İçeriğe atla
  • Bilinc Fizigi

    Tartışma bilinc fizik efelsefe felsefe
    4
    0 Oy
    4 İleti
    206 Bakış
    D
    Evrenlerden arta kalan karadeliklerden yeni evrenler nasıl doğar? Bu konuda çok sayıda teori mevcut. Yalnız bunlar bilimsel değil felsefi teoriler. Çünkü evrenimizden başka bir evren hakkında hiç bir somut kanıtımız yok. Son yıllarda karadelik çarpışmaları mercek altına alındı ve bu konuda bilgiler artırılıyor. Bilindiği gibi karadelik çarpışmaları evrendeki en şiddetli olaylar. Uzay zaman dokusunu bile dalgalandırıyor. Buna kütle çekim dalgaları deniyor ve ölçüldü. Gama ışın patlamaları daha şiddetli görünse de karadeliklerden ışık bile kaçamadığı için şiddeti gözle görülemiyor. Bilimciler bu konuda varsayımlar geliştirdiler. Bunlar gözlemlere ve bilgisayar simülasyonlarına dayanıyor. Birer yıldızdan geriye kalmış küçük karadelikler birbirlerinin çekimini algıladıklarında bir vals başlıyor. Yörüngeleri eğiliyor ve birbirlerinin etrafında dönmeye başlıyorlar. Yörüngeler çarpışma noktasına kadar uzun bir süreçte daralıyor. Bu bile uzay zamanı dalgalandıran müthiş bir çarpışmaya yol açıyor. Ki bu karadelikler sadece birer yıldızdan arta kalan küçük karadelikler. Evrende ise tam bilinmese de galaksileri yutacak büyük çekimsel alanlar mevcut. Örneğin bizim süper kümemiz içinde Tha Great Attractor diye çok güçlü bir çekim merkezi var. Evrenin sonunda evrenden geriye böyle büyük karadeliklerin kalacağı öngörülüyor. Fakat bunlar hâla yeni bir evren için çok küçük karadelikler. Bunlardan asla yeni evren olmaz. İşte bunların gözlemlenen vals biçimi çarpışmalarla büyümeleri gerekiyor. Peki Hawking ışınımı bu kadar uzun sürelerde karadeliklere kütle kaybettirmez mi? Hayır ettirmez. Çünkü bunlar çok büyük karadelikler ve ömürleri aşırı uzun. Bunlar toplana toplana bir evren kütlesini sağlayan ve aşan büyüklüklere ulaşabilirler. Fakat evren kütlesinden büyük bir karadelik de yeni bir evren oluşturamaz. Evren kütlesini aşması entropi sorununu ortadan kaldırıyor gibi görünse de yine de yeni bir evren oluşamaz. Oluşması için bu evren kütlesini aşan karadelikten iki tane lazım. Bunlar başlangıçta vals biçimi yaklaşsalar da, bilimcilerin kuramlarına göre yakınlık arttıkça valsi bırakıp doğrudan birbirlerine yöneliyorlar. Çünkü kütle çekimi çok büyük. Mesafe kısaldıkça çok daha dramatik bir olay ortaya çıkıyor. Muazzam kütle çekimi, Warp etkisi dediğimiz uzay dokusunun büzüşmesi olayına yol açıyor. Bu, iki karadeliğin çarpışma hızını ışık hızının çok fazla üzerine çıkarıyor. Bummm... Yeni bir Big Bang ve yeni bir evrene hoşgeldiniz...
  • İkinci Uğrak: Analitik Felsefe

    Felsefe Tarihi analitik felsefe felsefe felsefe tarihi
    1
    0 Oy
    1 İleti
    163 Bakış
    Kimse yanıtlamadı
  • 20. Yüzyıl Felsefesinin İlk Uğrağı

    Felsefe Tarihi 20.yuzyil felsefesi felsefe felsefe tarihi felsefe forum
    1
    0 Oy
    1 İleti
    160 Bakış
    Kimse yanıtlamadı
  • 20. Yüzyılda Felsefe

    Felsefe Tarihi felsefe felsefe forum felsefe tarihi 20. yuzyil felsefesi
    1
    0 Oy
    1 İleti
    164 Bakış
    Kimse yanıtlamadı
  • Efendi ve Köle Ahlakı

    Felsefe Tarihi nietzsche efendi nietzsche kole felsefe felsefe forum felsefeciler
    5
    1 Oy
    5 İleti
    444 Bakış
    D
    Aynen öyle. Çocuğa gizlide tecavüz edip görünürde Kuran öğretiyor görünmek din adamı kisvesi ile mümkün olabiliyor. Bunu din dışında bir araçla yapabilmek olası mı? Değil. Bunu dinden başka gizleyecek, örtecek bir kılıf icat edilemedi. Minareye kılıfı ancak din terzisi dikebilir. Bunu başarabilecek başka terzi yok.
  • Nietzsche Etik Anlayışı

    Etik friedrich nietzsche felsefe etik anlayışı etik nedir
    1
    0 Oy
    1 İleti
    202 Bakış
    Kimse yanıtlamadı
  • Nietzsche Epistemolojisi

    Epistemoloji epistemoloji nietzsche felsefe felsefe forum
    1
    0 Oy
    1 İleti
    215 Bakış
    Kimse yanıtlamadı
  • Felsefe.net Kapandı mı?

    Kilitli Çözüldü Soru & Cevap felsefe.net felsefe felsefe forum
    4
    0 Oy
    4 İleti
    300 Bakış
    phiP
    @TENTEN chachelerdendir o f5 lersen dnslerin tasindigini goreceksin sanirim sunucusunu degistirdi site.
  • Öykümsü

    Tarih & Edebiyat edebiyat sanat felsefe
    1
    1 Oy
    1 İleti
    156 Bakış
    Kimse yanıtlamadı
  • Varoluşsal Düşünmenin Anlamı

    Felsefe Tarihi varolus felsefe.net felsefe forum felsefe
    2
    0 Oy
    2 İleti
    216 Bakış
    D
    Felsefenin varoluş sorunuyla mı ilgilenmesi, yoksa insan davranışları ile mi ilgilenmesi tercihi felsefede hep bir sorun olagelmiş. Bunun nedeni bence varlık sorununun asla çözülemeyecek olması fakat insan davranışlarını biçimlendirmenin pratik yararlarının olması. Çözemeyeceğimiz bir işle uğraşmaktansa çözüm üretebileceğimiz işlerle uğraşmak daha verimli olabilir. En gelişkin zihinli filozoflar ikisiyle de uğraşır. Aslında tam mükemmel, kimsenin ihlal edemediği bir etik üretemeyeceğimize göre varlık sorunu gibi etik sorununun da mutlak ve kesin bir çözümü yoktur. Farketmiyor aslında, ikisinde de ne kadar köfte, o kadar ekmek ilkesi geçerli. Benim adım hıdır elimden gelen budur veya karıncaysam ulaşamazsam da yolunda giderken ölürüm fikri. Felsefede biraz yüksek fikirlere ihtiyaç vardır, sıradan fikirlerle pek felsefe olmaz. Hiç etikle ilgilenmeden sadece varoluş sorununa odaklanmak da eksik kalır, varoluş sorununa hiç bakmayıp sadece etik geliştirelim demek de eksik kalır.
  • Egzistans Felsefesi

    Felsefe Tarihi egzistans felsefe felsefe.net felsefe forumu
    2
    0 Oy
    2 İleti
    195 Bakış
    D
    Özetlemek gerekirse egzistansiyalizm "ne şekilde ise bir şekilde varız, neden var olduğumuzu bilmesek de var olduğumuzu biliyoruz ve önemli olan da bu" biçiminde özetlenebilir sanıyorum. Bu görüşü ile egzistansiyalizm yani varoluşçuluk tanrı ile ilgilenmeyi gereksiz görür. Tanrı mı yarattı her ne şekilde varsak bunun bir önemi olmadığını vurgular. Bu özelliği ile agnostik kapsamda bir felsefedir.
  • Søren Kierkegaard

    Filozoflar kierkegaard soren felsefe
    15
    0 Oy
    15 İleti
    599 Bakış
    D
    @phi aynen öyle. İnsanın sembolik varlığı da gerek kalmayıp ortadan kalkacak. Adını unuttum, kadın robot Sofia'yı yapan firmanın uzmanı bir açıklama yapmıştı. İnsandan ayırt edilemeyecek robotu ne zaman yapabileceğimiz belirsiz ama çok uzak değil dedi. Yalnız bunu ben göremeyeceğimden eminim, o kadar da yakın değil demişti. Bana kalırsa daha uzun sürecek. Ama insana benzemeyen endüstriyel ve askeri robotlar bu alanlardan insanları tamamen çıkaracak, bu da 2050 gibi gerçekleşecek bir durum. İnsansı robot denince durum çok değişik ve belirsiz. Biyolojik yapıların bazı avantajları var. Mekatronik bunlardan henüz yoksun. Kuantum bilgisayarlar durumu değiştirebilir. Çünkü biyolojik süreçlerde kuantum işleyişlerin varlığı kesinleşti. Bu alanda keşifler bekleniyor. Biyoloji ile mekatroniğin bütünleşmesi için bir yüzyıl daha kesin gerekir bence. 2100 ler 2200 ler hiç bir şey değil insanlık tarihi açısından. Dünya tarihi açısından ise o kadar kısa süre ki lafı bile olmaz.
  • Kotumserlik Felsefesi

    Felsefe Tarihi kotumser kotumserlik felsefesi felsefe schopenhauer
    3
    0 Oy
    3 İleti
    238 Bakış
    D
    Tabii şimdi felsefenin belirlemiş olduğu bu kötülük problemi tanrının olmadığını kanıtlamaz. Nihayetinde tanrı iyi olacak diye bir koşul olamaz. Tanrı var ve kötü olabilir. Fakat konu bu kadar basit değil. Bir kere en azından kötü bir tanrıya güvenilmez. Sonrasında, kötülük problemi aslında evrenin yapısının bir tanrı varsaymaya elverişli olmadığını gösterir. Kötülüğün olduğu bir doğada tanrıyı varsaymak için bir neden bulunmaz. Böyle canlıların birbirlerini yemeden hayatta kalamadığı temelde kurulmuş bir doğayı ne diye tanrının tasarladığına inanacağız ki? Buna niye inanalım? Bunun için bir gerekçe bulunmuyor. Doğanın evrimle şekillendiğini düşünmek ise bütün taşları yerli yerine oturtuyor, gerçeği ayna gibi gösteriyor. Tanrı filan yok, evrim var. Bu apaçık ve son derece kesin.
  • Schopenhauer Metafiziği

    Metafizik schopenhauer metafizik felsefe felsefe net
    4
    0 Oy
    4 İleti
    237 Bakış
    D
    @phi elbette, tüm mesele o zaten. Başlangıcı basitleştiriyorum ben, ama sorgulama derinleştikçe çapanoğlu gibi altından neler çıkıyor neler. Bu kupa masanın üzerinde, çünkü az önce kahve içtim ve onu mutfaktan getirdim demekle iş bitse! O kupa mutfağa nerden geldi? Köşedeki züccaciyeciden. Peki. Oraya? Toptancıdan. Oraya? Fabrikadan. Oraya? Ekonomi, sanayi, kimya, fizik, her şeye girer gider mevzu. Öyle dallanır budaklanır ki jeolojiye, dünyanın oluşumuna, evrenin ortaya çıkışına kadar gider mevzu. Çünkü o kupa seramik ve topraktan yapıldı. Silisyum süpernova patlamaları ile evrene yayılan bir elementtir. Kalem olsun, selülozdan yapılı ve ağaçtan elde edildi. Buyur burdan yak bakalım! İş nerelere varır! Sorgulama asla sonu gelen bir şey değil, bizim yeter bu kadar diye bıraktığımız bir şeydir. Artık kim nereye kadar sürdürürse!
  • Schopenhauer Epistemolojisi

    Epistemoloji schopenhauer felsefe
    1
    0 Oy
    1 İleti
    133 Bakış
    Kimse yanıtlamadı
  • Arthur Schopenhauer

    Filozoflar schopenhauer arthur hobbes felsefe
    1
    0 Oy
    1 İleti
    160 Bakış
    Kimse yanıtlamadı
  • Bilimler Hiyerarşisi

    Bilim bilim comte filozof felsefe
    2
    0 Oy
    2 İleti
    241 Bakış
    D
    @phi aslında en çarpıcı ve güzel fikir, bilimde aslında hiyerarşi olmadığı, tüm bilimin tüm dalları ile bir bütün olduğu. Bilimin hangi dalında çalışılırsa çalışılsın bütünü tamamlayan bir çalışmanın parçası olunduğu. Sadece her şeyi bilemediğimiz ve her işle uğraşamadığımız için belli uzmanlık dallarına ayrılırız. Gerçekte ayrım yoktur. Bilgi bir bütündür. Bilim saf, salt ve gizli gerçeğin sayısız yansımalarıdır. Evren muhakkak ve mutlaka ki bir perdedir. Ardında kimileri tanrı olduğuna inansa da gerçek nedir bilmiyoruz. Tanrı kestirme ve ucuz çıkış. Öyle bir şey yok. Gerçeği tümel olarak hiç bir zaman kavrayamayacağız. Kavranması da olanaksız. Kimse, hiç bir şey gerçeği tam olarak bilemez.
  • Dün ve Bugün Tayyip Erdoğan

    Serbest Kürsü tayyip erdogan felsefe
    4
    3 Oy
    4 İleti
    165 Bakış
    ?
    O kadar mucize ve allah palavraları havada uçuşunca müslüman köleler "Allah'ın yardımı bize ne zaman gelecek" diye sormuşlar. Ardından hemen bir ayet daha "sizden öncekilerin çektiklerini çekmedikçe cennete gireceğiniz mi sanıyorsunuz" Allah vermiş cevabı ama o kadar mucize güme gitmiş.
  • Normatif Ayrımcılık

    Hukuk hukuk felsefe
    2
    1 Oy
    2 İleti
    266 Bakış
    nejdet evrenN
    Hiçbir şey eski gibi olmayacak denildiğinde buna dair bir umut kapısı aralanmış olur; oysa ki, hiçbir şey eskisi zaten olamaz, lakin bu iradenin altında yatan şey var-olana dair eleştirinin gerçek bir karşılığının bulması, bir hesaplaşma, bir ödeşme, -helalleşme asla değil- düşüncesini çağrıştırır; bunu somut ortaya koymak yerine oyalamacı bir gizemle, sözüm ona bir taktikle müphemleştirmek iradesi teslim alınmak istenenin iradesini asla etkilemeyecektir; ve fakat taktisyenlerin kaybına neden olacaktır; ya şimdi ya da hiç diye bir söz var, ehveni-şerle, doğru olmasa da vicdanım sızlayarak hukuksuzluk yapıyorum, ya da yapılmasına icazet veriyorum demekle olmaz; eğri oturan doğru konuşamaz! İdi bese!(*) Yasalar ülke coğrafyalarında eşit uygulanırlar; ABD gibi eyalet sistemli normatif düzenlemelerde eyalet yasalarının farklılaşması normal kabul edilebilir, lakin eyalet sistemi olmayan bir ülkede yasanın A kentinde farklı B kentinde farklı uygulanması hukuk devleti ile bağdaşmaz; hukuk devleti normatif ayrımcılık yapma lüksüne sahip değildir, Yasalar ayrıca A şahsına ayrı B şahsına ayrı da uygulanamaz; böylesi bir durum ırk, dil, din, cinsiyet vs pozitif bir ayrımcılık temeline dayanır ki hukukla bağdaşmaz; o zaman ne yapmalı? .../ (*) idi bese: artık yeter!
  • Temsili Demokrasi

    Felsefe Tarihi demokrosi felsefe.net felsefe efelsefe
    2
    0 Oy
    2 İleti
    195 Bakış
    nejdet evrenN
    @phi , bilindik Jhon Stuart Mill olsa gerek. Keynes ile birlikte kapitalist-yayılmacılığın ekonomik-politiğini yazmışlardır. Adam Smith, David Ricardo ile aynı dünya görüşüne sahip ekonomistlerdir. Temsili demkorasi kapitalizmin şafağında Fransız İhtilali ile taçlanmış bir yönetim biçimi olarak varlık kazanış ve halen varlığını sürdürmektedir; söylendiği gibi katılımı değil demokrasinin -klasik anlamda ve dar olarak- iğdiş edilmesi felsefesine denk düştüğü söylenebilir.