedikçe cennete gireceğiniz mi sanıyorsunuz" Allah vermiş cevabı ama o kadar mucize güme gitmiş.

  • İran Gösterileri İçin idam Karari

    7
    0 Oy
    7 İleti
    104 Bakış
    kâfir imamK

    @DemoKratos sosyal medya yine kapatıldı. İran'daki gösteriler acayip bir şekle bürünüyor. Türkiye bunları öğrenmesin diye medya sansürü sıklıkla uygulanmaya başladı. Malum kış kapıda , doğalgaz faturasını görenlerin sokağa dökülme ihtimali de var diye korkuyor olabilirler.

    Ama ben Türkiye için hiç böyle bir şeye ihtimal vermiyorum.

    Akp öncesi devlet krizlerini halka yutturmak için alkol ucuz tutuluyor ve özendiriliyordu.

    Akp alkolu kısıtladı ve daha etkilisini buldu.

    Vatanı bölemeyecekler, bayrak inmez ,ezan susmaz..

  • Nihal Olçok

    2
    0 Oy
    2 İleti
    54 Bakış
    kâfir imamK

    Nihal olçokun Akıl hocası Davutoğlu taksim saldırısı için neler diyecek merakla bekliyorum.

    Ankara gar katliamında "üçbeş öfkeli çocuklar" demişti.

    Müridi Nihal olçok da o zaman hiç ses yoktu.

    Engin Noyan ve karısı "biz listemizi yaptık hatta komşularımız bile var" derken yine bu zaaflarına yenik düşkünleri hiçbir siyasal İslamcı eleştirmemişti.

    Sorun ney?

    Bombanın şuan patlaması mı?

    İşte ikiyüzlülük, işte bunlara pirim veren halk.

  • Yılmaz Özdil Yazmis Yine

    2
    0 Oy
    2 İleti
    41 Bakış
    kâfir imamK

    Toplumun ikiyüzlülüğü bunlar. Bazen düşünüyorum da ben siyasetçi olsam ne yapardım diye. Ha yolsuzluk yapmazdım ama yine de bu halk için o kadar fedakarlık yapıp ümitlenmezdim.

    En basit örneği korona döneminde gördük. Bir anda birbirine bok muamelesi yapan insanlara dönüştüler. Sonra da bir anda koyuverdiler önlemleri. Yani niye bu ikiyüzlülük?

    Devlet sokakta maskesiz gezene ceza yazdı ama Kadıköy'de binlerce hayat kadının gündüz gündüz çalışmasına asla karışmadı.

    Halk da biliyor neler olduğunu ama sadece mış gibi yapıyor.

    Siyasetçilerle toplum arasında gizli bir sözleşme vardır. Sen bana çok karışma ben de sana çok karışmayayım.
    İşte akp bu sözleşmeye harfiyyen uyuyor.

    Eğer akp terörle cidden mücedele etse neler olur?

    Eğer akp fuhuş ve uyuşturucu ile cidden mücadele etse neler olur?

    Eğer akp kurallara uysa neler olur?

    Hacı amcalar sarıklarıyla çıkıp "din elden gideaaah" diye meydanda bağırmazlarsa şerefsizim.

    Kemalistler çıkıp Atatürk mezarında ters döndü diye eylem yapmazlarsa şerefsizim

    Komünistler çıkıp "faşist akp devrim şart" diye meydanlarda tepinmezlerse şerefsizim.

    Fetö cemaat olaylarında bunun en açık örneği görüldü. Tayyibi Allah seçtirdi diye anıranlar bir anda yezide itaat etmeyin isyan edin diye anırmaya başladı.

    Bu kadar net. İngiliz kraliyet yönetim anlayışı toplumun ikiyüzlülüğü üzerine kurulmuştur. Hipokrasi ...

    Memurlara ver maaşı ne istersen yap. Hepsi devletten yana. Ama maaşları azalt bakalım neler oluyor.

  • -1 Oy
    4 İleti
    82 Bakış
    D

    O kişi güvenilir değildir. Sözüne itibar edilmez.

  • 0 Oy
    11 İleti
    126 Bakış
    kâfir imamK

    İnsanlar toprağını terkedip sosyal yardıma ıhtaç hale geldiler. Şehirlerin ışıklı yaşamları sadece dizilerde var. Şehirde belli bölgelerde düzgün bir yaşam var. Diğer yerler varoşların ayakta durmaya çalıştığı veya görmemişlik yaptığı kenar semtler.

  • Petrol Türkiye'de Çok Çok Ucuz

    10
    0 Oy
    10 İleti
    75 Bakış
    phiP

    @kâfir-imam turkiyedeki akaryakit ucuzlugunu anlamis degilim, nasil ucuz gercekten merak ediyorum, varil fiyatindan mi gidiyorsunuz yola yada baska birsey mi 🙂

  • 0 Oy
    1 İleti
    47 Bakış
    Kimse yanıtlamadı
  • Her Türk Vatandaşı Dikkatle Okusun

    6
    1 Oy
    6 İleti
    79 Bakış
    D

    @TENTEN tembellere yine kıyamayıp linki koymuşsun. Ben beleş hazır tıkla gelsin lüpçülüğüne kızdığım için koymak istememiştim. Yani insanlarda bir çaba olmalı, bir ne oluyoruz nereye gidiyoruz uyanıklığı olmalı. Yoksa hazır da versen tıklamazlar okumazlar.

    Ben bilmem tabii. Tırnağı olan başını kaşır, aklını başına devşirir. Yoksa davul zurna çalsan sinek vızıldıyor diye ellerini sallar boş beleşçiler. Bizden söylemesi. Yarın çok geç olduğunda kimse ağlamasın.

  • Fatih Portakal Akp Flortu

    7
    0 Oy
    7 İleti
    80 Bakış
    FidesF

    portakal orda kalll demiş

  • Kadının Kariyeri Cocuk Yapmaktır

    6
    0 Oy
    6 İleti
    126 Bakış
    kâfir imamK

    Çocuk yapmak basit iş aslında , kariyer kısmı çocuk yetiştirmek ile başlıyor. Üzgünüm ki bu konuda çoğu anne baba sınıfta kalıyor.

  • Seküler Toplum

    15
    3 Oy
    15 İleti
    333 Bakış
    D

    Hrist dininin başarısı, şeriat barındırmamasında yatıyor. Hrist dininde şeriat yoktur. Elinde şeriat silahı olmadan engizisyonlar psikoposlara Papa'ya çok da fazla güç vermeyi sürdürememiş, din egemenliğini yıkmak Batı için çok zor olsa da olanaksız olmamıştır.

    Şeriatı olan dinlerde ise bunu yok etmeden dinden özgür olmak mümkün değildir. Yehud dini de hem de çok katı şeriata sahip. Onlar nasıl yaptı da İslam'da yapılamıyor?

    Bunun yanıtı şu: Yahudiler şeriatı lağvetmediler ama folklorik bir düzeye indirgediler. İşte başına bir kippa tak, Cumartesi asansöre binme merdiveni çık tamam. Senden iyi Yahudi yok. Bu indirgeme ile şeriattan kurtuldular.

    Yahudilerin karakteri buna uygundur. Çünkü sorgulayıcı yapıya sahiptirler, körü körüne itaat etmezler. Tanrıyı apaçık göstermezsen asla iman etmeyiz ve sen rabbinle birlikte git savaş biz burada oturacağız demeleri tarihe geçmiş ünlü söylemler.

    Böyle körü körüne itaat etmeyen insanlar şeriatı savsaklamayı da başarır. Şeriat tabii biat, körü körüne itaat olduğu için bununla köleden başka bir şey olunamaz.

  • Ücretli adalet sistemi = mafya

    12
    1 Oy
    12 İleti
    103 Bakış
    D

    Bürokratların sadece maaşa talim etmesi yeterlidir. Yani rüşvet, komisyon, yandaşlık maaşları almalarının önlenmesi yeterlidir.

    Bunu yapacak olan hükümettir. Hükümete yaptıracak olan halktır. Halk bozuksa hükümet de bozuk olur. Bozuk halk düzgün bir hükümeti başına geçirmez.

    Her şey halkın elindedir. Hitler darbeyle mi iktidar oldu? Hayır. Seçimle oldu.

  • Secim Olursa Kim Kazanir?

    11
    0 Oy
    11 İleti
    220 Bakış
    kâfir imamK

    @DemoKratos, içinde söyledi: Secim Olursa Kim Kazanir?

    @kâfir-imam biat kafası, padişahımız efendimiz, allah başımızdan eksik etmesin kafası gitsin de kafamız iyi bile olsa daha iyisi olur. Eciş bücüş Arap harflerini bırakıp harf devrimi yapıldı diye rahatsız olanlarla çağdaşlık, ilerleme olası değil. Bu kafadan hemen yarın çıkılabilse kâr.

    Bizim insanlarımız puta tapmadan yaşayamaz. Sorumluluğu hep başkasına atarak kaçma psikolojisi bu. O yüzden demokrasi pek işlemiyor. Oy verdim ya gerisini sen hallet işte diyorlar bilinçaltlarında.

  • 0 Oy
    2 İleti
    106 Bakış
    nejdet evrenN

    Ev ödevi olarak bilinen eğitim/öğretimin bir parçası haline gelmiş uygulamanın sorumluluk bilincine etkileri, çocukların kişisel ve psikolojik gelişmelerine ne denli katkı sağladığı, aynı öğrenimdeki çocuklar arasında fırsat eşitliğini ne şekilde etkilediği, dünya genelinde ve özelde ülke içindeki uygulama biçimleri ve sürelerinin gelecek nesillerin yetiştirilmesi açısından irdelenmeye ve tartışmaya değer.

    Sorumluluk öz itibariyle kişinin davranışlarının tüm sonuçlarını öngörüp, kabullenmesidir. Ülkesel olarak tam anlamda sorumluluk 18 yaşın tamamlanması ile mümkün olduğuna göre 18 yaşından küçüklere dair ev ödevi ile sorumluluk arasında doğrudan bir ilişki kurmamak gerekir; ancak, sorumluluk bilincinin gelişmesi öğretisel bir süreç olmasından dolayı ev ödevi ile sorumluluk bilinci arasında dolaylı bir bağlantı kurmak mümkün hale gelecektir. Sorumluluğu daha geniş anlamda değerlendirdiğimizde ise bireyin kendine ve çevresindekilere karşı yapması gereken ile yapmaması gerekenler konusunda söz ve edimlerde bulunurken kendini ve çevresindekileri önemsemesi, düşünerek hareket etmesi olarak değerlendirmek mümkündür. Böyle olunca çocuklardan sorumlu davranışlarda bulunmalarını istemek mümkün olacak ve fakat onlardan her hal ve şartta sonuçlarına katlanmaları istenemeyecektir; zira henüz öğrenme aşamasında oldukları, tam sorumlu olmadıkları normatif olarak da kabul edilmiş durumdadır.

    Sosyal hayatın her alanında sorumlu davranmak bir ağ gibi örülüdür, bu nedenle onu ev ödevine sıkıştırmak mümkün değildir; sorumluluk bilincinin gelişimi hayatın her alanındaki öğretiler, etkileşimler ile mümkündür. Ev ödevlerinin çocukların sorumluluk bilinçlerinin gelişmesini sağlamakla bir ilgisi bu nedenle bulunmamaktadır. Öyle olsaydı Finlandiya gibi ev ödevinin neredeyse hiç verilmediği ülkelerdeki yetişkinlerin sorumsuz, vurdumduymaz olmaları gerekirdi ki öyle olmadıkları apaçık...

    Maddi olanakların artması, teknolojideki gelişmeler ile artık örgün eğitim/öğrenim tüm güne yaygınlaştırılmış durumdadır. Sabahtan akşama kadar çocuklar yol süresiyle birlikte günün en az dokuz saatini okulda geçirmektedirler. Gün boyu derslerle haşır-neşir olan çocuklar yeni nesil sayılan soru ve çözüm yöntemleriyle zihinsel olarak yeterince yorulmuş olarak evlerine dönmektedirler. Beyin yorgunluğunu atıp, bir sonraki güne hazırlanabilmeleri için kendilerini farklı bedensel, sosyal ve zihinsel alanlarda üretebilmeleri için bir zaman kesitine ihtiyaç duymaktadırlar; üstelik her mekanın kendine has özellikleri dikkate alındığında evin okul, okulun da ev olarak görülemeyeceği açıkken, bu yorgunluk üzerine bir de ödev başlığı altında derslerin eve taşınması karşısında ruhsal olarak bir çöküntü yaşamaktadırlar. Ödevini hiç ya da noksan yapması durumunda sorumsuzlukla suçlanacağını -ki, ev ödevinin sorumluluk bilincini geliştirmesi için verildiği argümanına karşılık olarak – arkadaşları ve öğretmenlerine karşı mahcubiyet duyacağını, değerlendirme notunun düşürüleceği baskısını düşünerek istemeye istemeye ödevlerini yapmaya çabalayacak ve fakat bu sırada zihinsel dinlenme hakkını asla kullanamayacaktır; zira ödevler bitmediği sürece zihinsel olarak bir yanının sürekli bu engelleme ile meşgul olması sonucunda bir sonraki güne yeterince hazır olamayacaktır. Bu kısır döngü bir süre sonra çocukta öz-güven eksikliğine, giderek sorumluluk duygusunun törpülenmesine -ki, eşik değer aşıldığında vurdumduymaz olmasına- neden olacaktır. Böylece sorumluluk bilinci verilmek istenirken tam tersi bir manzarayla karşılaşılmış olacaktır. Evrensel kabule göre emeğin çalışma süresinin haftada kırk saat ile sınırlandırılması karşısında ev ödevi şeklindeki uygulama ile okulun eve taşınması sonucunda çocukların çalışma sürelerinin 55-60 saate varmasının rasyonel bir izahı bulunmamaktadır.

    OESD araştırma raporlarında üye ülkelerdeki ev ödevlerinde geçirilecek sürelerin azaltıldığı en düşük ve neredeyse sembolik ev ödevi uygulamasının ise Finlandiya’da olduğu bildirilmektedir. Haftada yaklaşık 3 saat ile sınırlı olduğu açıklanmıştır.

    Ülke nüfusundaki artış, istihdam politikasızlığı, yatırımlardan çok dışa bağımlı ekonomik-tüketim modeli ve işsizlik oranlarındaki yükseliş, hem örgün eğitim/öğrenimin yükünü arttırırken hem de LGS, ÖYS sınav sistemlerini sürekli etkilemekte, bir iki sorunun doğru ya da yanlışlığı binlerce öğrencinin ileri ya da gerisine taşınmaya neden olmaktadır; bu durum, çocukları için gelecek kaygısı taşıyan ailelerin endişelerine ve giderek çocuklarının bu yarışlarda başarı şansını arttırabilmek için sürekli derslere yönlendirmelerine neden olmaktadır. Öğretmen-öğrenci-veli üçgeninde öğrenciler bu baskılanmanın tabanında yer almaktadırlar. Doğal olarak henüz öğrenim çağında olan çocuklar kendilerini amansız bir yarış ortamında bulmaktadırlar. Sayılı branşlar dışındaki üniversite mezunu işsizler ordusu göz önüne alındığında yarışın çok az galibi olduğu görülecektir; lakin, bu süreçte törpülenen kimlikler, öz güvem noksanlığı, hiçbir alanda beceri kazanamama, kendini gerçekleştirememe gibi devasa sorunlar yığılmayı sürdürecektir. Yeni nesil sorular ile çocuklar LGS ve ÖYS ye hazırlanırken ülke özelinde eve taşınan ödevlere ayrılan süre günlük en az 2 saati bulmakta ve toplamda ise 14 saat ile dünyada birinci olan Çin neredeyse yakalanmaktadır.

    Öğrencilerin evde nasıl zaman geçirmeleri dahi programlanarak adeta robotlara dönüştürülmek istenmektedir. Başka hiçbir olay ve olguyla ilgilenmeyen, a-politik, bilgi kirliliğinde biat eden insan tiplemelerinin çoğalması başka nasıl izah edilebilir ki!?

  • Küfretmenin nedenleri

    19
    0 Oy
    19 İleti
    273 Bakış
    nejdet evrenN

    Şerefsiz, sümüklü, odun, kazma, aşağılık vs küfür biçimleri de sayılamayacak kadar çoktur. …dölü,…kırması vs şeklinde küfürler de yapılmaktadır. Bu tür küfürlerin diğerlerinden farkı, yetmezlikten ziyade ön-kabule bağlı ve egemen olan bir yargı ile ?öteki?leştirilerek küçümseme esasına/düşüncesine dayanmış olmalarıdır. Bu tür küfürlerin günlük dilde yerleşik olması/içselleştirilmeleri sonucunda, vurgusuz ve anlık kullanılıyor olmaları da küfretmenin temel mantığını/esprisini ortadan kaldırmaz; sadece, günlük olarak kullanıldığını söyleyen kitlenin bir sürü kitlesi olduğunu gösterir. Buradan hareketle şu tesbit yapılabilir; bu tür küfüler sürü/leş/mek ile ortaya çıkan, sürü kitlesinin söz-dağarcığında yer eden küfürler olarak birer psikolojik rahatlama araçlarıdırlar. Her durumda varılan sonuç, erk-in-sefaleti olacaktır. Küfredenin sefaletinin farkında olmaması, onun sefalet içinde olmadığını göstermez.

    Organizmanın gereksinmediklerini dışarı atması olarak bilinen dışkılıma ile küfrün a…sıç..şeklinde örtüştükleri görülmektedir. Biyolojik olarak beslenmenin ilk evresini oluşturan ağzın, gereksiz olarak görülen dışkı ile doldurulmaya çalışılması, biyolojik dışkılamanın küçümsenmesi esasına/düşüncesine dayanır. Toksinlerin dışa atılması olan terleme de bir şekil dışa-atımdır. Ancak a…terleyeyim denilmez. Ayrıca tükürmek, el-kol işaretleri ile küfredilmesi ile birlikte değerlendirildiğinde ise, bu tür küfürlerin temelinde cinsel tabuların yer ettiği rahatlıkla görülebilecektir. Küfrün objelerinin genital bölgeler olması onun erk-egemen bastırma ile doğrudan ilişki içerisinde olduğunu gösterir.

    Erk-egemen olanı sürdürmek istemiyorsa insan, küfretmeyi bir şekilde aşmalı/hayatından çıkarmalıdır. Mümkün mü?

  • Yazılı Edebiyatın Politik Yanı

    1
    0 Oy
    1 İleti
    115 Bakış
    Kimse yanıtlamadı
  • Petshoplar Kasaplar Odası’na bağlandı

    3
    0 Oy
    3 İleti
    114 Bakış
    D

    İlkellik ve cehaletin ancak ortaçağda bu kadar dip yaptığını, ortaçağ dejavusu yaşadığımızı sıklıkla söylerim, ki haksız da değilim. Keşke haksız olsaydım.

    Hâla daha kadınları oturtmuşlar bir standa, gelene geçene partiye üye yazalım diye teklif ediyorlar! Vatandaşın biri "yok ya sahi mi" deyip geçti biraz içim ferahladı. Tesellimiz de anca bu kadar. Öbür yanda yine bot gibi yığılacaklarından kuşkum yok.