insan salt doğal süreçlerden ibaret olsaydı “insan” tanım ve değerinin bir anlamı olmayacaktı, dolayısı ile “insan” sosyal dokunun bir parçası olduğu için bu tanımı ve değeri hak etmektedir; öyle olunca da yaşadığı öz-çelişkiler toplumsal çelişkilerinin bir tezahürü olarak ortaya çıkmaktadır.
“öznellik” kendini toplumdaki diğer bireyler karşısında tanımlayabilme ve farklılaşabilme iradesine/istencine/yönelimine dayanır. Onu yek-diğerinden farklı kılan her ne ise o ölçeklerde kişi öznelleşmiş demektir. Bu, bizi bireyin toplumsal yalnızlığına götürür; yalnız olmayan öznel değildir..
“utanç” bir toplumsal yargıdır ve bireyde somutlaşır; o, toplumsal çelişkileriyle birlikte gerçekleşir ve -ilkel komünal toplumları bir kenara bırakırsak- toplumsal dayatmaların, baskıların, sınırlandırmaların bir ürünü olarak doğar ve bunlara karşı-konulamaması/konulmaması neticesinde bireysellik kazanır..Utancın içselleştirilmesi bir öz-çözülüş ile değil toplum-birey etkileşimi, benimsenmesi ya da reddi sonucunda ortaya çıkar. Öz-benliğe sesleniş bir vicdan duygusu olarak hem bir ötekinin edimine hem de bireysel edime yönelebilir
Serbest Kürsü
Herkesin bir kürsüsü olmalı.
313
Konu
6.5k
İleti
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
Bitmeyen bir diyalog
Taşındı