Şimdi taarruz öncesini bir kez daha değerlendirelim: Yunanlılar tüm Ege bölgesi sınırını korumak zorundaydılar. Türk taarruzu 700 kilometrelik hattın herhangi bir yerinden veya tamamından olabilirdi. Esasen Yunanlılar geniş bir cephe taarruzu bekliyorlardı. Atatürk de bunu biliyordu. Kuvvetinin büyük çoğunluğunu, neredeyse tamamını Afyon civarına topladı. Bu büyük riskti. Afyon da çok iyi tahkim edilmiş! Mayınlar ve dikenli teller kat kat. Ya herru ya merru. Başarısızlık durumunda tam bir yenilgiye uğramak kaçınılmazdı.
Yunanlılar Türk ağırlık merkezinin Afyon'a toplandığını öğrenselerdi önlem alırlardı. Tüm kuvvetleri ile taarruzu karşılasalar başarılı olabilirlerdi. Atatürk cephe savaşı yerine yarma harekatı planlamıştı.
Afyon civarına biriken gücün büyük kısmı da güneyden, dağlık bölgeden Tınaztepe'ye taarruz edecekti. Yunanlılar böyle bir çılgınlığa ihtimal vermiyorlardı. Taarruzu Afyon doğusundan bekliyorlardı. Türk ordusu dağlık araziden üstelik yüksek bir tepeye taarruz edemezdi. Buna gücü yoktu. Yunanlıların iki ağırlık merkezi vardı. Afyon ve kuzeyinde taarruza açık uzun bir hat. Atatürk yarma harekatı ile bu iki ağırlık merkezini ayırdı. İrtibatlarını kesti ve neler olduğunu anlayamadılar. Türklerin Tınaztepe'ye beklenmedik taarruzu ve tepeyi ele geçirmeleri ile şok oldular. Yunan savunması yarılınca büyük panik oldu. Diğer Afyon doğusundaki kuvvetler de taarruz edince Yunan kuvvetleri bölünerek irtibatları kesildi. YUnanlılar Çiğiltepe'yi de kaybedince, ki Atatürk Albay Reşat'a Tınaztepe ele geçirilir geçirilmez Çiğiltepe'ye saldırmasını ve ne pahasına olursa olsun ele geçirmesini emretmişti. Albay Reşat söz verdiği saatte ele geçiremediği için tabancası ile intihar etti. Yarım saat sonra Çiğiltepe ele geçirildi. Görev başarılamadığı için komutanlarının intihar ettiğini duyan askerler ölüme koşarak makineli tüfek ateşi altında büyük bedel ödeyerek Çiğiltepe'yi aldılar.
Bu anda Yunan ordusu çekilmeye başladı. Epeyce çekildikten sonra mevzilendiler. Burada da indirici darbeyi yediler. Başkomutanlık meydan savaşı sonucu belirledi. Artık bozgun halinde kaçıyorlardı. Fakat kovalayan sadece 1500 atlı idi. Piyadeler bitikti, kovalamaları olanaksızdı. 1500 atlı elli bin kişiyi önünde sürdü. Ama artık bir daha durmayı ve mevzilenmeyi göze alacak durumda değillerdi. Tek amaçları gemilere binip kaçmaktı. Hiç bir komuta kademesi yoktu, hepsi canını kurtarma telaşındaydı.
Etkili bir komuta olsa, piyadelerle ara açılınca 1500 atlıya karşı bir saldırı denemesi yapabilirlerdi. Piyadeler yetişemezdi, çok yıpranmışlardı. Ama sonuçta bu da Yunanlıların tamamen imhası ile sonuçlanırdı. Çünkü gerideki piyadeler 150 bin kişiden fazlaydı. Türk tarafı çok da ağır kayıp vermemişti. Sonuçta Başkomutanlık meydan savaşı sonunda Yunan kaybı Türk kaybının on katıydı. Yetiştikleri anda Yunanlılar komple imha!
Fakat yani sonuçta at da yorulur, sürekli koşamaz. Yunanlılarda ise kamyonlar var. Kamyonları cepheye sürecek değiller, bunlar sağlam kalmıştır ve atlarla kamyonları yakalayamazsın. Kaçanlar canlarını kurtardılar. 1500 süvari bunlara ancak yetişmeye çalışabilirdi, yetişemezlerdi.
Türk ikmali o kadar sınırlıydı ki, Afyon'dan İzmir'e yayan bir gidin bakayım nasıl oluyor? Hem de çetin bir savaşın ardından! Bu sınırlı ikmal yüzünden Yunanlıların gemilerle kaçırılması günlerce sürdü. İngiliz gemileri de Yunanlıları toplayıp kaçırdı. Gemilere binmeden önce evleri hep ateşe verdiler. Yangınlar günlerce söndürülemedi.
Yine de 225 bin Yunanlıdan ancak elli bini ülkesine sağ dönebildi.